Sayın Apo Anzak oldu!

Ocak 1915...

Avustralya’nın New South Wales eyaletindeki Broken Hill kasabasından geçen trene ateş açıldı. Beş kişi hayatını kaybetti. Güzergâhtaki kayalıklarda operasyon düzenlendi. Masum sivillere saldıran iki “terörist” öldürüldü. Avustralya gazeteleri “Türkler Avustralya’ya saldırdı, Türkler katliam yaptı” manşetleri döşendi. “Teröristlerin” yanında Türk bayrağı bulunduğu, üzerlerinden mektup çıktığı, o mektubun itiraf kanıtı olduğu, “Padişah’ın emriyle Avustralya halkına savaş açtıkları” iddia edildi.
*
Ahali galeyana geldi. Ortalıkta intikam alınacak Türk bulamadıkları için, Osmanlı’nın müttefiki Almanların yaşadığı kasabaları bastılar, evleri ateşe verdiler. Sonra... Topluca askere yazıldılar.
*
Çünkü, tesadüf o ki... Sadece bir ay önce, Britanya İmparatorluğu Osmanlı’ya savaş ilan etmiş, ancak, Avustralya’da mecburi askerlik olmadığı için, yeterince gönüllü bulamamıştı. Tam da bu atmosferde, iki “Türk terörist” şırrak diye trene ateş açıp, sivilleri katledince, gönüllülük kavramı “vatan borcu”na dönüşmüştü. O gazla, gemilere doluşup, hesap sormak için Çanakkale’ye geldiler.
*
Halbuki... O teröristler Türk değildi.
*
Ben söylemiyorum, seneler sonra bu mevzuyu kurcalayan Broken Hill Tarih Kurumu üyesi Gordon Densie söylüyor... Afganistan’dan göçmen olarak gelmiş Hintli’ydiler. Biri deveciydi. Öbürü de imamdı, çaktırmadan kasaplık yapıyordu. Kasaplar Birliği’ne üye olmadan, camide kaçak kesim yaptığı için hakkında dava açılmıştı. Bu davaya kin güdüyordu.
*
“Padişah’ın emrini” gösteren mektup da palavraydı... İmamın belindeki kuşağından çıkan mektupta, aslında, “ben bu ülkede yaşayan fakir biriyim, belediye denetçisi beni suçladı, yalvardım yakardım, dinlemedi, ikimizin de kimseye düşmanlığı yok, sadece denetçiye kinim vardı, onu öldürmek istedim” yazıyordu.
*
Deveci desen... Madenlerde nakliyat yapıyordu, en büyük müşteri Almanlar’dı, savaş çanları çalmaya başlayınca madenler kapanmış, işini kaybetmiş, belki üç-beş kuruş kaparım diye seyyar dondurmacılığa başlamıştı. İşsiz kalmasına sebep olanlara gıcıktı. Arkadaşı olan imam’la plan yapıp, güya kendince fatura kesmeye kalkmıştı.
*
Bu gerçeklere rağmen... “Türk terörist” etiketi yapıştırıldı. Çatışma bölgesine Türk bayrağı monte edildi. İki sene geçti geçmedi, yangın çıktı dediler, tren saldırısına dair bütün hükümet, polis ve hastane kayıtları kül oldu! Saldırganlar son model askeri tüfekler kullanmıştı. Açlıktan nefesi kokan imam’la deveci’nin, o tüfekleri nasıl satın aldığı muamma olarak kaldı. Çatışmada mermileri bitti, canlı yakalamak yerine, infaz ettiler. Neticede... Avustralya ve Yeni Zelandalı gençleri Çanakkale’ye sürdüler.
*
Ocak 2013...
*
TSK’nın neredeyse yarısı “terörist” diye içeri tıkılmışken... TSK’dan ayrıldıktan sonraki sivil hayatına, tatlı bi tesadüfle Avustralya Büyükelçiliği’nde başlayan MİT Müsteşarımızın... Sayın Apo’yla görüştüğü ve terörişkolarımızın Avustralya’ya gönderileceği öne sürüldü.
*
E bu sefer, haysiyetli Avustralya basınından atik davranayım bari...
“Hoş gelişler ola
sayın Anzak Apo’ya!”
Yazarın Tüm Yazıları