Paylaş
Sayın RTÜK üyeleri, hangi meslek dallarından gelip orada görev yaptığınızı bilmiyorum. Sizleri tanımıyorum da... Hiçbir gün tarafıma açılan ve açtığım davalarda, çağrı olmadıkça ne hakimlere gittim, ne savcılara... Araya da kimseleri sokmadım. Ne demişler, “Şeriatın kestiği parmak acımaz.”
Sayın RTÜK üyeleri ve kamuoyu... Size bu açık mektubu yazarken, hiçbir beklentim, hiçbir isteğim yok. Sadece sıkça tekrarladığım, ama zaman zaman gözardı edilen veya üstü kapatılan şeylerden bahsedeceğim. Çünkü, bazı mihraklar bunları böyle istiyorlar. Yıllarca bu alemin içindeyim. Onun için biraz temelden girip yukarı doğru çıkacağım. Gözümü açtım, futbolcu oldum. Hasbel kader milli formayı da giydim. Sonra hakemlik yaptım. FIFA hakemi de oldum. Sonra da televizyon ve gazete alemine girdim. Başımdan çok şey geçti. Bunların bir kısmını sizlere yansıttım. Bir kısmını içime attım. O içime attıklarımı inşallah bir gün bir kitap yazarım, orada isim değiştirerek kamuoyuna aktarırım. Çünkü isim değiştirmezsem, beni mahkemelere verirler, teleferik gibi iki taraflı kazanırlar, hem benden hem öbür taraflardan!
HAVALİMANI YERLE BİR
- HAYATIMDA hiçbir şeyi kontrolsüz yapmadım. Bilerek ve isteyerek yaptım. Ve konuştum. Fazla uzatmayalım. Sadece gelelim. Geçen pazartesi Atatürk Havalimanı Dış Hat Terminali’nde olan olaylardan ve benim söylediğim bir kelimeden sonra oklar döndü. Söylediğim cümle şuydu. Ve Telegol’de, yayında, bunu 3-4 kere üstüne basarak söyledim. O sıralar ekranlarda camlar, çerçeveler kırılıyor.
- Yer: Yeşilköy Dış Hatlar. Bir grup taraftar müsvettesi, Manchester United’a gözdağı vermek için korkutmak için Atatürk Havalimanı’nı yerle bir ediyorlar. Ben de şu cümleyi söylüyorum; “Bunu yapanlar taraftar olamazlar. Bunlara bir kelime söyleyeceğim şimdi ağır olacak. Hayvan diyeceğim. Bunlardan hangisi ‘Bu camları kıran benim. Olayları çıkaran benim. Olayların içinde ben varım’ desin ve beni bu kelimeden dolayı dava etsin, mahkemeye versin” dedim. Şu ana kadar böyle bir eylemle karşılaşmadım. Ama şununla karşılaştım.
“Erman Toroğlu, G.Saray taraftarına hayvan” dedi.
BU işleri yapanlar, bu rezilliklere önayak olanlar, akıllarınca cinlik yapmaya kalktılar. Beyler, “Galatasaray taraftarı hayvandır” kelimesini kullanacak kadar beni gerizekalı mı zannediyorsunuz? Tekrar ediyorum. Ben o kelimeleri camları, çerçeveleri indirenlere söyledim. Ve hala da arkasında duruyorum. Ertesi gün stada gidip, Manchester karşısında takımını alkışlayan, pırıl pırıl taraftarların bu iğrençlikle, bu ahlaksızlıkla ne alakaları var? Ama işte bunlar böyleler. Ondan sonra da RTÜK’e organize olarak 4 bin tane şikayette bulundular. Kafanız biraz çalışsaydı, biraz akıllı olsaydınız, o Manchester United’ı çiçeklerle karşılardınız. O Manchester United, belki de Galatasaray’ın Şampiyonlar Ligi’nde yoluna devam etmesini sağlayacak. Tabiri caizse, espri olarak yazıyorum (kalın kafalılara); Kiralık katil tutsanız, Manchester United gibisini bulamazdınız.
Sizin takımınız kötü maçlar oynamasına rağmen, sizin bütün rakiplerinizi yendi. Ve yolunuzu açtı. Ayrıca bu Manchester United takımı, Türk Hava Yolları uçağıyla uçuyor. Yani onların sponsoru... Yani polis bıraksa, uçağa gitseniz, Türk Hava Yolları uçağını kırıp dökeceksiniz. Havalimanına yalnız Manchester United inmiyor. Binlerce turist iniyor. Sağlıklısı var, hastası var, sakatı var. Onlar da orada saatlerce mahsur kaldılar. ‘Bu Türkiye ne biçim ülke? Burada futbol maçında bunlar mı oluyor?’ dediler. Ama ben size bu kelimeyi kullandım. Siz, çarpıtarak bu işi başka yönlere çektiniz.
İkinci büyük tehlike
Tetikçi taraftar siteleri ve küfürleri
- SAYIN RTÜK üyeleri ve kamuoyu. Hiçbir kulüp, “Ben diğerinden daha masumum” demesin. İşin daha vahim yanı, taraftar siteleri.. O siteler tehdit ediyor, küfür ediyor, taraftarları ediyor, istemediklerine gözdağı vermek istiyorlar. Daha da kötüsü, bu sitelerin arkasında, maddi olarak yöneticilerin olduğu, destek verdiği konuşuluyor. Sponsorlara kadar gidip, “Eğer bu programa, bu adama sponsor olmaya devam ederseniz, sizi sitelerimizde reklam ederiz. Ve size zarar veririz” diye yurt içi-yurt dışı merkezlerine ulaşıyorlar. Yani, bir kısım yönetici, bu amigo dediğimiz insanlarla sahnenin arkasında kol kolalar. Onlara bilet verirler. Otobüs verirler, yemek parası verirler.
KAMERALARIN YERLERİ DEĞİŞTİ
- SAYIN RTÜK üyeleri... Türkiye’de naklen yayınlarda kameraların ve saha içi mikrofonların yerleri değiştirilmek istendi. Teknik direktör ve sahaya giren yöneticilerin rakibe ve hakeme küfür ederken, görüntüleri alınmasın, ses duyulmasın diye...
Sayın RTÜK üyeleri, Allah’tan Türkiye’de bir şike operasyonu yapıldı. Bu işi yapan polisler, savcılar “Alın işte milyonlarca insanın peşinden gittiği bilmem ne gelirinin, bilmem kaç milyon dolar olduğu, futbolunuz işte bu” dediler. Suratımıza şamar gibi vurdular. Yıllarca bunları televizyondan söylediğimde biliyorum sonlara doğru bana “Bu adam herhalde deli” diyenler oldu. Ama sonunda kimlerin deli, kimlerin akıllı olduğu meydana çıktı.
TAŞ DEVRİ UYGULAMASI
- Bakınız beyler... “Yayın geliri şu kadar” dediğimiz, “Marka değeri” dediğimiz futbolumuzun seyirci kapasitesi şu anda Avrupa’da ya 9. ya da 10. sırada. Ama normal, bu ülkede kameralarının kabloları kesildi. Soruşturma açılmadı. Suçlular çıkarılmadı. Bir kulüp başkanı, resmi yayıncıya maçtan sonra röportaja iki futbolcu göndermeye mecbur olduğu halde, “Geçen hafta Erman Toroğlu, bizim pozisyonumuza penaltı demedi. Onun için size iki hafta canlı röportaja futbolcu göndermeyeceğim” diyebildi.
90 yıl olmuş federasyon kurulalı. Futbol federasyonu İstinye’de altında eczane ve dükkanlar olan kiralık bir binanın üzerinde ve içinde futbolumuzu idare ediyor. Böyle bir ülkede hakem soyunma odaları da basılır, rakip soyunma odaları da basılır, tünelde hakem ve futbolcular dövülür, statlarda pankartlar açılır. Ama UEFA maçında pankartı açamazsınız. Ama milli maçta hakem soyunma odasını basıp, rakip milli takım uçağını Atatürk Havalimanı’nda taciz ederseniz, sonra gidersiniz UEFA’ya, FIFA’ya yalvarırsınız, “Beni affet ağabeyciğim” diye... Sayın RTÜK üyeleri... Yaptığım işi iyi biliyorum. Allah’tan başka da kimseden korkmuyorum. Hepinize hayırlı işler...
YOLUN YARISI GERiDE KALDI
65. yaş günüm
YAŞ 35... Yolun yarısı... Yazan Cahit Sıtkı Tarancı. Demek ki benim 5 senem kalmış ölmeye... Çünkü bu satırları telefonla yazdırdığımda, 65. yaşımı kutluyorum. Öğretmenler gününde... Eskiden, yani ben çocukken, insanlar ölürdü. “Kaç yaşında?” derdik. “50” derlerdi, “48” derlerdi.’ “Vay anasını iyi yaşamış” derdik. “Çok yaşlıymış” derdik..
Paylaş