Paylaş
15 kilometreyi bulan kuyruklarda öfkeden delirenler. Parasıyla rezil olanlar.
Avrupa’da yaşayan Türklerin her yıl dönüş yolunda yaşadığı işkence bu defa daha beterdi...
Bulgaristan kapısında ayrı çile... Yunanistan kapısında ayrı işkence...
O kadar çok telefon aldık ki... İnsanlar artık isyan noktasındaydı...
Peki niye bu çile?
Yunanistan gümrüğü nedense tam dönüş zamanında 5 geçiş kapısını ikiye düşürmüş...
Dedim ya, “Şu Türklere biraz işkence yapalım” diyen o faşist bürokratik ırkçı kafa sınıra çöreklenmiş...
Bulgar gümrüğüne bakıyorsun...
Tam 25 soru soruyorlar.
Her araç için 25 soru saatler demek.
Oysa bu insanlar AB vatandaşı. Alman vatandaşı...
Ama madem ki Türkiye’den geliyorlar... Bahane de hazır. İnsan kaçakçılığı...
Öylesine iğrenç şeyler yaşandı ki...
İşte bir örnek.
Saatlerce o işkenceyi çektikten sonra tam sınırdan geçiyorsunuz.
Bu defa Bulgar gümrük memuru bir daha durduruyor...
Diyor ki:
- Senin aracın çok kirli. Benim otoyolumu kirletirsin...
- E ne yapmam lazım...
- Yıkayacaksın...
- Nereden bulurum şimdi suyu?
- Bizde var... Ama 5 Euro...
Sonra yalandan bir hortum tutuyorlar...
Ver 5 Euro...
Tam soygun...
Geçenden 5, geçmeyenden 10 Euro...
İşkencesi de bonus...
Neyse günlerce süren işkence dün bitti..
BAKAN YAZICI’NIN YORUMU
Biz bu konuyu yazınca önceki gün Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı aradı...
Ben Hayati Yazıcı’yı nedense hep siyaset üstü, ya da farklı bir siyaset üslubuyla görmüşümdür...
Yani bir şeyi söylemek istediği zaman lafı öyle uzun uzun dolaştırmaz...
Eksik varsa saklamaya çalışmaz...
Yine öyle yaptı...
Dedi ki:
- Elbette bizim de eksiklerimiz olmuştur. Bu konunun daha da üzerine gideceğiz. Ama inan bizim tarafta herkes elinden geleni yaptı. Öteki tarafta bekleme başlatılınca kuyruk da başladı...
Doğrudur...
Sonradan öğrendim ki...
Bulgar ve Yunan gümrüğündeki memurlar çalışsın diye, tepsi tepsi baklava, börek, kebap gönderilmiş... Kilolarca kebap...
Yoksa adam “Mesaim doldu...” diyecek...
Ya da “Yemeğe gidiyorum” diyecek...
O zaman da o çile ikiye-üçe katlanacak...
İşin biraz da acılı ve komik yanı ama sonuçta Bulgar ve Yunan gümrüğünde gönderilen baklavalar geçişi hızlandırmış...
BÜROKRAT ZİHNİYETİ DEĞİŞMİYOR
Bütün bu dönüş çilesini yaşarken bir şey daha dikkatimi çekti...
Ben “Niye bunun önlemi
alınmadı” diye sorunca siyasetçi eksiği olabileceğini kabul edip sorgularken, bürokrasi hemen savunmaya geçti...
Sanıyorum seçilmişle atanmış arasındaki fark da böyle bir şey...
Baktım, bizim bürokrasi hemen istatistikler veriyor:
“Efendim gecen yıl şu kadar bin araç şu kadar uzun zamanda geçmişti. Bu defa şu kadar fazla bin araç şu kadar daha kısa zamanda geçti. Cumhuriyet tarihinin rekorunu kırdık...”
Hemen bir istatistikli savunma mekanizması...
Yahu arkadaş çekilen çilenin
istatistiği olur mu?
Bir kişi bile orada haksızlığa uğrasa bu bir meseledir...
Nitekim Bakan Yazıcı da aynı şeyi söyledi. Dedi ki:
- Elbette çekilen çileler, acılar istatistiklerle açıklanamaz...
SONUÇ
Üç gündür Hürriyet olarak Avrupa’daki yayınlarımızda bu çileyi mesele yaptık...
Ben de yazdım...
Şimdi biz Hürriyet olarak bütün bu haberleri, yapılan röportajları, sınırdaki kuyrukları, çekilen çileleleri, saatlerce beklemeleri, fotoğraflarıyla bir dosya haline getirip Avrupa Birliği Komiserliği’ne vereceğiz...
Umarım bir sonuç alırız.
Ey Avrupalı kardeşim, sınırdan geçerken
o çileyi yaşayanlar...
Eğer sizler de bize mesajlarınızı gönderirseniz. Onları da aynen bu dosyaya koyacağız.
Ve aynı zamanda Hürriyet’te yayınlayacağız.
Evet, karayoluyla gelenler için tatil çileli bitti..
Bir nevi komşu kazığıydı...
Umarım bu çabalarımız sayesinde önümüzdeki yıl bu işkence yaşanmaz...
Size mutlu bir çalışma dönemi diliyorum...
Paylaş