PaylaÅŸ
Gelinen bu noktayı anlayabilmek için kısa bir hafıza tazelemekte fayda var.Â
İmralı konusunda stratejine değişikliğine yol açan temel gelişme 26 Eylül 2012 tarihinde Başbakan Erdoğan'ın katıldığı Kanal 7 yayınından hemen önce yaşandı…
Yayından birkaç dakika önce kabine üyesi etkili bir isim AK Parti Genel Merkezine gelerek Başbakanla kısa bir görüşme yaptı ve Öcalan'nın mektubunu iletti.
'Devletin ve PKK'nın içindeki bazı gruplar sizi ve beni tasfiye etmek istiyorlar, izin verin çözüme katkı sunayım' notunu alan Başbakan, 'Ada'yla görüşmeler yeniden başlayabilir' tarihi açıklamasını yaptı…
Silvan'da devrilen araba Başbakan'dan alınan onayla tamir edilip, yeniden yola sokuldu.
Kontrollü biçimde yürütülen görüşmelerde ilk amaç silahsızlanmadan ziyade 'çözüme giden yolu açmak' ve Silvan'la sarsılan güveni yeniden temin etmekti…
İMRALI GÖRÜŞMELERİNDE PARADİGMA DEĞİŞİKLİĞİ…
Öcalan'ın İmralı günlerini iki ayrı başlık halinde ele almak ve irdelemek gerekiyor.
Birincisi Ada'nın kontrolünün askerlerde, ikincisinin ise sivillerde olduğu yıllar…
İlerde belki yazılacaktır ama birinci dönemde Türkiye'de olağanüstü olaylar yaşandı.
Kontrolün sivillere geçmesiyle birlikte bu ilişki normalleşerek, rasyonalize edildi…
İlk yıllarda PKK, silaha başvurdukça, devlette kendisine müracaat ediyor ve sürece şiddet yön veriyordu.
Silvan saldırısı sonrasında bu ilişki tam tersine döndü.
Öcalan'la görüşmeler eylemsizlik şartına bağlandı.
Buna Yalçın Akdoğan 'Öcalan'la görüşmelerde paradigma değişikliği' adını veriyor.
'Zorun gücü' üzerinden yürüyen ilişki yeni dönemde 'kardeşlik ve diyalog' kavramlarıyla ilerledi.
'ÖCALAN'IN GÜCÜ VE ROLÜ'
Gelinen noktada Devletle-Öcalan arasında olağanüstü koşullarda bir ralli yaşanıyor.
Güvenlik bürokrasisi elindeki 'Gordion'un düğümünü' çözmesi için Öcalan'a verdi.
Aslında yaşananları stratejik bir satranç maçına da benzetebiliriz.
Ankara hamlesini yaptı, şimdi hamle sırası ve güç testi Öcalan'da.
Bundan sonra olacaklar Öcalan'ın 'liderliğinin ve gücünün sınanması' anlamına geliyor…
Bakalım Öcalan BDP'ye, Avrupa'ya ve Kandil'e sözünü geçirebilecek mi?
Bu soruyu tersinden de sorabiliriz…
BDP, Avrupa, Kandil Öcalan'ın 'önderliğine koşulsuz sadakat gösterip, biat edecek mi?'
Burada 'iyimserler-karamsarlar ve ihtiyatlı iyimserler' olmak üzere 3 farklı kategori var.
Özal'ın çözüm arayışları karşısında M.Ali Birand'a 'devlette önderlik sorunu var, Özal bu süreçte yalnız ancak ben tekim ve örgütüme hakimim' diyen Öcalan bakalım şimdi ne yapacak?
Çünkü geçen 20 yılda devlette liderlik sorununu Tayyip Bey çözdü ve Ankara tekleşti.
HİÇBİRŞEY ESKİSİ GİBİ OLAMAYACAK…
Görüşmelerde kamuoyuna yansıyanlardan daha ileri bir noktada olunduğu varsayılıyor
Öcalan, yaklaşık bir saat süren görüşmede Ahmet Türk ve Ayla Akat'a verdiği notta yeni sürecin detaylarını değil, temel prensiplerini anlatıyor.
BDP ve Avrupa kanadının İmralı'nın yanında durduğu denklemde, bugün yarın Kandil'de olumlu görüş bildirecektir.
BDP/PKK ve Avrupa'nın 'süreci Öcalan yürütebilir' mesajıyla elini güçlendiren Öcalan bu defa devletin yeni hamlesini görmek isteyecektir.
Güvenilir kaynaklar yeni surecin merdiven teorisi olarak nitelenen konseptle adım adım ilerleyeceğini dile getiriyorlar.
Hükümetteki önemli isimlerden biri yaşananları 'Öcalan bir tünele girdi ve oradan çıkıp çıkamayacağı kendisi karar verecek' şeklinde yorumluyor.
Ankara'nın hesap edilmiÅŸ risk stratejisiyle hareket ettiÄŸi süreçte yaÅŸanacak herhangi bir olumsuzluk devlette ve Kürt siyasetinde dramatik deÄŸiÅŸikliklere neden olacaktır.Â
Riskin büyümesi, çözümü zorlayan katalizör etkisi yaratıp, umudu yükseltiyor.
İmralı süreci nasıl sonuçlanırsa sonuçlansın, görünen o ki bu ilişkide hiçbirşey artık eskisi olmayacak…
En baştaki soruya dönecek olursak, Öcalan'la görüşmeler, şartlı yürütüldüğü için her hal ve şartta PKK, Öcalan'ın sözünü dinleyecektir…
Öcalan böyle bir garanti almamış olsaydı zaten böyle bir sürecin içine asla girmezdi.
Yeni süreçte uyum meselesi yavaş yavaş büyüyecek, ihtilaflar zamanla yok olacak…
hyayman@hurriyet.com.tr
Twitter.com@HuseyinYayman
PaylaÅŸ