Paylaş
Şaka yapıyorum:
“Derim kalın” diyorum...
“Allah bana duygu dağıtırken, tahammül ve tevekkül bakımından çok cömert davranmış” diyorum.
* * *
Burada itiraf ediyorum. Asıl cevabım şudur:
“Adam yerine koymuyorum...”
Öyle hiç kompleksim falan da yok.
Açık açık söylüyorum.
Yukarıdan bakıyorum, oradan bakınca pire, hadi bilemediniz bit kadar görünüyorlar.
Bit kadar olunca sesleri de pire kadar çıkıyor, tabiatıyla duymuyorum.
* * *
Bu eksik bir cevap. Şöyle tamamlamam gerek:
“Ben söylenene değil, söyleyene bakarım...”
Öyle insanlar var ki...
Bir laf söyledi mi, o kaşarlanmış derim bir anda incecik zara dönüşüyor.
Her kelime bir mermi haline geliyor, ruhum ve bedenim delik deşik oluyor.
Koyuyor bana, hem de çok fena koyuyor.
Çünkü o lafların sahibi, adam değil, büyük, dev adam yerine koyduğum insanlardır...
Öyle anlarda arkadaşlarıma diyorum ki, bana asıl şunu sorun:
“Küsüyor musun?”
Hayır... Alınıyorum ama küsmüyorum.
* * *
Bu sorunun harikulade bir cevabını Fethullah Gülen Hoca’nın ‘Yenilenme Cehdi’ adlı son kitabının 43’üncü sayfasında buldum:
“Kırk-elli senedir aleyhime yazı yazan insanlar var. Bu insanlar gülsem de aleyhimde yazıyorlar, ağlasam da aleyhimde yazıyorlar.
İkisinin ortasında duruyor olsam, muhakkak onunla da alakalı bir şey bulup yazıyorlar.
Ben bu insanlara küsmedim/küsmem, bilakis onların haline acırım.
Demek ki yazacak başka mevzu bulmada zorluk çekiyorlar diye düşünürüm.
Tabiatımda olmadığı için böyle insanlar hakkında hiçbir zaman ‘yuvarlansın ve cehenneme gitsinler’ demedim.”
* * *
Çok farklı nedenlerle de olsa, bu insani duyguda, Fethullah Hoca’yla aynı mukadderatı paylaşmak, bir nebze de olsa bana iyi geliyor...
Bazılarını adam yerine koymadığım, bazılarını da ziyadesiyle adam yerine koyduğum için ben de ne küsüyorum, ne de aleyhlerine dava açıyorum...
Yine de bir farkımız var.
O çok mütevazı bir insan olduğu için, hakkında en ağır konuşanları bile adam yerine koyuyor.
Allahıma bin şükür, bende öyle bir duygu yok...
Acaba sevgilisi o tepkiyi görünce ne hissetmiştir
KIVANÇ Tatlıtuğ’u çok severim.
Güzel bir erkektir, iyi bir oyuncudur.
Ve efendi bir çocuktur.
Dün Hürriyet Kelebek’te onunla ilgili bir haber okudum.
Sevgilisi Azra Akın ile Rumelihisarı’nda bir kahveye gitmişler.
Amerika’nın iki büyük magazin dergisi People ve US Weekly dergilerinden fırlamış Hollywood starları kadar güzel ve modern bir görünümleri var.
O sırada gazeteciler Arap basınında çıkan “Evlendiler” haberini sorunca Tatlıtuğ öfkelenmiş ve “Bu haberleri yapanlar münasebetsizlerdir” demiş.
Bu tepkiye bir mana veremedim.
Âşık olan bir erkek böyle bir soruya niye öfkelenir ki?
Gayet sakin bir biçimde, “Evlensek niye saklayalım” der geçersin... Veya sadece, “Doğru değil” der konuyu kapatırsın.
Doğrusu Azra Akın, birlikte olduğu erkeğin evlenme sorusuna bu kadar öfkelendiğini görünce ne hissetti merak ettim.
Bildiğim kadarı ile Tatlıtuğ zarif bir erkek. Bunu düşünürdü diye tahmin ediyorum.
Acaba uzun çekim günlerinin yorgunluğu mu asıl onu öfkelendiren...
Gördünüz mü Mehmet Erdem kaç kere görüntülenmiş
5 MAYIS 2012 günü yazıma şu cümleyle başlamışım:
“Turfanda bir Ege güneşi derimi es geçip direkt ruhuma dalıyor...
Hem çivileme, hem balıklama...
Yazının başlığı “Bu yazın CD’sini takdimimdir”...
Mehmet Erdem’in “Herkes aynı hayatta” adlı yeni CD’sini yazmıştım.
* * *
O mayıs sabahında, kutsal sabah kahvemden hemen sonraki duygularım beni yanıltmamış.
Bu yaz “Mehmet Erdem yazı” oldu.
Yetmedi, sonbaharı oldu.
Dün YouTube’a girip baktım.
“Hâkim Bey”
şarkısı, 5.5 ayda
13 milyon 780 bin kere görüntülenmiş...
Tarkan’ın 2003 yılında çıkan Dudu şarkısına yetişmesine 3 milyon kalmış.
1960’lı yıllardan beri dinlediğimiz Beatles’ın “Let it be” ve “Yesterday” şarkılarının bugüne kadar 24’er milyon kere görüntülendiğini söylersem Mehmet Erdem’in başarısını daha iyi anlarsınız.
* * *
Yazdan beri Mehmet Erdem’i dinliyorum.
Hele Fikret Kızılok’tan yorumladığı
şu sözler yok mu...
“Her gecenin bir sabahı
Her kışın bir baharı
Her şeyin bir zamanı
Benim dermanım yok.”
Kıstırılmış günlerde insana dua gibi geldi.
Teşekkürler Mehmet Erdem...
Bu yaz çok hayır duamı aldın...
* * *
Son günlerde hayır duamı alan bir başka sanatçı da “Gökhan Kırdar”...
“Yerine sevemem’i kim bilir kaçıncı defa, yine, yine keşfettim...
Herkese bir kere daha tavsiye ederim.
Çünkü herkesin bu fani hayatta, “yerine sevemeyeceği”, yerine asla koyamayacağı bir şeyi, bir şeyleri vardır...
Dinleyin, ne demek istediğimi anlayacaksınız...
Paylaş