Paylaş
Ben nasıl saplandım bu pisliğe, bu insanı yok eden, çürüten, vücudu, aklı hezeyana uğratan illete? Anlatayım sizlere.
Tam üç gündür özel bir klinikteyim ben, nedeni ise bir arkadaşım. Ağır bir depresyon geçiriyordu ve doktoru dedi ki “Gel, üç gün klinikte kal, gözümüzün önünde ol. Biraz rahatla, bak göreceksin geçecek her şey zamanla”...
Tabii ki bırakmadım arkadaşımı, toparlandık, gittik kliniğe. Odamızı ev haline getirdik önce; mumlarımızı, ayıcıklı lambamızı, kitaplarımızı aldık. Süsledik odamızı. Sonra serumlar geldi, başladı ilaç tedavisi.
Ben refakatçiyim, çünkü o benim canım işte. Şu ömr-ü hayatımın her kötü gününde kalbimde hep bana refakat etmiş can arkadaşım benim.
Ve dün gece...
Oturuyoruz onunla bir köşede.
Gencecik bir kız, yanında erkek arkadaşı ile geliyor hastaneye.
Kız 20’lerinde. Bakınca keyfi yerinde. Uzaktan selamlaşıyoruz.
Kız arkadaşım diyor ki “Acaba niye geldi?” Ben diyorum ki “Herhalde depresyon, belki de alkol”...
“Ne kadar zayıf değil mi Ayşe?”
“Evet ya, 40 kilo ancak vardır.”
Yarım saat sonra odasından sesler geliyor; güzel sesler değil.
Erkek arkadaşı elinde telefon çaresizce birilerine bir şey anlatmaya çalışıyor. Hemşire diyor ki ona; “İğ-
ne yapmam lazım, izin vermiyor.”
İşte o sırada erkek arkadaşa diyorum ki: “Konuşabilir miyiz?”
“Tabii..”
“Sorun ne?”
“Eroin...”
“İzin verirseniz ben konuşabilir miyim, kendimi bir eroinman olarak tanıtacağım ona.”
“Peki, konuşun.”
Hemşirenin başka bir hastanın odasına girmesinden faydalanarak sızıyorum odaya. Kızın şuuru açık.
“Merhaba ben Ayşe...”
“Merhaba ben de .......”
“Ben bir eroinmanım.”
“Aaa siz de mi?”
“Evet...”
“Eeee çok iyi gözüküyorsunuz?”
“Sen öyle san. İlk geldiğimde çok kötüydüm ama 72 saati atlattım.” (Çok okuyan biri olarak Allah’tan bu konularda bilgi sahibiyim, saçma cevaplar vermiyorum.)
“Nasıl atlattınız?”
“İlaçlara hayır demedim. En son ne zaman aldın eroini?” diye soruyorum. “Sabah” diyor. Ve bir anda kötüleşiyor. Kasılmalar başlıyor.
“Ayşe” diyor, “Yerimde duramıyorum. Bu vücut benim değil sanki. Keşke biraz eroin olsa, rahatlasam.”
“Peki, sonra ne yapacaksın? Yarın da mı kullanacaksın, öbür gün de mi, daha öbür gün de mi, over dose olana kadar mı?”
“Hayır, kurtulmak istiyorum. Ben 12 yaşımdan beri kullanıyorum. Son bir sene hiç kullanmadım ama bir ay önce o nefret kız arkadaşım yoldan çıkardı beni yine.”
İçimde isyanlar kopuyor. “12 yaş ne demek?” diyorum. O pislik kız arkadaşı bulmak, boğmak istiyorum.
Ailesi çaresiz, elleri kolları bağlı, erkek arkadaşından öğreniyorum.
İğne için bana söz verirken bir anda bana cevabını veremeyeceğim bir soru soruyor: “Sen damardan mı yapıyorsun, burundan mı?”
Erkek arkadaşı işaret ediyor “burun” diye. “Burun” diyorum.
“Ben de burundan...”
Erkek arkadaş kapıya hemşire nöbetine çıkıyor, odada yakalanmamam lazım. Ve tam o sırada...
Bir anda kopuyor, krize giriyor, kendini kaybediyor. Gidiyor. O artık bu âlemde değil, vücut kasılıyor, halüsinasyonlar başlıyor. Kapının önüne çıkıyorum. Oda doluyor, son çare yatağa bağlıyorlar.
İğne yapılıyor, sanırım dünyanın en acılı iğnesi, yok böyle bir çığlık. Arkadaşımla koridorda fink atıyoruz, saatler geçmiyor, çığlıklar durmuyor. Ağlama krizleri, tepinmeler, yalvarışlar, haykırışlar genç bir kadının yaşadığı acı yüreğimizi darmadağın ediyor.
Sadece dua ediyoruz acısı dinsin diye. Sonra yine dua ediyoruz ama bu seferki beddua, bunu bu gençlere satanlara...
Ana babayım diye geçinip çocuğunun 12 yaşından beri bağımlı olduğunu takip edip de anlayamayanlara (kız anne-babasıyla yaşıyor)...
Saat 5, odadan ses gelmiyor. Kıza iğne de fayda etmedi, ayrıca iki hap verdiler ancak sabah verilen ilaçlar fayda etmiş olacak.
Biraz uyuyalım diyoruz. Ve sabah ben yine odaya dalıyorum.
Dün gece kızın ablası ile de kanka olduk. Abla Londra’da yaşıyor, kardeşi için apar topar kalkıp Türkiye’ye gelmiş.
Kızın erkek arkadaşıyla telefonda konuşurlarken ben de önce kulak misafiri, sonra da müdahil oldum konuşmaya. Bütün gece telefonla konuştuk, durumu anlatıp sakinleştirdim. Sabah da ablanın telefonuna güzel bir mesaj atıyorum;
“Merak etme seninki pardon bizimki melekler gibi uyuyor şimdi...”
Dikkat edin evlatlarınıza dikkat! Kullananlar da bilin, huuu! Yok öyle çek eroini, gel.
Yoksunluğu gidermek de o kadar kolay değil, akıllı olun.
Paylaş