Paylaş
PSİKİYATRİ uzmanı Prof. Dr. Nazan Aydın’ın geçenlerde yaptığı önemli bir açıklamanın hepimizi alarma geçirmesi gerekiyordu ama hocanın uyarısı maalesef hak ettiği ilgiyi görmedi! Prof. Dr. Aydın, psikofarmokoloji kongresinde yaptığı konuşmada “son yıllarda antidepresan ilaç kullanımında ciddi oranda artış yaşandığı”nı belirtiyor ve “artış hızının son on yılda inanılmaz boyutlara ulaştığını” söylüyordu. Dr. Aydın’ın verdiği rakamlara göre, 2003 yılında Türkiye’de tüketilen antidepresan ilaç 14 milyon kutu civarındayken, bu rakam 2007’de 28 milyona, bu yıl ise % 32’lik artışla 38 milyona yükseldi. Doktor hanım, antidepresan ilaç kullanımında son on yılda görülen ve % 100’ü geçen artışa dikkat çekiyor, bu rakamlar dikkate alınırsa Türkiye’deki depresyonlu hasta sayısının bir buçuk katı artması gerektiğini, bir başka deyişle bu rakamların, “Türkiye’de her üç kişiden birinin depresyon hastası olması gerektiğini gösterdiğini” anlatmaya çalışıyordu.
HER DOKTOR YAZABİLİYOR
Öncelikli sorun antidepresan ilaçlara ulaşımın çok kolay olması gibi görünüyor. Bu ilaçları sorunun gerçek uzmanları olan psikiyatrlar dışında neredeyse her doktor reçete edebiliyor. Psikiyatrlar özellikle nöroloji uzmanları ve aile hekimlerinin, kısmen de pratisyen hekim ve dâhiliye uzmanlarının bu ilaçları kullanma konusunda ellerinin yeteri kadar sıkı olmadığını (!) düşünüyor ve şu noktaların altını çiziyorlar: Bazı doktorlar bu ilaçları her canı sıkılana, her keyfi kaçana, her gönül yorgununa, üzüntü çekene, hatta her uyku problemi olana reçete edilme eğilimindeler. Ayrıca insanlar da (özellikle kadınlar) bu ilaçları birbirlerine “tavsiye etmeye” başladılar! Komşu ziyaretleri, altın günleri, sosyal toplantılar özellikle hanımların birbirlerine antidepresan hap önerdikleri yerler haline geldi... Eskiden doktorlardan saklanıp gizlenen ruhsal problemlerin şimdi rahatça konuşulabiliyor olması, ruhsal şikâyetlerin doktorlara daha kolay aktarılması da önemli bir faktör. İlaç kullanımındaki artışı sadece “doktorların bu konuda daha dikkatli olmalarına” veya “hastaların depresyon sorununu doktorlarıyla daha kolay paylaşmalarına” bağlamak da mümkün değil. Psikiyatrlar bu ilaçların eczanelerden reçetesiz satın alınabilmesinin ve ilaç firmalarının doktorları bu ilaçları daha çok yazmaya teşvik etmelerinin de önemli olduğunu ifade ediyorlar.
NE YAPILMALI?
Netice olarak ülkemizde tam bir antidepresan ilaç patlaması yaşanıyor. Çok önemli yan etkileri olan, bazı durumlarda sağlığı tehdit edebilecek sorunlar yaratabilen, dahası depresyonlu bazı kişileri intihara teşvik edebilen bu ilaçları psikiyatri uzmanlarının bile reçetelerken neredeyse kırk kez düşündükleri dikkate alınırsa bu kadar yaygın kullanılmaları çok ama çok ciddi bir sağlık tehdididir. Sağlık Bakanlığı’nın reçetelemeyi sınırlayıcı kararlar alması, antidepresan ilaçlara ulaşımı zorlaştırması, reçetesiz satılmalarını sıkı takibe alması, antidepresanları sadece belirli uzmanlık alanındaki doktorlar tarafından yazılabilen ilaçlar listesine alması gerekiyor. Doktorların, eczacılar ve basın yayın kuruluşlarının ise bu ilaçların yaratabileceği sorunlarla ilgili yoğun bir bilgilendirme çabasına girmeleri şart!
DEPRESYON İŞARETLERİ
-İsteksizlik, çökkünlük, yorgunluk ve bitkinlik halinin uzun süre devam etmesi.
-Herhangi bir nedene bağlanamayan halsizlik ve enerjisizlik durumu, kolunu bile kıpırdatmama isteği.
-Daha önce zevkle yapılan işlere ilgisizlik, isteksizlik duyulması durumu.
-Eskiye oranla daha çok yalnız kalma isteği, daha yavaş hareket etme, evden, işten, aileden, eşten, hatta çocuklardan soğuma, uzaklaşma hali.
-Unutkanlık eğilimi, konsantrasyonda güçlük çekme durumu.
-Karar vermede zorlanma, beklenmeyen ani ve aşırı tepkiler vermeler.
-Daha az gülme, hatta gülümsememe durumu, üzgünlük eğilimleri.
-Uyku bozukluğu, sabah yorgunluğu.
- Bütün bu sorunlara rağmen fiziksel, yani bedensel sağlıkla aşırı uğraşma, yukarıdaki sorunların çözümünü bedensel sorunlarda arama durumu.
-Geleceğe yönelik giderek artan kaygı hali, karamsarlık ve daha ilerde intihar eğilimi.
-İştah azalması.
-Cinsel istekte azalma.
HÜZÜN AYRI DEPRESYON AYRI
HEPİMİZ zaman zaman “gönül yorgunluğu dönemleri” yaşarız. Yorulur, halsiz düşer, yavaşlarız. Geçmişimizi ve halimizi sorgular, geleceğe ilişkin endişeler duyarız. Hepimiz zaman zaman şu veya bu nedenle işimize, eşimize, çevremize küser, darılır, ‘kendimize sığınma ihtiyacı’ içinde kalırız. Bu gibi sorunların daima depresyon olarak değerlendirilmemesi gerekir. Depresyon, ‘kendine özgü belirtileri olan, bir psikiyatrın tanımlaması ve tedavi etmesi gereken, yukarıda saydığımız sorunların derinleştiği ve uzun sürdüğü durumlarda’ söz konusu olabilen bir hastalık halidir. Her hüzün, her çökkünlük, her elem depresyon sayılmamalı, depresyon ilaçlarıyla tedavi edilmeye kalkılmamalıdır.
Paylaş