Paylaş
Bazen bir fotoğraf, bir cümle sizi çarpar. Hem de tokat gibi...
Beyninize bir ok gibi girer. Saatlerce, günlerce de çıkmaz...
“Seyahate giden anne gibiyim...”
Benim için öyle bir cümleydi. Biliyorum sizin için de öyle oldu. Bazen hissedersiniz, bazı haberlerden müthiş öyküler çıkar. Gamze’nin de onlardan biriydi.
Gamze 28 yaşındaydı, Atakan ise henüz 2...
Gamze’nin lösemi hastalığı tekrarlamıştı ve tek çare kalmıştı geriye; o da nakil...
Hangi ruh haliyle yazdığını tahmin edebiliyorum.
Belki gecenin bir vaktinde, belki de Atakan’ı uyuttuktan hemen sonra bilgisayar başına geçmiş ve herkesi ağlatan bir mektup yazmıştı.
Giriş cümlesi çok etkileyiciydi.
“Seyahate giden anne gibiyim...”
Facebook’a konulan bu yazı bir anda en fazla paylaşılan mesajlardan biri oldu.
Annelerin sosyal paylaşım ağı Nurturia’daki kadınları da unutmamak gerekir; ilk ateşi onlar yaktılar, sonra bu çığlık bütün dünyaya yayıldı.
Gamze evden çıkarken “Kursa gidiyorum anneciğim” demişti Atakan’a...
Atakan; “Kurs...” nedir bilmiyordu büyük bir ihtimalle, en fazla birkaç saat sonra eve döneceğini zannetmişti.
Oysa Gamze endişeli bir yolculuğa çıkıyordu.
Evet; bir anda Türkiye’nin gündemine oturmuştu, sosyal medyada en fazla konuşulan kişi olmuştu.
Ama yine de belirsiz bir yolculuktu...
Sonrasını biliyorsunuz.
Gamze ve Atakan aileden biri oldu, bizden biri...
Herkes bu öyküyü takip eder oldu.
Ben Gamze’nin hastanenin penceresinden aşağıdaki kalabalığa el sallayan fotoğrafını unutamıyorum.
Dediğim gibi umut da vardı, kaygı da, Atakan’a ve ona destek verenlere de özlem...
Gamze; “Kursa gidiyorum...” diye çıkmış; donör müjdesi dört ay sonra İtalya’dan almıştı. 17 Mayıs’ta nakil oldu. Ve tam yedi sonra da evine döndü.
“Kurs bitti anneciğim” diyerek...
Diyorlar ki...
“Bu sosyal medya da çok oluyor...”
Çok oluyor bazen de; hem de çok...
Bakıyorum bir konu üzerine insanlar çullanıyor. İnsanlar kinlerini kusuyor, karşısındakini tekme tokat dövüyor, linç ediyor.
Bazen bir kelime size kitap gibi dönüyor, ansiklopedi gibi dönüyor.
Aslında çok farklı bir şey söylemek isterken, o söz sizin idam sehpanız oluyor.
Evet; eleştirilecek çok yanı var.
Tehlikeli ve çok dikkatli olmanız da şart...
Ama sosyal medya sayesinde işte Gamze’ler, Atakan’lar da ailenin bir ferdi oluyor.
Bir anda onların hikayeleri bizim hikayelerimiz oluyor.
Onların mutlulukları bizim mutluluğumuz oluyor.
Hoş geldin Gamze evine...
Kurs bitti Atakan...
***
Benim sevgili engelli kardeşim
Yalnız değilsin, bilmiş ol...
Çaresiz değilsin, bilmiş ol...
Terkedilmiş değilsin; bilmiş ol...
Unutulmuş değilsin; bilmiş ol...
Hürriyet Ege var; Hürriyet var...
Bir sıkıntın mı var; Hürriyet orada...
Bir açmazın mı var; Hürriyet orada...
Bir projen mi var; Hürriyet orada...
Bir mutsuzluğun mu var; Hürriyet orada...
Bir mutluluğun mu var; Hürriyet orada...
Paylaşmak istediğin bir şey mi var; Hürriyet orada...
Bil ki Hürriyet hep yanında, yanı başında olacak...
Karşıyaka Kazım Dirik İlköğretim Okulu’nda eğitim gören, iş öğrenen engelli kardeşim sen de...
“Odayı boşalt...” deseler de; Hürriyet senin yanında olacak.
Alternatiflere seninle birlikte bakacak.
Hiç üzülme, hiç çekinme, hiç kaygılanma...
Hürriyet var, hep olacak...
Paylaş