Paylaş
“Biz Gazze ile ilgili adımları gelecek zaman anlayışı içerisinde bugüne kadar zaten kullanmadık. Gazze ile ilgili adımlarımızı attık, hâlâ da atıyoruz, atmaya da devam edeceğiz. Ama atılmakta olan adımlar bu tür konularda herhalde açıkça konuşulmaz. Müsaade edin de bunlar da bizim hafıza kayıtları içinde kalsın.”
Başbakan’ın bu sözlerini birkaç kere okudum.
Ne söylüyor diye baktım, hiçbir şey söylemiyor.
Çünkü o da biliyor ki böyle hamaset nutukları atarak ne Gazze meselesi çözülebilir, ne de başka bir uluslararası mesele!
Ne Türkiye’nin İsrail’e karşı bir askeri güç kullanma olasılığı var, ne de bütün Müslümanların birleşerek İsrail’i korkutup Gazze’yi özgürlüğüne kavuşturma olasılığı!
“Öleceksek adam gibi ölelim” sözlerini söylemesinin nedeni, içeriye mesajlar verme çabası.
Ama böyle nutuklar atmayı seviyor.
Bunun kendisine Türkiye’de puan kazandıracağını biliyor, insanların heyecana gelmelerini sağlamak için esip savuruyor.
Burada biz bunları ciddiye alıp üzerine konuşuyoruz ama dışarıda ne kadar ciddiye alınıyor, orası kuşkulu.
Danışmanlarının “Boş nutuklar atarak bölgesel güç olunmaz” değerlendirmesini yapma zamanı geçiyor.
İspanyol Meyhanesi şarkısında “Yeter, yeter, öleceksek ölelim” diye hep bir ağızdan söylemek belki hoş oluyor ama gerçek hayat buna pek uymuyor!
‘Bölgesel güç’ stratejik derinlikte boğuldu
GAZZE’de savaş başladığında ABD Başkanı Obama, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı telefonla arayarak çözüm için devreye girmesini istemişti.
Ardından Başbakan’ın ABD Başkanı başta olmak üzere tüm Batı dünyasını hedef alan açıklamaları geldi.
ABD Dışişleri Sözcüsü’ne Başbakan’ın ve Türk yetkililerinin bu tür açıklamaları sorulduğunda verilen yanıt “Tükürük savaşına girmeyeceğiz” oldu.
ABD, Başbakan’ı dolaylı olarak bir “tükürük savaşı başlatmakla” eleştirdi. Türkiye aleyhine açıkça bir girişimde bulunmasalar da bundan sonra izledikleri yol, Türkiye’yi devre dışı bırakmak oldu.
Ve ABD bölgede kendisine muhatap olarak Mısır’ı ve çiçeği burnundaki Cumhurbaşkanı Mursi’yi seçti.
Ateşkesten önceki 24 saat içinde Obama ile Mursi üç kez telefonla konuştular. Böylece son bir hafta içinde Mursi ile Obama altı kez konuyu telefonda birbirleriyle konuşmuş oldular.
Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, alelacele bölgeye uçtu, Kudüs’te Netanyahu, Ramallah’ta Mahmud Abbas ve Kahire’de Mursi ile görüştü, Türkiye’ye uğrama gereğini bile duymadı!
Oysa daha önce bölgesel her sorunda bir günlüğüne bile olsa Ankara’ya gelirdi.
Türkiye zaten Mavi Marmara krizinden sonra İsrail ile konuşma ve sorunların çözümünde aracılık etme yeteneğini kaybetmiş bulunuyor.
Başbakan’ın son çıkışlarından sonra bu durumun altı iyice çizilmiş de oldu, artık ABD ve Batı da bölgede Türkiye yerine Mısır ile iş görmeyi tercih ediyor.
Başbakan’ın ve Dışişleri Bakanı’nın “stratejik derinliği olduğu söylenen” dış politikasının bizi getirdiği yer burası işte: Türkiye devre dışı!
Bölgesel güç olmakla da yetinmeyip küresel güç peşinde koşmaya çıktılar, artık bölgede bile esamileri okunmuyor.
Başbakan buna çok kızacak
TESEV’in yeni anayasa hakkında vatandaşın düşüncelerini öğrenmek için yaptırdığı araştırmanın sonuçları, Başbakan’ın hiç hoşuna gitmeyecek diye düşünüyorum.
29 ilde geniş bir denek grubuyla yapılan araştırmaya göre vatandaşların yüzde 56.2’si, ülke yönetiminde en büyük yetkinin Meclis’te olması gerektiğini düşünüyor.
Yüzde 23.3’ü devlet başkanının, yüzde 20.5’i de başbakanın ülke yönetiminde en büyük yetkiye sahip olması gerektiğini düşünüyor. Bu tablonun ortaya koyduğu sonuç şu ki, Türkiye’de halk Başbakan’ın çok istediği başkanlık ve yarıbaşkanlık sistemlerine “sıcak” bakmıyor, Meclis’in üzerinde bir güç istemiyor!
Halkın yüzde 50.6’sı “laiklik” ilkesinin anayasada aynen kalmasını, yüzde 40.7’si laikliğin anayasada kalmasını ama devletin tüm dinlere aynı mesafede kalmasını sağlayacak şekilde yeniden tanımlanmasını istiyor! AKP gibi “Anayasada laiklik ilkesine gerek yok” diyenlerin oranı ise sadece yüzde 8.7.
Ankete göre halkın yüzde 82.3’ü anayasada Atatürk ilkelerinin ve Atatürk milliyetçiliğinin olmasını istiyor ki AKP’nin tüylerini diken diken edecek bir durum bu da!
Tabii ki bu bir araştırma, halkın önüne gerçek bir anayasa konduğunda tercihler nasıl olur, şimdiden kestirmek zor.
Ama şurası bir gerçek ki Başbakan, araştırmaya da, araştırmayı yapanlara da, bu araştırmayla ilgili yorumlar yapanlara da çok kızacak, ben uyarmış olayım!
Paylaş