Paylaş
Ben bu işin peşini bırakmayacağım.
Kendim için değil...
Bana Namık Kemal Lisesi’nde Divan Edebiyatı’nı da, halk şiirini de sevdiren sevgili hocam Fuat Edip Baksı için...
Türkiye’nin yetiştirdiği en harika matematik öğretmenlerinden biri olan sevgili öğretmenim Mustafa Tanaç için...
Şükriye Hanım, Remziye Hanım için...
Türkiye’nin on binlerce öğretmeni için devam edeceğim...
Yani bu ülkenin imam hatip dışındaki okullarında eğitim veren ve alan milyonlar için devam edeceğim...
İmam hatip okullarında okuyan sevgili çocuklar, oralarda eğitim veren sayın öğretmenler, meselem sizinle değil, lütfen üzerinize alınmayın.
Konu, sizlere “altın nesil” deyip, bu ülkenin geriye kalan milyonlarca çocuğuna “teneke nesil” payesini bile çok gören siyasetle ve siyasetçilerle ilgili...
Yani, milyonlarca çocuğun adını “satanistlerin hanesine” yazmaya kalkanlardan söz ediyorum.
* * *
Bırakalım önce rakamlar konuşsun.
Bu ülkenin “potansiyel satanist” sayısı kaçtır?
İmam hatiplerde okuyanları bir kenara ayıracağız.
Başbakan Yardımcımız ne dedi:
“Onlardan satanist çıkmaz...”
Tersinden okursak, “Ötekilerden çıkar”...
- Milli Eğitim Bakanlığı’nın resmi rakamlarına göre ortaokullarında okuyan öğrenci sayısı 4 milyonun biraz üstünde.
- Peki, “içinden satanist çıkmayan” imam hatip okullarında okuyan öğrenciler bu sayının yüzde kaçıdır?
Yüzde 1.93....
- Bu hesapla, ortaokullarda okuyan çocukların yüzde 98’i “satanist yetiştiren” okullarda eğitim alıyor...
* * *
Gelelim TBMM’ye...
Sizce yüce Meclis çatısı altında kaç gizli satanist milletvekili vardır?
- Mecburen, yine imam hatip mezunlarını çıkarıp geriye kalanlara bakacağız.
Orada durum biraz karışık.
- Çünkü Meclis albümünde milletvekillerinin mezun olduğu ortaokul ve liselerin adı yazılmıyor.
Arkadaşlarımız sora öğrene 15’e yakın isim tespit edebilmişler.
- Bakanlar Kurulu’nda da ağırlık normal okullardan mezun olanlarda...
Yani şunu rahatlıkla söyleyebiliriz.
- Bugün Türkiye Büyük Millet Meclisi ve hükümet çatısı altında bulunan milletvekillerinin ezici çoğunluğu töhmet altındadır.
Yani “potansiyel satanist” olarak nitelenebilirler.
Satanist olmayanlar arasında da “terörist” ve “soyguncu” denilebilecek insanlar bulunabilir!
Hangileri mi? Vallahi kimsenin günahını almak istemem.
Satanist, terörist, hırsız olmayanları için de söyleyebileceğimiz tek şey, “teneke bir neslin ahvadı” olduklarıdır.
Malum, “altın nesil beratı” artık imam hatip mezunlarına bahşedilen bir imtiyazdır.
Ben Sayın Başbakan ve Sayın Arınç’ın ihtimaliyat hesabından yürüyorum.
* * *
- Bu ülkede bir zamanlar “Mülkiye” mezunlarının imtiyazından söz edilirdi.
Türkiye o elit zihniyetini aştı.
- Sonra “Harbiye” eliti ortaya çıktı.
O da aşıldı.
- Şimdi sıra “altın nesil elitinde”...
Demokrasi er veya geç onu da aşacak...
* * *
İmam hatip okullarında okuyan çocuklara, orada eğitim veren öğretmenlerimize, o okullardan mezun olan insanlara seslenmek istiyorum.
Siz bu oyuna gelmeyin arkadaşlar...
Yakın tarih bize gösterdi ki...
Bir eğitim kurumu işte bu yolla halkın geri kalanının gözünde antipatik hale getirilir...
Altın nesil beratları, satanizme bağışıklık diplomaları dağıtılırken, ülkenin yüzde 98’inin okuduğu okullara dolaylı yoldan karalamalar yapmak hakkaniyete sığmaz. Buna önce siz karşı çıkmalısınız...
Darbeler komisyonu bizi gerçekten ti’ye aldı mı
DARBELER Komisyonu Başkanı Nimet Baş aradı. Dünkü yazıma üzülmüş.
“Biz bu görevi yaparken kimseyle
eğlenmedik, dalga geçmedik. O ‘en’ler listesini yapan’ üye arkadaşımız MHP milletvekili. Yaptığı iş komisyonu bağlamaz. Gazeteciler ayrıldıktan sonra kendisine bunu doğru bulmadığımı söyledim” dedi.
Uzun bir sohbet yaptık.
İşlerini çok ciddi tuttuklarını belirtti. Hatta
Dokuzuncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’e giderken arkadaşlarını uyarmış.
“Konuşacağımız insan bu ülkede cumhurbaşkanlığı yapmış bir siyasetçi. Soru sorarken, dinlerken mimiklerinize
bile dikkat edin” demiş.
* * *
Ben, TBMM’nin yaptığı bu tür çalışmaları her zaman çok ciddiye aldım ve destekledim.
Ancak Darbeler Komisyonu’nun çalışmaları kafamda bazı soru işaretleri uyandırdı.
- 27 Mayıs darbesiyle ilgili dinlenen insan sayısı bir avuç bile değil.
- Gerçek bir darbe olan 12 Eylül’le ilgili sadece 29 kişi dinlendi.
- Buna karşılık darbe olup olmadığı tartışmalı 28 Şubat’la ilgili 100’ün üzerinde insanın bilgisine başvuruldu.
Bu çok özel ilginin sebebi acaba nedir?
- Başbakan Erdoğan, komisyona gönderdiği cevapta 27 Mayıs ve 12 Eylül darbelerinde medyanın teşviki olduğunu belirtti.
27 Mayıs ve 12 Eylül komisyonları bir tek gazetecinin bilgisine başvurmadı.
Durum böyleyken 28 Şubat neden gazeteciler üzerinden dinlendi?
Acaba bunun sebebi nedir?
- Bir de şunu merak ettim.
Komisyon dinlemeleri basına kapalı yapılırken, sıra 28 Şubat’a gelince neden birden basına açıldı?
Acaba neden?
Bence hiçbir mahzuru yoktu ama sırf merak işte...
Paylaş