Paylaş
Bu, AB konusunda tam üyelikten vazgeçip ‘imtiyazlı ortaklık’ istemek gibi bir şey değil mi?!
Hepsi “hızlandırıcı ve parçaçık fizikçisi” 34 Türk bilimadamı 13 Ekim’de Başbakan Erdoğan’a ve Dışişleri Bakanı Davutoğlu’na bir mektup gönderdiler.
Özetle şöyle:
‘Asosiye üyelik’ derken
MEKTUP Türkiye’nin CERN’e tam üyelik için 23 Ocak 2009’da başvurduğunu, 43 ay geçtiği halde bir gelişme olmadığını belirtiyor:
“Aldığımız duyumlara göre, Türkiye tam üye olmaktan bir süre için vazgeçmiş, onun yerine, karar mekanizmalarında söz hakkı olmayan ve
CERN imkânlarından yeterince yararlanamayan asosiye üye konumuna yönelmiş bulunmaktadır...”
Türkiye’nin bununla neler kaybedeceği üç madde halinde anlatılıyor:
a) Asosiye üye olmak için yeniden başvurmak gerekir. Sırbistan, İsrail ve Güney Kıbrıs iki yıl içinde tam üye olacak şekilde kabul edilmişlerdir. Bu ülkelerden
biri, özellikle G. Kıbrıs Türkiye’nin asosiye üyeliğini veto edebilir.
b) Higgs parçacığını bulan, belki de yeni bir Nobel ödülü kazanarak prestiji çok daha artacak olan CERN’e tam üyeliğin, yani ev sahibi ve eşit üye olarak katılmanın bedeli ileride çok daha yüksek olacaktır.
c) CERN’e Avrupa dışı ülkelerden de çok üyelik talebi olduğu için, üyelik şartlarını zorlaştırma ve ‘imtiyazlı beraberlik’ gibi alternatifler geliştiriliyor. Türkiye 2009’daki başvurusuyla kazandığı hakları kaybedebilir!
Görülüyor ki, asosiye üye olacağız derken onu bile elden kaçırmamız mümkün!
Neleri kaybederiz?
MEKTUBUN ikinci bölümü daha teknik ve tam üyelikten vazgeçerek asosiye üyelik talep ettiğimiz takdirde neleri kaybedeceğimizi anlatıyor. Özetle:
a) CERN’de üretilen yeni teknolojiler hakkında ne yapılacağına karar veren Dış Ağlar Komitesi’ne sadece tam üyeler katılmaktadır.
b) Teknoloji lisanslarının verilmesinde öncelik tam üye ülkelerindir. Tam üye ülkelerdeki firmaların almadığı lisanslar asosiye ülkelere önerilmektedir.
c) Altyapı, teknopark, CERN’deki bilgi ve deneyimlerden yararlanma, CERN lisanslarının 2-3 yıl karşılıksız verilmesi gibi imkânlar sadece tam üye ülkelerin firmalarına aittir.
d) CERN lisanslarından sağlanan kazanç, öncelikle tam üye ülkelerin firmalarınca yapılan araştırmaları desteklemek için kullanılmaktadır.
e) CERN verdiği lisanslar için telif ücreti alır. Bu konuda sadece tam üye ülkelere ‘makul koşullar’ sağlanmaktadır.
Asosiye üye olursak bu imkânları kaybedeceğiz.
Treni kaçırmak!
MEKTUBUN sonunda deniliyor ki:
“Asosiye üyelik, endüstrisini geliştirmek, özel sektörüne teknolojik olarak liderlik yapmak ve istihdam yaratmak amaçlarıyla CERN’e üye olmayı isteyen bir ülke için son derece yetersiz kalacaktır...”
İmzacı bilimadamlarımız, “şu ana kadar bir araya getirdiğimiz kazanımları kaybetmemek, ülkemizin bölgesel güç olarak prestijini artırmak” için, hemen bir müzakere heyetinin görevlendirilmesini Sayın Başbakan’ın “Tensiplerine saygı ile arz” ediyorlar.
Mektubun tam metnini ve imzalayan 34 fizikçimizin isimlerini yazının sonundaki linkte bulabilirsiniz.
Benim Sayın Ali Babacan’a bir sorum var:
Bu bilimadamlarının mektubunda yer alan “yüksek katma değerli teknolojik ürünler” geliştirmeden dış ticaret açığımızı kapatmak mümkün mü? Öyleyse tam üyelik teklifinden vazgeçip Yunanistan’a sunduğumuz AB treni gibi niye şimdi de CERN trenini kendi kararımızla kaçırıyoruz?!
Bilim adamlarının Başbakan Erdoğan’a gönderdiği mektubu okumak için tıklayın
Paylaş