Bilim- kadınlarımız ne yapıyor?

BU yazı biraz da okurlara ülkede olup bitenler karşısında “enseyi karartmayın” mesajı vermek için.

Haberin Devamı

Fransız kozmetik devi L’Oreal, Unesco ile birlikte 15 yıldan beri dünyadaki bilimkadınlarını “Kadın ve Bilim” adını verdiği bir programla destekliyor.
“Dünyanın bilime, bilimin kadınlara ihtiyacı var” sloganıyla yürütülen program çerçevesinde bugüne kadar 108 ülkede bin 700 kadına ulaşılmış durumda.
Her yıl 5 kıtadan 5 bilim kadınına verilen “L’Oreal-Unesco Kadın ve Bilim” ödülü bilim çevrelerinin en prestijli ödüllerinden biri.
Örneğin, bu ödülü kazanmış olan Amerikalı moleküler biyolog Elizabeth Blackburn, Nobel Tıp, İsrailli moleküler biyolog Ada Yonath ise Nobel Kimya ödüllerinin sahipleri.
İstatistiki bir bilgi vermek gerekirse “bilgi toplumu” diye tanımlanan ekonomilerde dahi kadın fizikçi, mühendis, bilgisayar bilimcinin oranının yüzde 30’larda kalıyor.
Programın ülke bazındaki ayağında ise her yıl 6 bilim kadınına 15 bin dolarlık burs veriliyor.
L’Oreal Türkiye ,11 yıldan beri başarılı genç bilimkadınlarımıza burs veriyor.
Denk düşürebildiğimde bu bilim kadınlarıyla tanışmak için fırsat kaçırmam.
Çabam biraz da medyanın bu tür haberlere ilgisizliğini dengelemek.
Zira Batı medyasıyla aramızda bu konuda dağlar kadar fark var.
Le Monde gazetesi örneğin, “Kadın ve Bilim” ödülünü kimin kazandığını duyurmak için tam bir sayfa ilan verir.
Bu yıl bursa hak kazanmış 6 genç bilim kadınlarımızla geçen gün hemen ödül öncesi buluştuk.
Hepsinde ayrı bir heyecan, Türkiye’de bilimin gelişimiyle ilgili ayrı bir umut.
Bu genç bilimkadınlarımızın kimler olduğunu ve neler yapmak istediklerini basit bir şekilde şöyle özetleyeceğim:
Doç. Dr. Çiler Özenci: Araştırmalarını Akdeniz Üniversitesi’nde sürdürüyor. Erkeğe bağlı kısırlıkla ilgili çalışmalar yapıyor. Özenci,
genç insanların bilime yönelmeleri için gerekli fonların ayrılması gerektiğini düşünüyor.
Yrd. Doç. Dr. Tuğba Bağcı: Moleküler biyolog ve Koç Ünversitesi’nde “beyin kanseriyle” ilgili çalışmalarını sürdürüyor. Beyin tümörü hücrelerinin “harakiri” yapacakları yani kendi kendilerini yok edecekleri bir mekanizmayı araştırıyor.
Yrd. Doç. Öznur Taştan: Bilkent Üniversitesi’nde Bilgisayar Bölümünde AİDS’in seyir hızını etkileyen faktörler üzerinde çalışıyor. “Bu araştırmanın doğrudan etkisi HIV-1’e karşı iyi tedavi ve koruyucu tekniklere yön göstermek olacak” diyor.
Doç. Dr. Dilek Odacı Demirkol: Ege Üniversitesi Biyokimya Bölümü’nde hastalığa yol açan mikroorganizmaların belirlenmesiyle ilgili çalışıyor. Bilimin mesleki zorluklardan ötürü daha az genç tarafından seçildiğini düşünüyor.
Yrd.Doç. Dr Özge Akbulut: Sabancı Üniversitesi’nde, Malzeme Bilimi ve Mühendisliği Programı’nda düşük maliyetli ve basit tıbbi cihazlar geliştirmeye yönelik çalışıyor. Araştırmasının sağlık hizmetlerinin daha ucuza mal olacağına, daha çok insana ulaşacağına ve eşitsizlikleri gidereceğine inanıyor.
Doç.Dr. Solmaz Karabulut: Hacettepe Fen Fakültesi Kimya Bölümü’nde, ulaşım araçlarında, elektronik ekipmanlarda, yapı malzemelerinde kullanılan “polimerik” malzemeleri araştırıyor.
Amacı bu malzemeleri dışarıdan maruz kaldıkları etkilere daha dayanıklı kılmak.
Sizlere kısaca tanıtmaya çalıştığım bu başarılı genç kadınlar, bilimle yatıp kalkıyor, kendi alanlarında dünyada olup bitenleri yakından izliyor ve dünyanın önde gelen bilimsel dergilerinde makale yayınlama arzusuyla yanıp tutuşuyor. Bilim alanında şimdiye kadar Nobel ödülü almamış bir ülkenin onları tanımasını istedim.

Yazarın Tüm Yazıları