Paylaş
Burada başlıca iki sebep var.
Birincisi, Abdullah Öcalan’ın Newroz günü PKK’ya yönelik bir çağrı yapacak olması. Bu çağrı acaba bir ‘eylemsizlik’ çağrısı mı olacak, PKK’nın silahlı unsurlarının kademeli olarak Türkiye dışına çıkmasını da içerecek mi, göreceğiz.
İkinci önemli sebep ise BDP’nin bu yıl sadece Diyarbakır’da yapmayı tasarladığı Newroz kutlamaları. Her yıl Diyarbakır’da fuar alanında Newroz kutlamaları çok canlı ve kalabalık geçiyor. Geçmişte yüzbinlerce insanın bu alana toplandığına, konserler izlediğine tanıklık ettik. Tabii çok kanlı, olaylı Newrozlar da gördük.
BDP bu yıl Newroz kutlamalarına bir de tema seçmiş: ‘Kürtlere statü ve Öcalan’a özgürlük.’
İşin ‘Öcalan’a özgürlük’ bölümü çok konuşulur, çok tartışılır. Geçmişte de tartışıldı. Bu başlığın süreci yürüten hükümetin hoşuna gittiğini sanmıyorum. Öcalan’ın kendisi bile af veya ev hapsi/özgürlük konularının konuşulmasını erken bulurken bu başlığın seçilme nedeni ilginç doğrusu.
Ama bir de başlangıç bölümü var: ‘Kürtlere statü...’
Bana öyle geliyor ki, esas tepki başlığın bu tarafına gelecek. Çünkü bugün başlaması ve sürmesi için yoğun çaba sarfedilen, adına da ‘Çözüm süreci’ denen şey,
Abdullah Öcalan bu ‘statü’ tartışmalarını geride bıraktığı için yapılıyor.
Yani esasen Kürt milliyetçisi siyaset, Abdullah Öcalan aracılığıyla bir felsefi tartışmayı geride bırakıp Ankara’yı rahatlattığı için bugün ‘Çözüm süreci’nden söz ediyoruz.
Kabaca, özerklik, federasyon ve anayasada özel etnik vurgu taleplerinden vazgeçildiği, üniter devlet ve eşit vatandaşlık ilkesi içinde demokrasi ve insan haklarına dayalı bir çözüm arandığı için bugün bir ‘süreç’ var.
Öcalan vazgeçtiği halde BDP’nin ‘statü’ endişesini dile getirmesi, ‘statü’ talebiyle kitlesel bir gösteri yapacak olması, ‘Çözüm süreci’ne yönelik önemli bir tehdit bana göre.
Öcalan ile Kandil arasında fark var mı?
Bana soracak olursanız var. Bana sormanıza da gerek yok; görünen köy kılavuz istemiyor; Öcalan’ın talimatları Kandil’den yüzde 100 destek görmüyor, aktif bir müzakere süreci var İmralı ile Kandil arasında.
Ama maalesef bu farkı vurgulamak veya sadece farkın varlığını tespit etmek bile birden bire bir ‘tabu’ya dönüştürüldü, bunu yapanların ‘süreci baltalayan’ veya ‘süreci sabote etmeye çalışan’ kişiler olduğu söylenir oldu.
Süreçle ilgili iyimserlik başka şey, süreç içindeki gelişmeleri gerçekçi bir gözle analiz etmeye çalışmak başka bir şey. Bunlar birbirine engel değil.
Ama elbette bir de kötümserler var, hatta BDP ve PKK’ya deyim yerindeyse ‘gaz vermeye’ çalışan, ‘Aman ha ucuza gitmeyin’ diye akıl satanlar var.
BDP, Kandil’e mi yakın Öcalan’a mı?
Peki madem Öcalan ile Kandil arasında bir fark var. Bu farklılaşma içinde BDP nerede duruyor? Kandil’e mi daha yakın Öcalan’a mı?
Gelecek hafta yapılacak Newroz kutlamaları için seçilen temaya ve başlığa bakacak olursanız, parti galiba bu tartışmada Kandil’in görüşlerine daha yakın, Öcalan’a ise daha mesafeli.
Geçmişte de Öcalan ile Kandil’in görüşlerinin farklılaştığı olmuştu ama süreç içinde taraflar yeniden birbirlerine yaklaşacak kadar esneklik göstermeyi bilmişti.
Çünkü Öcalan ismi bir yandan önemli bir ‘kült’e işaret ediyor.
Fakat bugün böylesine kritik bir sürecin daha başlangıcında bu farkların belirgin biçimde ortaya çıkması, ilk büyük engellerden biri gibi duruyor.
Sabırlı olup bu farkların azalmasını, Kürt milliyetçilerinin kendi iç tartışmalarını yapmalarını beklemek lazım belki de...
Paylaş