Paylaş
-Her şeyden önce çok ortaklı, uluslararası yatırımcıların yer aldığı şirket deneyimimiz çok az. Uluslararası hukukun ağır işlediği de kesin ama, ulusal hukuk sistemimizin, küresel bir özel sektör yapısına uygun olarak henüz örgütlenemediği çok açık.
-Böylesine bir hukuk sisteminin oluşmaması,aynı zamanda siyasi iktidarların iş dünyasında yetki ve egemenliğini artırıp, hareket alanını genişletiyor. Bu nedenle hükümetlerin bilerek kurallı piyasa ekonomisini kurumsallaştırmadığını bu örnekte de rahatlıkla görebiliyoruz. Yerli özel sektör şirketleri, ne kadar büyüseler de, kendilerini hükümetlerin etkisinden kurtaramıyor. Bu da hükümetlerin rekabeti bozacak ayrımlar yapmasına rağmen, haksız rekabete uğrayan özel sektörün ses çıkarmamasına yol açıyor.�
Bu yapı, Türkiye’nin uluslararası yatırımlarla büyümesinin önünde çok ciddi bir engel oluşturuyor,sorunsuz ekonomik büyüme potansiyeli de artmıyor.
-Bağımsız düzenleyici, denetleyici kurumlar sağlıklı ekonomi için çok önemli. Kurumsal bir yapı oluşturmak için oluşturulan bağımsız kurumlarda hızlı geri gidiş var. SPK bağımsız kurumların ilklerinden biri ve bağımsızlık yolunda büyük yol almıştı. SPK’nın yeni yönetimi bağımsız karar alabilse, sorunları aşmak için cebren yönetim kurulu üyesi atama noktasına getirilmiş olsa bile, o sektörde uzman kişileri atamayı tercih ederdi. Hükümetin isteği doğrultusunda eski bakan ve siyasileri atayarak kendisi zor durumda kaldı. SPK’nın kurucusu, bağımsızlık için politikacılarla çatışmayı göze alan Prof. Dr İsmail Türk hocayı hatırladım...
YÖNETİCİLERİN PROFESYONELLİĞİ
-Bu zorunlu hale gelen atamalar, 2000 yıllarındaki bankacılık reformunun etkilerinin hala sürdüğünü de gösteriyor. İki bankası olan, bankasının biri tasfiye olan işadamı, TMSF’ye borcunu ödemek için Turkcell’in hisselerini satmak zorunda kalınca böyle çok ortaklı, içinden çıkılmaz bir hisse yapısı oluştu.
- Bu olay bence Türkiye’deki özel sektör firmalarının kurumsallaşmasını göstermesi açısından da önemli. Birkaç iyi örnek dışında, ciddi kurumsal bir özel sektör yapısını hala kuramadık. Belirli bir strateji, profesyonel yönetim ve şeffaf bilançolarla kurumsal yapı kurmak yerine, genelde günlük, politikacılarla özel ilişkiler kurarak, adamını bularak iş yapmayı tercih eden, sahiplerinin kendi kasasıyla şirket kasasını aynı gördüğü, varlıkları kendine, borçları şirkete yazdırdığı bir özel sektör yapısı hakim.Bu örnekteki yerli şirketin ise yıllardır yaratıcı önemli işler yapmasına rağmen, karmaşık ilişkiler ve para hareketi içinde olduğu, eline gelen fırsatları kullanıp profesyonel kurumsal bir yapı kurmak yerine, patron şirketi olarak kalmaya devam ettiği biliniyor.
-Bu olay bize şirketlerdeki kurumsal yapı eksikliğine rağmen, profesyonel anlamda çok iyi yöneticiler çıkardığımızı da gösteriyor. Turkcell yönetiminin ortaklarının yıllardır yıpratıcı hareketler içinde olmasına rağmen, şirketlerini ayakta tutup, karlı kılmaya, yaratıcı projeler geliştirmeye devam ettiğini, profesyonel anlayışla işlerini iyi yapmak için çaba sarfettiklerini gördük. Şirket profesyonellerinin ciddi çabalarıyla son kriz de iyi yönetildi diyebiliriz.
Umarız artık genel kurulda ortaklar sorun çıkarmaz da, yönetim de sıkıntılarından kurtulur. Bu olayın hatırlattığı bu “az gelişmiş” özel sektör- devlet ilişkileri yapısının düzelmesi için ise gerçekten kurallı adil bir piyasa ekonomisini kuracak vizyona ihtiyaç var.
Paylaş