Paylaş
Üçüncü dünya ülkesi diye aşağıladığımız Hindistan’da çalışma hakkı anayasal hak oldu.
Kadın hareketi de güçlü. En son, bir milletvekili mecliste ev kadınları için ücret talep etti.
Muhalefet partisi, her yıl her ailedeki bir kişiye 100 günlük iş garantisi veren bir program hazırladı. Bu program sayesinde iktidara geldi. Ve en çok kadınların başvurduğu program, 40 bin eve ulaştı.
* * *
Bizde ise işler el yordamıyla yürüyor.
Doğrusu, pek de yürümüyor.
2010’da “Kadın İstihdamının Artırılması ve Fırsat Eşitliğinin Sağlanması” konulu bir genelge çıktı.
KEİG (Kadın Emeği ve İstihdamı Girişimi) birçok ilde bir araştırma yaptı, tablo iç açmıyor.
Genelge uygulanmıyor.
Her şey projeye bağlı yürüyor. Projelerin birbiriyle bağlantısı yok, çok az kadına değiyor.
AB’ye uyum yükümlülüklerinden dolayı durmadan belgeler üretilip işlevsiz komisyonlar kuruluyor.
İş kişisel inisiyatiflere kalmış. Bir ilde, diyelim vali, kadınların çalışması gerektiğine inanıyorsa ivme var. Ama o vali olmasa, tık yok.
* * *
Kadınların eğitimsiz olduğunun, bu yüzden iş bulamadıklarının söylendiğine bakmayın...
İstatistiklerden anlaşılıyor ki, bu mesele iş piyasalarındaki cinsiyetçilikle ilişkili. Bakın mesela, lise eğitimi almış kadınların işsizlik oranı yüzde 20’lerde iken, lise mezunu erkeklerinki yüzde 10’larda.
* * *
Meslek eğitim kurslarına katılan kadınların yüzde 20’si iş bulabiliyor. 48 ay sigorta primlerini devlet ödüyor. 48 ay dolunca kapının önüne konuyorlar.
Kadınlara en fazla tavsiye edilen meslek yaşlı, engelli ve çocuk bakımı. Çünkü kadınlara yakıştırılan işler bunlar. Ama kadınlar bu işleri yapmak istemiyor.
Organize Sanayi Bölgeleri’nde kreş açılacak diye protokol imzalandı.
En büyük kapasiteli kreş Dudullu’da. Binlerce kadın çalışan var, kreşin kapasitesi 300 çocuk. İndirimli fiyatı asgari ücret kadar.
Kadın bütün maaşını kreşe verecek, 8 saat ter dökecek, akşam da evde iş yapacak. Niye çalışsın ki?
* * *
Kişisel inisiyatife bağlı gelişmeler, bütünlüğü olmayan projeler... Aslında politikasızlık gibi görülen şey tam da hükümetin kadın istihdamı politikası. Amaç, kadının toplumda güçlenmesi değil, emeğinin kullanılması, iş hayatına ucuz emek olarak, güvencesiz katılması.
* * *
Çünkü biliyorsunuz, Çin’le yarışacağız. Bunun için de ucuz işçilik gerek.
Yani hükümetin kadınları iş sahibi yapma “politikası” amaç değil, araç. Türkiye’yi Çin’leştirmenin aracı.
* * *
Üniversitelerde içki içilmeyecek diye başbakanlık genelgesi çıktığı gün kampuslarda içki yasaklanırken, kadın istihdamı genelgesini niye kimse takmıyor?
Çünkü Başbakan takmıyor.
Yoksa, gittiği her yerde “3 çocuk” vurgusu yapmak yerine “Kadınlarımız çalışsın” deseydi eğer...
Görün siz kadınlar nasıl iş buluyor.
Tamam, biz Türkler ataerkiliz. Kadınların çalışıp güçlenmesinin heveslisi değiliz.
Ama unutmayalım, ataerkil olduğumuz kadar biat etmeyi de severiz.
Hele Başbakan’a biat etmeyi her şeyden çok isteriz.
Paylaş