Paylaş
Beş çocuk babası. Büyük oğlu 150 lira haftalıkla kemercide çalışıyor. Kendisi de sokaklarda, maçlardan önce bayrak satıyor.
Bayrak satıcısı için Gezi olayları da bir satış fırsatı. Almış bayraklarını satmak üzere gelmiş Taksim’e. Satmış satacağını, ‘Artık eve gideyim, yoruldum’ diye düşünmüş. Ama polis barikatı geçmesine izin vermemiş. Tam o sırada iki turistin pasaportlarını gösterip geçtiğini görünce sinirlenmiş, polise laf etmiş, hatta bağırıp çağırmış. Bunun üzerine TOMA üzerine su sıkmış. Sermayesi ve ekmek parası bayraklar ıslanınca Ali Sarıçiçek daha da sinirlenmiş; ağzına geleni söylemiş.
Polis gözaltına almış onu. Suç delilleri üzerinde Atatürk resmi olan Türk bayrakları.
Ali Sarıçiçek bugün cezaevinde. ‘Terörist’ olma suçlamasıyla çıkarıldığı mahkemede tutuklandı.
Bir başka isim: Ahmet Erol. Kendi ifadesine göre bir alışveriş merkezinin önünde yürürken gözaltına alınmış. O da ‘terörist’ olarak tutuklu, cezaevinde.
Umut Akgün 1988 doğumlu. Annesi, babası, eşi ve kuzeniyle Beyoğlu’nda Mis Sokak’ta bir kafede oturmuş bira içiyorlarmış. Polis o sırada İstiklal Caddesinde bir gruba müdahale etmiş, gaz sıkmış. Ailece gazdan kaçmak için yakındaki bir hanın içine sığınmışlar. Polis hanın içine de gaz sıkmış. Sonra da içeri girip herkesi gözaltına almış. İçlerinden Umut tutuklandı, cezaevinde.
En ilginci Ahmet Kaya’nın durumu. Polis gazından kaçıp Beyoğlu Karakolu’na sığınıyorlar. Karakolda, belki de Ahmet 1990 Eruh doğumlu olduğu için, gözaltına alınıyor ve ‘terörist’ olarak mahkeme tarafından tutuklanıyor.
Bu öyküleri Hürriyet’in dünkü haberinden derledim.
Elinde silah veya bomba, masum kişileri öldüren, polise askere kurşun sıkan kişilere ‘terörist’ deniyorsa, bu anlattıklarıma ne isim vereceğiz? Savcıları ve mahkeme onlara da ‘terörist’ diyor; TCK 220’den tutukluyor.
* * *
Türkiye’yi yaşanmaz bir yer haline getiren, yüzbinleri Gezi Parkı sebebiyle sokağa döken ve hala daha da evine döndürmeyen şeylerden biri de bu işte.
En masum talebin bile dile getirilmesinin gazla, copla, suyla, tutuklamayla karşılanması.
Hükümeti protesto etmek ‘terörizm’ olabilir mi?
Eline silah almamış, kimseye saldırmamış, sadece protesto hakkını kullanmak isteyeni ‘terörist’ diye yaftalarsanız, hala demokrasiden söz edebilir misiniz?
Gaz maskesi takmak, baret taşımak, Taksim’de bulunmak, İstiklal’de durmak nasıl bir ‘suç karinesi’ oluşturabilir?
* * *
Gezi’ye polisin müdahale biçimi bir büyük skandaldı; beraberinde çok büyük bir tepkiyi getirdi.
Şimdi aynı geziye ‘Savcı müdahalesi’ni görüyoruz: Buradan çok ama çok daha büyük hukuk rezaletleri çıkacak, hukukun araçsallaştırılmasının, demokrasi ve özgürlüklerinin hukuk yoluyla bastırılmasının canlı örnekleri çıkacak.
Bazı örnekleri başta sıraladım işte.
Aşılan korku duvarının ötesi...
GEZİ protestolarına muazzam katılımı pek çok kişi ‘Korku duvarının aşılması’
olarak yorumladı. Ben de katılıyorum.
Aşılan sadece polis korkusu değil. ‘Terörist’ diye yaftalanma, ‘marjinal’ diye yaftalanma, ‘çapulcu’ diye yaftalanma korkusu da aşıldı.
Eğer hükümet, toplumsal kavga değil de toplumsal barışın peşindeyse, Meclis’in iki buçuk aylık tatilini iyi değerlendirir ve ekim ayı başlar başlamaz hemen iki önemli adım atar:
1- Zaten Türk Ceza Kanunu’nda da tekrar edilmekte olan Terörle Mücadele Kanunu yürürlükten kaldırılır.
2- TCK’nın ‘örgüt üyeliği’ ve ‘örgüt üyesi olmasa da örgüt adına eylem yapma’yı düzenleyen maddelerinde düzenleme yaparak
üyeliği somut şiddet eylemine veya planlamasına bağlar.
Bunlar yapıldığı zaman Ergenekon’dan KCK’ya ve Gezi’ye kadar
pek çok ‘demokrasi mağduru’ hapisten çıkar, hakkındaki dava ve soruşturma düşer.
Paylaş