Paylaş
Çünkü, Galatasaraylı futbolcuları bu yıl ilk defa stresten ve baskıdan uzak gördüm. Sanki Şampiyonlar Ligi’nde bir üst tura kalınca hepsi kuş gibi hafiflemişler. Hata yapmaktan bile korkmuyorlardı. Veya hata yaptıklarında kapatmak için koşuyorlardı. Dün gece en önemli özellikleri, defanslarına yardım ettiler. ‘Nasıl olsa pozisyona gireriz’ diyorlardı. Zaman zaman da laubali hareketler yaptılar. Ama önlerinde uzun bir zaman var. Şampiyonlar Ligi’nde, bir sonraki eleme maçını oynayana kadar rahatlar.
Avrupa’da affetmezler
Oyunun bazı bölümlerinde takım olarak pres yapıyorlardı ama bu pres kopuk kopuk oluyor. Topyekün yapamıyorlar. Bırakın topyekünü, 4-5 kişi ile sıkıştırdıkları alanda rakiplerine basamıyorlar. İyi bir Avrupa takımına bunu yaparsan, 2-3 topta senin 5-6 futbolcunu oyun dışı bırakırlar, oyundan düşürürler.
Sivasspor’un gücü belli. Bir yere kadar karşı koyabiliyor. Fatih Terim, herhalde bundan sonra daha fazla rotasyon yapar. Mesela Yekta’da... Sarı kırmızılılarda her oyuncu ‘Oynarım’ veya her oyuncu ‘Yedek beklerim’ derse yani Fatih Terim adaletli olursa kendi işini kolaylaştırır. Olmazsa, bir yerde baltayı taşa vurursun.
Burak ayıp ediyor
Galatasaray’da 2 oyuncu var. Birisi Eboue, diğeri de özellikle Burak... Bu oyuncular en ufak bir darbede ahlar-vahlar arasında kıvranıyorlar. Neredeyse itfaiye çağıracaksın. Sonra yay gibi ayağa kalkıyorlar. Allah muhafaza bir gün hakikaten bir şey olsa kimse inanmayacak. Özellikle Burak diyorum... Eliyle, koluyla, rakibe her türlü darbeyi yapıyor. Ama kendisi fiske yediğinde ortalığı yangın yerine döndürüyor. Seyretsin, eğer kendine yakıştırıyorsa, hepimiz kabul edelim. Ama hem stattaki seyirciye hem televizyon başındaki seyirciye hem de rakip futbolcuya ayıp oluyor, özellikle de ayıp ediyor.
Bazı şeyleri özellikle tenkit ediyorum. Ama Umut’un da hakkını vermeden geçmeyelim. Yalnız mücadele ediyor. Tekmeden yılmıyor. Yere düşüp, ağlayıp sızlamıyor.
Paylaş