Nilgün Tekfidan Gümüş
Nilgün Tekfidan Gümüş
Nilgün Tekfidan GümüşYazarın Tüm Yazıları

Yine içimiz yandı

ALMANYA.

Haberin Devamı

Türkiye’nin Berlin Büyükelçisi’nin 17 Nisan’da Türk esnafına yönelik cinayetlerle ilgili davaya izleyici olarak katılmasında problem yaşandığını haber alınca ilk tepkim “Yok daha neler” şeklindeydi.
Kısa adı NSU (Nasyonal Sosyalist Yer altı) olarak bilinen neo-Nazi örgütü, Almanya’da 2000–2006 yılları arasında sekizi Türk, biri Yunan dokuz küçük esnaf ile bir Alman polisini öldürmüştü. 2011 yılında saldırı zincirinin ardında Uwe Böhnhardt, Uwe Mundlos ve Beate Zchaepe’den oluşan üç kişilik bir çekirdek hücre bulunduğu ortaya çıkmıştı. Hücrenin erkek üyeleri birlikte bir karavanda intihar ettikten sonra kadın üyesi Beate Zchaepe sağ ele geçirilmişti.

*

MAHKEME.

Geçtiğimiz günlerde 37 yaşındaki kadın üyenin yargılanmasına 17 Nisan’da Münih Yüksek Eyalet Mahkemesi’nde başlanacağı açıklandı.
Türkiye’nin Almanya Büyükelçisi Hüseyin Avni Karslıoğlu için gazeteciler ve izleyicilere bırakılan 50 kişilik bölmede yer ayrılması istendiği, ancak reddedildiği ortaya çıktı.
Büyükelçi’nin talebinin geri çevrilmesi dün Die Zeit Gazetesi’nin internet sitesinde en çok yorumlanan üçüncü haberdi. Die Zeit’e konuşan mahkeme yetkilileri, herkesin yargı önünde eşit olduğunu, önemli kişiler ya da siyasilere yer rezervasyonunun söz konusu olmadığını, bunun büyükelçi için de geçerli olduğunu öne sürmüşlerdi. Önce gelen, yeri kapardı.

*

MÜDAHALE.

Haberin Devamı

Yorumlara baktım. Alman yargısı üzerine kimsenin baskı yapamayacağı, hele hele Türkiye’nin bunu yapmasına asla izin verilmemesi gerektiği şeklinde yorumlar vardı.
Elbette, bir ülke yönetimi, değil kendi yargı sistemine, başka bir ülkenin yargısına asla baskı yapamaz. Kabul edilemez. Nokta.
Ama Alman kamuoyu istese de istemese de Türkiye bu davada taraftır. Öldürülen sekiz kişi ve cinayet şüphelisi muamelesi yapılan yakınları Türk vatandaşı veya Türkiye kökenlidir. Dolayısıyla aynı zamanda bulunduğu ülkedeki vatandaşlarının çıkarlarına sahip çıkmak ve korumakla da görevli büyükelçinin o mahkeme salonunda bulunma hakkı vardır. Böyle bir sorunun çıkmasını anlamak bile mümkün değil.

*

O YANGIN.

Haberin Devamı

Kesinlikle böyle bir şey istemem ama. Tersi olsaydı. Yer Türkiye ve hedef Almanlar olsaydı. Ve Alman Büyükelçi’ye o salonda yer verilmeseydi, ben o zaman da onların savunucusu olurdum.
İşte tam yukarıdaki satırları yazarken, Stuttgart yakınlarındaki Backnang’da Türkiye kökenlilerin yaşadığı bir binada çıkan yangında yedisi çocuk olmak üzere sekiz kişinin öldüğü haberi geldi. İçime ateş düştü. Aklıma ister istemez 1992 yılında Mölln’de, 1993 yılında Solingen’de evleri neo-Nazilerce kundaklanıp diri diri yakılan Türkler geldi.
‘Umalım ki, yabancı düşmanı çevrelerin işi olmasın’ dedim. Üstelik tam da büyükelçi krizi tartışılırken.
Henüz yangının sebebi netlik kazanmadı. Tabi yangının adi bir vaka çıkması durumun vahametini azaltıp üzüntümüzü hafifletmez. Ama en azından Almanya’da yaşam mücadelesi veren Türklerin bir kez daha ırkçı bir saldırıya maruz kalmamış olmasından teselli buluruz. Almanya, süratle ve güvenilir bir şekilde bu yangının nedenini ortaya çıkarmalıdır.

Yazarın Tüm Yazıları