Paylaş
O kitaplardan biri de “Ağaçokul/Çocuklara Afgan Şiirleri” adlı kitapmış.
*
Cumhuriyet, Sözcü gibi gazeteler avaz avaz bağırıyorlar:
-Cihat konulu şiirleri çocuklara okutturacaklar.
-İlköğrenim Hikmetyar’ı öven şiirlerle başladı.
-İşte Taliban zihniyeti...
*
Cahit Zarifoğlu, 1987 yılında vefat etmiş büyük bir şairdir.
O hayattayken...
-Ne Taliban vardı ortada, ne 11 Eylül olmuştu.
-Ne Afganistan bataklığa dönüşmüştü, ne Nusracılar Suriye’de kafa kesiyordu.
-Ne El Kaide diye bir olgu vardı, ne de Eyman Zevahiri diye bir adam.
-Ne video kasetlerle tehditler havada uçuşuyordu, ne de Saddam devrilmişti.
Yani cihadın, mücahidin, Afganistan’ın, direnişin bambaşka anlamlarda kullanıldığı dönemlerde yaşamıştı Zarifoğlu...
Ömrü vefa etmedi de sonrasını göremedi.
*
Cahit Zarifoğlu’nun yaşadığı dönemde Afgan halkı, Sovyet işgaline karşı dişleriyle, tırnaklarıyla tertemiz bir mücadele yürütüyordu.
O mücahitler kafa kesmezler, kalp çıkarmazlardı.
Gülümsemesini bilirlerdi.
Vahşet uygulamazlar, vahşete maruz kalırlardı.
İşte o mücahitlere selam yollamıştı Zarifoğlu.
Afganistan’ın yoksul çocuklarının, devasa yalnızlığının, destansı kahramanlığının, ağaçtan okullarının şiirlerini yazmıştı.
Afgan çocuklarının şiirlerini yazmıştı.
Vietnam’ın çocukları için nasıl şiirler yazıldıysa öyle yazmıştı.
Şili’nin okulları için nasıl şiirler yazıldıysa öyle yazmıştı.
*
Şimdi almışlar bu şiirleri ellerine...
Bugünün Suriye, Esad, cihat, “El Kaide” tartışmalarına malzeme yapmaya çalışıyorlar.
Bunu yaparken de Cahit Zarifoğlu gibi bir büyük şairi “cihatçı şair” kategorisine sokup harcamak istiyorlar.
O Cahit Zarifoğlu ki...
Turgut Uyar’ın dil akrabası, Sezai Karakoç’un mahcup öğrencisi, Edip Cansever’in duygu arkadaşı, Cemal Süreya’nın imge ahbabıdır.
İkinci Yeni’nin en artistik çocuğudur.
*
Hayatı da şiir gibidir Cahit Zarifoğlu’nun...
Avrupa’yı otostopla dolaşan ilk İslamcıdır.
Yedi Güzel Adam’dan biridir.
Sürprizcidir, detaycıdır, bağımsızdır, münzevidir.
“Düştümse sana bakarken düştüm” diyecek kadar âşık, “Seçkin bir kimse değilim” diyecek kadar mütevazı, “Yüzü güneş parıltılı kız” diyecek kadar sinematografiktir.
İslami kesimden yükselen “Şiirlerini hiç anlamıyoruz” feryadına zerre kadar önem vermemiş ve “anlaşılmaz” bulunan şiirlerini yazmaya devam etmiştir.
*
-Edip Cansever’i bilirler ama Sezai Karakoç’u bilmezler.
-Cemal Süreya’yı bilirler ama Erdem Bayazıt’ı bilmezler.
-Turgut Uyar’ı bilirler ama Cahit Zarifoğlu’nu bilmezler.
Bilmedikleri yetmezmiş gibi...
Cahit Zarifoğlu gibi bir merhamet şairinden “El Kaideci” çıkarmaya çalışırlar.
*
O taraf öyle...
Bu taraf böyle...
Hele bir deyiverin, biz nerelere gideceğiz onların ve bunların elinden?
Yeryüzünün en nankör olayı: Fatih Terim olmak
-GALİBİYET günü “imparator”, mağlubiyet günü “üzeri çizilen adam” olmaktır Fatih Terim olmak.
-Hep neticeye endeksli bir hayatı sürdürmektir Fatih Terim olmak.
-Büyük övgülerden büyük sövgülere hızlı geçişlerin kitabını yazacak kadar deneyimli olmaktır Fatih Terim olmak.
-Hep ama hep inişli-çıkışlı olmaktır Fatih Terim olmak.
-Etrafı süper kalabalıkken, bir anda yalnızlığın ortasına düşmek, yalnızlığın tam ortasındayken bir anda etrafın kalabalıklaşmasıdır Fatih Terim olmak.
-Garantisiz bir sürecin esiri olmaktır Fatih Terim olmak.
-Skorlara endeksli bir kalabalığın kahramanı ya da hedefi olmaktır Fatih Terim olmak.
Not defterimden
-NÂZIM Hikmet, Mehmet Akif için büyük şair dedi mi, demedi mi? Elimde Nâzım Hikmet’in 1967 baskısı kitabı var. Orada “büyük şair” nitelemesi geçiyor. Nazım’ın kendi sesinden dinledim şiiri, orada da geçiyor. Fakat ne hikmetse Nazım’ın kitaplarının 70’li yıllardaki baskılarına girmemiş bu niteleme... Sanırım sonradan “ecinniler” falan karışmış olaya ve bu bölüm kitaplardan çıkarılmış.
*
-Abdullah Öcalan’dan BDP’lilere “Drogba gibi olun” tavsiyesi gelmiş... Bunu okuyunca sizin de aklınıza Gezi’nin “Çare Sarıgül” sloganına nazire olsun diye bulduğu “Çare Drogba” sloganı geldi mi?
*
-Antalya’da bir okulda kız öğrenciler için etek yasağı gelmiş. Gerekçe: Merdiven... Daha önce de “merdivenler, etekler ve kız öğrenciler” konulu bir tartışma yaşanmıştı Trabzon kaynaklı... Benim artık şöyle bir iddiam var: Kim ki “Merdiven, etek ve kız” arasındaki bağlantıdan yola çıkarak bu tür yasaklar geliştirmeye çalışıyor, onun aklı fikri bu bağlantıdadır.
O artık mizahın da konusu olamaz
ROMAN yazarı Emrah Serbes, karikatürist Salih Memecan için şöyle demişti:
“Ondan mizahçı olmaz, o ancak mizahın konusu olabilir.”
*
Dikkat!
Bu hüküm artık geçerliliğini yitirmiştir.
Çünkü son çizdiği karikatürle o artık mizahın da konusu olamaz.
*
Öyle bir karikatürist ki o...
-Grev olur, tavrını grevciden yana değil işverenden yana koyar.
-Eylem olur, polis şiddetine bir şey demez habire eylemciyi karalar.
-Eylemde çocuk ölür, ölen çocukla alay eden esprisiz karikatürler çizer.
-Savaş ihtimali belirir, Rambo olur.
-Muhalefeti karalar, iktidarı güzeller.
*
Kısacası...
O artık mizahın da konusu olamaz.
Sadece tatsız bir ekşimenin konusu olabilir.
Andımız
-VARLIĞINI hiçbir şeyin varlığına armağan etme ey çocuk.
-Varlığını hiç kimsenin varlığına da armağan etme ey çocuk.
-Bir kere başlarsan varlığını bir şeylerin ya da birilerinin varlığına armağan etmeye, sonu gelmez.
-Senden hep varlığını kendi varlıklarına armağan etmeni isterler ey çocuk.
-Yasan şu olsun: Varlığım hiçbir faninin varlığına armağan edilemez.
-Yasan bu olsun ey çocuk!
-Ondan sonra ne yaparsan yap.
-İster küçüklerini sev, ister büyüklerini say ey çocuk.
Paylaş