Paylaş
Çok uzakta bir yerde.
Çocukluk hayallerimden birini yerini getirmek için gitmiştim.
Kendime bir çocukluk bayramı hediye edecektim.
Bayram çocuğu olacaktım.
Her şeyi unutup hayallerimle baş başa kalmayı düşünüyordum.
Bugüne keyifli bir yazı bırakmıştım.
Size bambaşka şeyler anlatacaktım.
* * *
Her şeyi hesaplamıştım...
Bir şeyi unutmuşum. Dün bir “kırmızı pazartesi” olacaktı...
Yani herkesin beklediği, kimsenin şaşırmayacağı kararların açıklanacağı gün...
İşte onu hesaplamamışım...
* * *
Arada 10 saat fark var..
Telefon gece yarısı çalmaya başladı.
Kararlar yağıyordu.
-Şaşırdım mı...
Zerre kadar şaşırmadım.
Bir insanı beş sene içeride tutup, sonra beraat mı ettirecektin yani?
Hadi bize anlattın, el âleme ne diyecektin...
* * *
-Şaşırdım mı...
Zerre kadar şaşırmadım...
Çünkü bunların, insanlar daha içeri alınmadan, telefonları dinlenirken verilmiş kararlar olduğuna inanmaya başlamıştım.
Şimdi emin oldum.
* * *
-Şaşırdım mı...
Zerre kadar şaşırmadım...
Balyoz davası devam ederken, sanıkların lehine olan somut, kanıtlanmış delillere zerre kadar değer verilmediğini görünce, tahmin etmiştim.
* * *
-Şaşırdım mı...
Zerre kadar şaşırmadım...
Balyoz davası kararlarını görünce tahminim doğru çıkmıştı.
* * *
-Şaşırdım mı...
Zerre kadar şaşırmadım...
Kırmızı bir pazartesi bekliyordum, kıpkırmızı bir pazartesi çıktı...
* * *
-Şaşırmadım...
Zerre kadar şaşırmadım...
Bu ülkenin yüzde 65’inin olduğu gibi, benim de ‘adalet’e olan güvenim çoktan sarsılmıştı...
-Şaşıracak mıyım...
Devam eden öteki davaların kararları açıklanınca
şaşıracak mıyım?
Zerre kadar şaşırmayacağım.
* * *
Vicdan, adaletten elini çektimi...
Şaşırmamayı öğreniriz...
Çünkü arkamızda tarih, önümüzde yaşadıklarımız vardır.
* * *
Adalet gerçek hukuk devletinde şaşırtmaz. Hukukiliğini kaybetmiş devlette de şaşırtmaz.
Aradaki fark vicdandır,
kanunlardır. Bir de özel yetkileri,
özel misyona çevirmeyen bir
adalet duygusudur...
Paylaş