Paylaş
Videolar TRT Haber’in web sitesindendi. Nasıl olduysa bugüne kadar görmemişim veya denk gelmemiş, bu sayede öğrendim TRT Haber’de ‘Bunu Biz Yaptık’ başlığıyla kısa kısa belgesel videolar yayınlanıyor.
Aslında fikir kiminse kutlamak lazım. Bu çeşit milliyetçilikten çok hoşlanmasam bile, dünya bilimine Türk tarihinden gelen katkıların seyirciye, özellikle de genç seyirciye hatırlatılmasının, anlatılmasının özendirici olacağını düşünüyorum. Seyircilerden bir kişi bile, ‘Zamanında yapmışız, bugün de yaparız’ diye düşünüp harekete geçse bile önemli.
Her neyse, dediğim gibi ‘Bunu Biz Yaptık’ sonunda fena olmayan bir fikir, iyi niyetli bir girişim. Bundan kuşkum yok. Ama izlediğim iki video, bana göre ciddi eksikler içeriyordu.
Bunlardan birincisi trigonometrinin keşfiyle ilgiliydi. Çok doğru, hepimizin geometri derslerinde gördüğümüz trigonometri bu topraklarda son haline getirildi. Nasıl matematiğin önemli bir dalı olan cebir, İslam’ın ‘altın çağı’nda pratik bir ihtiyaçtan ötürü icat edilip dünya biliminin hizmetine sunulduysa, trigonometri de aslında pratik bir ihtiyacı karşılamak için bulunmuştu: Namaz saatlerini doğru hesaplamak.
Sabah namazını, öğlen namazını, akşam ve yatsı namazlarını hesaplamak çok zor değil. Ama iş ikindi vaktini hesaplamaya gelince karışıyor. Namazın vaktini doğru hesaplamak için dünyanın küresel özelliklerini hesaba katmak lazım. Eh, o zamanlar (yaklaşık 800 yılı) bu hesaplar çok da kolay değildi. İşte bu hesaplamalar için trigonometri bulundu. Ve bugün dahil küre geometrisinde trigonometriyi kullanmaya devam ediyoruz.
TRT’nin programında trigonometriyi bir Türk’ün bulduğu söyleniyor, bu bilgi doğru değil. Çünkü Sümerler, Babilliler, Hintliler, eski Yunan küre geometrisi konusunda ciddi çalışmalar yapmışlar, sinus ve ko-sinus kavramları ortaya çıkmıştı, İslam matematikçileri bunu tamamladı. Ama şu var: Ali Kuşçu önemli bir Türk matematikçiydi, trigonometrik tabloları o tamamladı ve kitabına aldı. Yüzyıllarca medreselerden yetişen ‘muvakkit’ler Ali Kuşçu’nun kitabını derslerinde okudular.
İkinci video, ‘Amerika’yı biz keşfettik’ diyordu. Sözü edilen Piri Reis’in meşhur Amerika kıyılarını da içeren haritasıydı. Ancak burada dilin bir hayli özensiz kullanıldığı anlaşılıyor. Aslında Colomb Amerika’yı keşfetmişti ama Piri Reis, Colomb’un haritası dahil pek çok haritadan derleyerek kendi haritasını çizmişti. Yani bir keşif yoktu ortada ama Osmanlı hizmetindeki bir önemli denizci, ufkunu dünyaya çevirmiş, o dünyayı da haritalamaya çalışmıştı.
O bakımdan, aslında Piri Reis’in yaptığının ne kadar önemli olduğunu söylemek için gerçeği eğip bükmeye gerek yok. O devirde dünya haritası çizmeye yeltenen belki yegane kişiydi Piri Reis, belki bir-iki kişiden biriydi.
Burada önemli olan gerek Ali Kuşçu’nun ve gerekse Piri Reis’in ardından ne yapıldığı?
Çünkü bu iki isim, bizim uygarlığımızdan gelen ve geleceğe yazılı belge/kitap bırakan nadir isimler. Bugün onları bu kitapları, çizimleri sayesinde biliyoruz.
Maalesef Ali Kuşçu’nun varlığı, bu topraklarda, bu uygarlık içinde matematiğin daha da ileri götürülmesine, en azından Ali Kuşçu’yu geride bırakacak seviyeye getirilmesine yardımcı olmadı. O yüzden Ali Kuşçu bir tekil örnek olarak kaldı.
Aynı şey Piri Reis için de geçerli. Onun haritacılığı ve ufku ondan sonraya kalmadı. Piri Reis’ten sonraki haritacımızın, coğrafyacımızın adını bile bilmiyoruz. Oysa Osmanlı’nın haritacıları, coğrafyacıları mutlaka vardı; ordu sefere gidiyor, donanma denizlere açılıyordu. Nereye gideceğini bilmeden olmaz.
Ama şu örnek de var: Piri Reis’ten yüzyıllar sonra Osmanlı, Akdeniz’in kapalı bir deniz olduğunu, o yüzden Rus donanmasının İstanbul’dan geçmeden taa Çeşme’ye kadar gelemeyeceğini sanıyordu. Fena halde yanılıyorlardı. Demek Piri Reis’ten bir miras kaldıysa bile kimse buna bakmamıştı bile.
Mesele biraz da bu: Osmanlı bir dünya imparatorluğu olduğu halde neden bilimi geliştiremedi sorusuna bir de böyle bakmak lazım.
Osmanlı’da bilim konusu, bizim bugünümüzü belirlediği için çok önemli. Sık sık bu konuya döneceğim.
Paylaş