Paylaş
İki aydır başarı reçeteleri yazıyorum, koçu uyarıyorum. Felaketin kapıda olduğunun tellallığını yapıyorum. Senin hücuma dönük hiçbir hazırlığın olmazsa, as oyuncularını hazırlık döneminde alıştırmak için yan yana oynatmazsan olacağı budur. Milliler sanki ilk defa yan yana geliyor gibiydiler. Gerginlikten, ikinci sınıf bir basketbol ülkesinin, üçlük atışla yaşayan mahalleden toplama takımına karşı ilk 7 dakika sayı atamadık. İlk çeyrekte tek basket, gerisi serbest atıştan...
Acemiliklerimizle güldürdük. Hücumumuz resmen maç boyunca kilitlendi. Ne uzun beş, ne kısa pata küta savunma işe yaramadı. 22’de 4 (yüzde 18) üçlük, kötünün kötüsü varken renk körü Bogdan koçumuzun topu boyalı alana indirmek hiç aklına gelmedi.
Ferrarin varken metroya binmek
Ferrarin varken metroyla gitmek misali Ersan İlyasova’yı devreye sokamadık. Kerem Gönlüm’ün son çeyrek çabaları da 19 sayı farktan maçı vermek için her şeyi yapan rakibe karşı yeterli olmazken, başından sonuna maçı çok kötü yöneten Tanjevic çaresizliğini bir defa daha bizim kabusumuza dönüştürdü.
Türk basketbolu bu bitik koçun ve onun akşamı kurtarabilecek adamlar Cenk Akyol ve Kerem Tunçeri’yi getirmeyen ‘Bay Kapris’ Federasyon Başkanı’nın oyuncağı olmayı hiç hak etmiyor.
Paylaş