Paylaş
Almanya’dan dün telefon etti; Mehmet Ali Birand’ın neden öldüğünü öğrenmek istedi.
“Yayınlarda kalpten öldüğü bildiriliyor ama bir sebep gösterilmiyor” dedi ve böyle bir durumda Almanya’da neler olacağını anlattı:
“Bizim burada da ölümler oluyor. Ama beklenmeyen bir olay sonucu ölüm gerçekleşirse, cevap
ararız bizler, bu adam niye öldü diye...
Mehmet Ali Birand gibi bir değerin ölümü karşısında ben de soruyorum.
Neden öldü?
Her şey Allah’a havale edilmez, sorumlu tutulmaz.
Niye beyin ölümü oldu? Demek ki, burada bir şey oldu.
Üç dakika içinde beyne oksijen gitmezse onu geri getiremezsiniz.
Kalp rahatsızlığı var mıydı? Ne oldu da kalbi durdu?
Emin olun böyle bir olay Almanya’da olsa, savcılık duruma el koyar, otopsi yapmadan gömülmesine izin vermez...
Bu adamın binlerce seveni var, arkasından herkes ağlıyor; bir değer idi Birand.
Ben merak ediyorum, beyin ölümü olduğuna göre, kimseyi suçlamıyorum ama merak ediyorum. M. Ali Birand neden öldü? Ben bu sorunun cevabını bekliyorum.
Cahillik ve kötü niyet
ESKİ Büyükelçi ve CHP Milletvekili Şükrü Elekdağ, Algan Hacaloğlu gibi CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün’ü sorguluyor, iki gün önceki tweet’lerinde...
“CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün, Kurtuluş Savaşı sırasında Türklerin Yunanlara etnik temizlik yaptığını iddia ediyor.
“Bu denli cahillik, kötü niyet, düşmanlık ve sorumsuzluk olur mu?” diyeceksiniz.
Oluyor işte... Yalnız unutmayın. Sorumsuza sürekli müsamaha gösterirseniz onu kendi ellerinizle ahlaksız ve hain yaparsınız.
Nitekim, sonunda bunda bal gibi başarılı oldunuz!..
Çeteyi bulun
HRANT Dink’in katledilmesinin üzerinden tam 6 yıl geçti.
Bu 6 yılda katillerin eline silah veren, onları cesaretlendiren, cinayeti örgütleyen, soruşturmayı karartan devlet içindeki yapı yargı önüne çıkarılmadı, verilen sözler tutulmadı. Tam tersine Hrant Dink’i ölüme götüren neredeyse tüm resmi görevliler, hükümet tarafından el üstünde tutuldu, terfi ettirildi.
Yargıtay ne dedi? Çeteyi bulun!
Buradayız ahparig!
Bugün 13.30’da Şişli’de, 15.00’de Agos önünde...
Bağışlayan da alan da suçlu
ANTALYA’da, bundan bir süre önce ünlü Prof. Dr. Alper Demirbaş’la tanıştık. Gazeteci dostumuz İsmet Solak’ın kızı Öyküm’e, annesinden böbrek nakli yapılmıştı.
Prof. Demirbaş Hürriyet’in dünkü ‘Böbreğimi kaptırdım’ başlığını görünce üzüldüğünü söyledi.
Tam organ nakilleri konusunda ‘bağışçı’ sayısı arttırılmaya çalışılırken, böyle bir ‘çete’ olayı her şeyi berbat ediyor. Bu adamın açıklaması suç. Etik Kurullarında sıkıntı yaşanırsa o zaman organ naklinin kaynakları kesilir.
Bize o zaman şunları anlatmıştı:
“Bugün ülkemizde şu anda 70 bin böbrek hastası var. Her yıl buna 12 bin kişi ekleniyor. Yılda bizler sadece 3 bin civarında böbrek ameliyatı yapabiliyoruz. Yapmamız gereken sayı en az 6.5-7 bin olması lazım. Ne yazık ki, kadavradan (ölü) alınan böbrek sayısı artmıyor. O zaman canlı verici hayat kurtarıyor, bu da zor bulunuyor. En önemli bağışçılar da akrabalar... Hürriyet’in haberinde yaşanan olayda ise yani dışarıdan ‘bağışçı’ların oranı % 5 dolayında; yani 100 kadar kişi olur... Peki çete haberleri ortaya çıkarsa bağışçı nasıl bulunacak.
Tabii burada böbreğini veren kişi mi, alan kişi mi önemli... Böbreğini kaptıran kişi olmaz! O başka bir çete işi...
? Etik Kurul diyorsunuz, işlevi nedir?
? Etik Kurul’un onayı olmadan bağış yapılamaz...Bütün bu yapılan nakiller resmi evraka bağlanır... Kurul, bir vali yardımcısı, Emniyet Organize Kaçak Şubesi’nden bir memur, İl Sağlık Müdürlüğü’nden, ameliyatın yapıldığı hastane dışından bir doktor, bir psikiyatristen oluşur. İlgili hastane, vericinin kim olduğu, sosyal durumu ve sağlık durumu belgelenir. Gönüllü bağışçı iki tanık önünde mülakata tabi tutulur, hatta çapraz sorgulamadan geçer. Dosya daha sonra Etik Kurulu’na gönderilir.
Kurul, bunları inceler, onay verirse, nakil gerçekleştirilebilir. Bütün bu işlemlerden hastanın ve doktorların hiç haberi olmaz. Ama haberde adı geçen Ayhan Kurbanoğlu suç işlemiştir. Çünkü bedel karşılığında her türlü organ alım-satımı suçtur. Ağır da cezaları vardır. Ayrıca Etik Kurul’da yalan söylemiş mi? Alan ne demiş? Burada doktorun rolü yoktur.”
Bizim tespitimize göre, ortada devlet eliyle bir şeyler yapılıyor. Ama ortada sahtecilik var; Etik Kurul’a yanlış bilgi veriliyor; göz göre göre böbrek ticareti yapılıyor. Verici gerçekten ‘gönüllü’ mü? Kamuoyuna hiç de inandırıcı gelmiyor.
Paylaş