Paylaş
Siyasi düzeyde diyalogsuzluk devam ediyor.
İstanbul Kültür Üniversitesi bünyesindeki düşünce kuruluşu GPoT (Küresel Siyasi Eğilimler Merkezi) ile çok uzun yıllardan sonra İsrail’deyim.
GPoT ile İsrail’deki düşünce kuruluşu Mitvim’in (İsrail Bölgeler Politikalar Enstitüsü) bir süreden beri ortaklaşa düzenledikleri toplantılar arka plana ışık tutuyor.
Hükümet çevreleri, sivil toplum örgütleri diyalogsuzluk durumuna ne diyor?
İki ülke arasındaki ikinci katip düzeyindeki ilişkiler düzlüğe çıkabilir mi?
Çıkarsa eski düzeyine döner mi?
Bu arada GPoT ile Mitvim, Filistin-İsrail ilişkilerini de masaya yatırıyor.
Mikrofonu barış yanlısı seslere tutuyor.
Medyadan izlediğim, ABD’de barış yanlısı genç Yahudilerin sesi olan J Sreet’in bir temsilcisiyle GPoT’un toplantısında karşılaşmak güzel bir sürpriz.
Hem STK’lar, hem İsrail dışişleri bakanlığı çevreleri ve parlamento üyeleriyle görüşmelerden çıkan sonuç şu:
Tünelin ucunda henüz bir ışık görünmüyor.
Her iki tarafta da güvensizlik hakim.
Dışişleri Bakanlığı’nda esen hava ne kadar kötümserse, İsrail’de TEMSA otobüslerinin distribütörlüğünü yapan Alon Grubu’nun ağırladığı akşam yemeğindeki hava inadına o kadar iyimser.
İki ülke arasındaki ekonomik ilişkilerdeki şaşırtıcı bir şekilde bahar havası esiyor.
Üç günlük İsrail gezisinde sürekli gündeme gelen zaten bu ekonomik ilişkiler oluyor.
İki ülke arasındaki ticaret hacmi 2012 yılında 4.2 milyar doları bulmuş.
2013 yılında ise bu rakamın aşılacağı hesaplanıyor.
Mavi Marmara’dan sonra bıçak gibi kesilen turizm yeniden rayına oturma yolunda.
Tel-Aviv, İstanbul ve Antalya seferlerinin sayısı kimi günler 10’u geçiyor. Madalyonun görünmeyen yüzünde ise Suriye krizi nedeniyle lojistik sektöründe bir yıllık geçmişi olan işbirliği var.
İsrail-Türkiye-Ürdün arasında varılan anlaşmaya göre, Türkiye sınırından Suriye’ye giremeyen kamyonlar Ro-Ro gemilerle Hayfa limanına geliyor.
Buradan Ürdün’e geçiyor.
Geçtiğimiz kasım ayından bu yana 2 bine yakın kamyon Hayfa üzerinden Ürdün’e geçmiş.
Suudi Arabistan geçişe izin vereceği zaman bu “lojistik koridor”dan ithalat ve ihracatın artacağına kuşku yok.
Türkiye’den TOBB-Tepav (Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı) bir Filistin Serbest Sanayi Bölgesi kurulması için yeniden devrede.
Ancak Türkiye-İsrail ekonomik ilişkilerinden söz ederken enerji konusunun yeri apayrı.
Akdeniz’deki doğalgaz yatakları enerjide işbirliğine yol açar mı?
İSRAİL, Doğu Akdeniz’de iki doğalgaz yatağı Leviathan ve Tamar’dan çıkardığı gazı nasıl değerlendirecek?
Doğalgaz Güney Kıbrıs’ta kurulacak LNG tesislerinde sıvı haline getirilip mi satılacak, yoksa boru hattıyla Türkiye kıyılarına mı ulaştırılacak?
İsrail ile ilişkilerini dondurmuş olan Türkiye, İsrail’den gelecek doğalgazla “enerji hub”ı olma iddiasını pekiştirir mi?
İsrail’in gündemindeki en sıcak konulardan biri işte bu doğalgaz meselesi.
Hatırlayacaksınız İsrail’den özür geldiğinde Uluslar arası Enerji Ajansı baş ekonomisti Fatih Birol, Doğu Akdeniz gazının kıyılarımıza ulaşması durumunda Türkiye’nin enerji dağıtımında şampiyon olacağını söylemişti.
Gördüğüm kadarıyla, İsrail’de, bu doğalgazı tek başına çıkartıp dağıtmak yerine bölgedeki diğer oyuncularla işbirliğine gidilmesi görüşü hakim.
Oyuncu derken ilk sırada Türkiye geliyor elbet.
GPoT’un “Doğu Akdeniz ve Türkiye Enerji” başlığı altında yayınladığı raporda, Güney Kıbrıs’ta kurulacak bir sıvılaştırma tesisinin 12 ila 15 milyar doları bulacağı hesap edilmiş.
İsrail’in ekonomik krizdeki Güney Kıbrıs’ta böyle bir yatırıma girip girmeyeceği tartışılırken, Doğu Akdeniz’den Türkiye’ye boru hattı en ucuz ve mantıklı çözüm olarak karşımıza çıkıyor.
Paylaş