Paylaş
Acılı bir ses tonuyla...
“Nasıl yapacağız bilemiyorum. Oğlum hem Alman vatandaşı hem de benim üzerimden Türk vatandaşı. Askerlik için bedelli parası 10 bin Euro’yu verirse Türk vatandaşlığı sürecek. Veremezsek mecburen Türk vatandaşlığından çıkacak. Ben de istiyorum ki, oğlum kültürünü, değerlerini unutmasın. Entegrasyona tamam. Ama insan böyle bir açmazda kalınca öz kimliğiyle para arasına sıkışıp kalıyor...”
Bakıyorum.
Bu açmazda sıkışıp kalan, acı çeken çok insan var.
Öylesine zor bir durum ki...
Hikâyesi şöyle:
- Eskiden yurtdışında olan gençler 5 bin Euro verip Burdur’da 21 gün askerlik yapıyorlardı.
- Aynı zamanda Alman vatandaşı olan gençler Almanya yasalarına göre 1 yıl boyunca bir sosyal hizmet kurumunda görev yaparlarsa, Alman devleti ‘askerliğini yapmıştır’ belgesi veriyordu. Türkiye de bu belgeyi kabul ediyordu.
- Ama son çıkan bedelli yasasıyla Türk hükümeti 10 bin Euro veren gençlerin askerliğini yapmış sayacağını açıkladı. Yani bedeli iki katına çıkardı.
- Aynı dönemde Almanya zorunlu askerliği kaldırdı. Böylece askerlik yerine Almanya’da bir sosyal sorumluluk projesinde çalışma zorunluluğu kalmadı.
Ve bu durumda da Alman devleti sosyal projelerde çalışan gençlere askerlik belgesi verme uygulamasını sonlandırdı. Böylece askerlik çağı gelmiş gençler çok ağır bir soruyla karşı karşıya kaldılar. Ya 10 bin Euro’yu verecekler ya da Türk vatandaşlığından çıkacaklar.
Şimdi Mete’nin babası diyor ki:
- Bu çocuklar 10 bin Euro’yu nereden bulsun?...
Aynı soruyu Berlin büromuzdan Ali Varlı’ya da sordum.
O da diyor ki:
“Bu gençler o parayı bulamazlar. Almanya’da o parayı biriktirmek çok zordur. Bu yüzden mecburen Türk vatandaşlığından çıkacaklar. Alman vatandaşlığına devam edecekler.”
Almanya’da böyle. Fransa ve İngiltere’de farklı mı?
Yurtdışındaki gençlerin bu nedenle Türk vatandaşlığını bırakmaları hüzün verici bir durumdur.
Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın bu konudaki hassasiyetini ve gösterdiği özeni biliyorum.
Ve yıllardır bu konuda inanılmaz bir hız ve özveriyle çalışan AB Bakanı Egemen Bağış mutlak bu meseleyi dikkate alacaktır.
Çünkü Avrupa’daki o gençler bir değer olarak, bir lobi olarak ve en önemlisi 3’üncü kuşak olarak Türkiye’nin Avrupa Birliği sürecindeki yaşayan temsilcileridir.
Mesele ırkçılık değildir.
Mesele, Türkiye’nin bir kültür zenginliği ya da ekonomik güç olarak Avrupa Birliği’nin 13’üncü yıldızı olması meselesidir.
Paylaş