Paylaş
Meslek tanıklıklarının benim için önem taşıdığını hep yazmışımdır. Çünkü genel bir tarih yazabilmek için özel tarihlere, tanıklıklara ihtiyacımız vardır.
Tiyatro ve televizyon dünyasından tanıdığımız, kitaplarını okuduğumuz Fikret Tartan’ın yeni kitabı DÖT (Devlet Özel Tiyatrosu), tiyatromuzu, seyirlik dünyamızı yazarından yönetmenine, oyuncusundan seyircisine kadar anlatıyor ve bizi bilgilendiriyor. Kimi güncel sorunlara tarihî perspektiften bakıyor.
Yıllar önce çıkmış yazıları, anıları okurken, bugün de bazı alışkanlıkların, sorunların devam ettiğini görüyoruz.
Kitabın Önsöz’ünü Fikret Tartan’ın oğlu Konak Belediye Başkanı Dr. Hakan Tartan kaleme almış: “Hayatta ben en çok babamı sevdim der ya Can Yücel; ben de babamı öyle sevdim. Seviyorum... Bir devin ardından koşarcasına... Ama şu talihe bakın ki, babamın kitabının, üstelik tiyatroya dair kitabının önsözünü yazmak bana düştü... Zor açıkçası... Çünkü ben babamı tiyatrodan hep kıskandım. İşini böylesine tutkuyla sevmesini... Böyle onurluca, saatlerce çalışmasını... Taviz vermeden, boyun bükmeden sürdürdüğü ekmek ve sanat kavgasını...”
Tiyatromuza emek vermiş, tiyatro sevgisini yerleştirmiş, seyircileri yetiştirmiş nice adı burada bulacaksınız.
Fikret Tartan’ın Giriş’inde kitabın hazırlanış açısı yazılmış: “Bu kitabı hazırlarken, güncel konu Devlet Tiyatroları’nın özelleştirmesini esas alarak bir seçki yaptım...”
Güncel bir tartışmayı temellendirmek, bir platforma oturtmak için değerlendirmelere kaynak olacak bir toplam.
Yorum başlıklı yazı Muhsin Ertuğrul’un tiyatronun bağımsızlığını nasıl savunduğunu göstermesi açısından önemli. Herkesin bilmesi gerekiyor. İstanbul Belediye Başkanı Muhittin Üstündağ, Şehir Tiyatrolarında (Dârülbedayi) yeni bir düzenleme yapmış, Muhsin Ertuğrul’u rejisörlüğe atamış. Edebî heyeti de Mithat Cemal Kuntay, Kemal Salih Sel, Refik Ahmet Sevengil’den oluşturmuş. Refik Ahmet Sevengil’in bir anısını aktarıyor bize Tartan.
Mithat Cemal Bey: “Bizim kabul ettiğimiz eseri niçin oynamıyorsunuz?”
Muhsin Bey (sinirli bir sesle): “Kötü. Oynanmaz.”
Mithat Cemal Bey: “Biz beğendik.”
Muhsin Bey: “Siz anlamazsınız.”
Mithat Cemal Bey: “Ben şimdiye kadar şu kadar piyes okudum. Birçok da tiyatro seyrettim.”
Muhsin Bey: “Ben doğduğum günden beri elbise giyerim, ama terzilikten anlamam.”
‘Tiyatro Gerekli Bize’ yazısında ünlü tiyatro yazarlarının, oyuncuların görüşlerini okuyabilirsiniz. Bakın ünlü oyun yazarı Arthur Miller ne diyor: “Tiyatro her şeyden çok insanı dünyanın ortasına oturtur. Hepimiz, yalancıktan da olsa dinlenecek bir yer, fırtına içinde bir anlık rahatlık ararız; öyle bir yer ki, orada yüzyıllar boyunca Tanrı’yla karşı karşıya insanoğlunun alınyazılarıyla savaşının izleri bulunabilsin.”
Almanya’nın en büyük siyaset adamlarından Adenauer’in sözünün taşıdığı önem tartışılmaz: “Alman mucizesinin sırrı tiyatrolardır.”
Deneme sahnelerinin işlevini bir de Tartan’dan okuyun. Peki yazar ve eleştirmecinin tiyatro dünyasındaki yeri, önemi konusunda ne biliyorsunuz?
Tiyatro okulları ve oyuncu bölümünden sonra, seyirci olarak bizim mutlaka okumamız gereken sayfalar şu cümleyle başlıyor: “Hayli ihmal edilmiştir seyirci....”
Eleştirmenler konusunda insafla, âdil bir yargıya yer veriyor, iyi eleştirmenin ne olduğunu tanımlıyor. Kokteylden gelen eleştirmenle eseri okuyanın farkını koyuyor ortaya.
Çocuk tiyatrosunun önemini ana-babaların okumasını tavsiye ederim. Eski tiyatrolardan hatıralar dünle bugünü karşılaştırma zevkini yaşatıyor bize.
Tiyatroya gönül vermenin, o eğitimi almanın zorluğunu, ailede ve toplumda karşılanışını kitaptaki şair ve tiyatrocu Suat Taşer’in yazısında bulacaksınız.
Kitap şu cümleyle bitiyor: “İşe tiyatroyu sevmekle başlamalı... Ve tiyatro kuşkusuz, ‘Özerk’ olmalı.”
Doğan Hızlan’ın seçtikleri
Michel Foucault
Raymond Roussell: Ölüm ve Labirent
Koç Üniversitesi Yayınları
Nur İçözü
Hürriyet
Altın Kitaplar
Jo Nesbo
Nemesis
Doğan Kitap
Jonathan Lee
Bay Satoshi de Kim?
Everest
Paylaş