Paylaş
Ama o kadar değil. Bir de bizimle birlikte yaşayan, bizimle birlikte davranan, bize yaşamamız için gereken şeylerin pek çoğunu sağlayan yaklaşık 100 trilyon bakteri ve mikrop, onlarla birlikte de yaklaşık 3 milyon gen var.
Evet 100 trilyon. Bizim hücrelerimizin 10 katı kadar yani.
Bu 100 trilyon bakteri ve mikrobun bazılarının eksikliği veya yanlış çalışması bizi dertten derde sürüklüyor. Bu dertler arasında obezite de var, kalp damar hastalıkları da, hatta bir bakış açısına göre otizm de var.
Giderek bu bakış yaygınlaşıyor: İnsan dediğimiz şey sadece insan DNA’sından üretilmiş hücreler değil, birlikte yaşadığımız bu mikrop ve bakterilerle birlikte kocaman bir süperorganizma.
Evet süperorganizma, çünkü bu trilyonlarca hücre birlikte davranıyor, sorunları birlikte çözüyor. Yani basitçe bizim üzerimizde yaşayan ve artıklarımızla beslenen parazitler değil o 100 trilyon bakteri.
Örneğin günlük kalori ihtiyacımızın onda birini o bakteriler sayesinde alıyoruz. Bunlar genellikle insan enzimlerinin işleyemediği bitkisel karbonhidratları bizim için kaloriye çevrilebilir hale getiren bakteriler sayesinde oluyor.
B2, B12 ve folik asit gibi vitaminleri sağlayanlar da onlar. Bana en çarpıcı gelen örnek, anne sütüyle ilgili. Anne sütü, ‘glysan’ adı verilen bir çeşit karbonhidrat içeriyor ama bizim 23 bin genimizin ürettiği enzimler bu karbonhidratı işleyemiyor. Onun için vücudumuzda bir bakteri var, o karbonhidratı şekere çeviren.
Sadece bu örnek bile aslında insanın sadece 23 bin geniyle değil vücudunda taşıdığı ‘mikrobiom’la birlikte evrim geçirdiğini, birbirinden ayrı gibi gözüken iki sistemin birbirini beslediğini ve birlikte hareket ettiğini gösteriyor.
Biz bu bakteri ve mikropları daha çok derimizde, ağzımızda ve genel olarak sindirim sistemimizde barındırıyoruz. Ve o sistemle birlikte ‘insan’ oluyoruz; sadece kendi genlerimizle değil.
2008 yılında ‘mikrobiom’ adı verilen bu sistemi tümüyle tanımlamayı amaçlayan büyük bir proje başlattı Amerika. ‘Human Microbiom Project’ isimli bu projenin bu yıl tamamlanması bekleniyor ama sanırım bitmeyecek.
Çünkü konu, doktorların başlangıçta düşündüğünden çok daha geniş ve bu mikrobiomun insan adı verilen ‘süperorganizma’nın sağlığına etkileri de başlangıçta tahmin edilenin çok üzerinde.
En önemli iki konu, dünya üzerinde insanları en çok öldüren iki konuyla da bağlantılı: Obezite ve kalp hastalıkları...
Mikrobiomu daha iyi tanıdıkça bu iki dertle ilgili de çok önemli ilerlemeler kaydedeceğiz galiba.
Damar tıkayan veya açan bakteriler
Obezite ve ona bağlı Tip 2 diyabetle mikrobiom arasında ilişki kurmayı başaran araştırmacılar, bakterilerle kalp-damar hastalıkları arasında da ciddi bir ilişki buldular.
Amerika ve İngiltere’de bu konuda birkaç önemli araştırma birbiriyle yarışıyor bugünlerde. Bunlardan birinde, bazen yediğimiz kırmızı et içinde yer alan bir başka bakterinin bizim kendi bakterilerimizin davranışını bozduğu ve damar sertliğinin bu bozulmayla ansızın hızlandığı tezi üzerine çalışılıyor. Bir başka araştırma ise yüksek tansiyonun ardındaki nedenlerden biri olarak bazı bakterileri tanımlamış durumda.
İnsan denen süperorganizmayı daha iyi tanıdıkça, sağlıkta çok önemli eşiklerin de aşılacağı anlaşılıyor.
Şeker hastalığı iki günde yok olur mu?
‘Morbid obez’ yani aşırı şişman kategorisinde olan insanlara uygulanan bir cerrahi müdahale biçimi var. Tıptaki adı ‘Roux-en-Y’ olan, bizde ‘mideye kelepçe’ diye de anılan yöntem.
Ölümcül obez olan insanlar neredeyse her zaman aynı anda Tip 2 diyabet hastası da oluyorlar. Ve bu cerrahi prosedür uygulanıp midesi küçültülen insanlarda, daha kilo verme bile başlamamışken kan değerlerinde düzelmeler görülüyor. Ameliyat olanların yüzde 90’ına varan oranında Tip 2 diyabetin düzeldiği, kan şekeri seviyelerinin ameliyatı izleyen birkaç gün içinde normale döndüğü görülüyor.
Peki neden oluyor bu? Sebep bir süre sonra ortaya çıktı: Midenin küçültülmesi ameliyatı ‘mikrobiom’un önemli bir bölümünü de dışta bırakıyor.
Doktorlar hemen şunu düşündü: Acaba obezitenin ve ona bağlı Tip 2 diyabetin sebebi mikrobiomdaki bazı bakterilerin yanlış veya kötü çalışması olabilir mi?
Cevap olumluydu.
Şimdi o bakterileri düzelterek obeziteden ve tabii Tip 2 diyabetten kurtulmanın hesapları içinde tıp dünyasının araştırmacıları.
Paylaş