Anıtkabir’e koşanlar iktidarı geriletebilir mi?

ATATÜRKÇÜLER, Türkiye’de oluşan atmosferden kaygılı...

Haberin Devamı

Tıpkı 29 Ekim’de olduğu gibi 10 Kasım’da da bu kaygılarını yansıtacaklar.
Anıtkabir’e akın edecekler, Atatürk anıtlarına koşacaklar.
Muazzam bir enerjiyle...
Fakat kendilerine kötü bir haberim var: İktidarı milim geriletemeyecekler.
*
-  KURUCU kahramanın mezarına tapınırcasına koşarak...
-  Tarihsel bir döneme nostalji dolu hislerle dönmek isteyerek...
-  Cumhuriyetin sembollerine abanarak...
Ne toplumsal muhalefet gerçekleşir ne de kaygılar giderilir.
“Kahramana tapınma” ya da “bir dönemin aynen geri gelmesini arzulama”, özgürlükleri garanti altına almaz.
*
EĞER ortada...
-  Gitgide otoriterleşen...
-  Özgürlüklerin önünü kapatan...
-  Laiklik konusunda kaygı verici uygulamalar yapan...
-  Adalet duygusunu zedeleyen...
-  Sadece kendi gibi düşünenleri dikkate alan bir iktidar varsa...
Bu iktidara karşı “semboller” üzerinden değil, “değerler” üzerinden mücadele verilir.
*
CUMHURİYET neden önemli? Atatürk neden önemli?
-  Toplumu eşitlediği için...
-  Kadın haklarını tanıdığı için...
-  Toplumu özgürleştirdiği için...
-  Eksiğiyle gediğiyle de olsa laiklik prensibini getirdiği için...
-  Toplumu modernleştirdiği için...
Savunulacak değerler bunlardır.
“Milli kahramana tapınmak” ya da “bu değerlerin ortaya çıktığı dönemin nostaljik bir dürtüyle bugüne taşınmasını talep etmek”, sembollere tutunmaktan başka bir şey değildir.
Mücadele “değerler” için verilir.
Çünkü ancak değerler mücadelesinden demokrasi ve özgürlük çıkar.
“Semboller savaşı”ndan ise çoğunlukta olanın hep kazandığı paspal bir itiş kakış çıkar.
*
BİR de şu var:
Cumhuriyet, toplumu eşitlemiş, modernleştirmiş, kadınlara hak tanımış, laiklik ilkesini uygulamaya sokmuş ama bunları yaparken “otoriter” de davranmış. Bugün kendilerine “Atatürkçüyüm” diyenler, değerler ve prensipler üzerinden hareket etmek yerine “altın çağ”, “kahraman” ve “dondurulmuş zaman dilimi” çerçevesinden hareket ettikçe...
İster istemez Cumhuriyet’in ilk dönemindeki otoriterliğe de sahip çıkmış oluyorlar.
Bu durumda da...
Hem AK Parti’nin otoriterliğinden şikâyet edip hem de geçmişin otoriterliğini özlemiş durumuna düşüyorlar.
*
ATATÜRKÇÜLER, AK Parti iktidarının otoriterliği karşısına “Ah nerede o eski otoriterlik” diyerek, “Cumhuriyet’in ilk dönemindeki otoriterlik daha cici bir otoriterlikti” diyerek çıkıyorlar.
Bu nedenle o muazzam enerjilerinden hiçbir umut doğmuyor.
Bu nedenle nefret ettikleri iktidarı milim geriletemiyorlar.
Oysa “daha fazla özgürlük”, “daha fazla adalet”, “daha fazla demokrasi” diyerek çıksalar...
Hem Cumhuriyet’in temel prensiplerine sahip çıkmış olacaklar hem de belki iktidarı biraz olsun geriletebilme şansına sahip olacaklar.

Haberin Devamı

ABD’de de var diye idamı savunmak

Haberin Devamı

DOĞRUDUR, ABD’nin bazı eyaletlerinde ölüm cezası uygulanıyor.
Ancak şunları unutmayalım:
-  İdam cezası uygulanan eyaletlerin tümü tutucu eyaletler: Orta kısımlarda idam var, kıyılarda yok.
-  Adı üstünde: “Vahşi Batı”... Tutucu Amerika silah sever... Elinde tüfek “Derhal topraklarımı terk et” diyen adamların memleketidir orası.
-  “ABD’de de idam cezası var” dersen “ABD’de eşcinsel evliliklere onay var, bizde neden olmasın” cümlesine de hazır olmalısın.
-  ABD’nin bazı eyaletlerinde idam cezası uygulanıyor ama bazı eyaletlerinde de “marihuana” içmek serbest... Buna ne buyrulur?
 
Bari şahsı değiştirin

28 ŞUBAT’ta birilerinin itibarsızlaştırılması için Şemdin Sakık’ı kullandılar.
28 Şubat’ın yargılandığı döneme geldik.
Bir de baktık ki...
Birilerinin itibarsızlaştırılması için yine Şemdin Sakık kullanılıyor.
*
ANLADIK...
İki dönemin egemenleri de aynı yöntemi deniyorlar.
Fakat hiç değilse biraz “yaratıcı” olsalar...
Hiç değilse şahsı değiştirseler...

Haberin Devamı

O paşa niye içeride bu paşa niye dışarıda?

İLKER Paşa içeride...
Yaşar Paşa dışarıda...
*
DİYORLAR ki:
Ama İlker Paşa darbecilik yaptı. Diyoruz ki:
İyi de Yaşar Paşa da muhtıra verdi.
Susuyorlar.
*
YAŞAR Paşa istediği kadar “Muhtıra değildi” desin.
Başbakan Erdoğan istediği kadar “Muhtıra değildi” desin.
Yaşar Paşa’nın yazdığı o metin, bal gibi de bir muhtıraydı.
Bu durumda sorulur:
Bin dereden su getirilerek İlker Paşa’nın “darbeci” olduğu kanıtlanmaya çalışılırken, ortada kabak gibi duran muhtıranın sahibine dokunulmaması nasıl açıklanacak?
*
BU manzaranın doğurduğu “toplumsal algı” şudur:
-  Eğer dönemin egemenlerinin hedef tahtasındaysan, eğer bir biçimde kadraja girmişsen, elinde istediğin kadar kanıtların olsun, istediğin kadar feryat et, hiç dikkate alınmazsın.
-  Eğer dönemin egemenlerinin hedef tahtasında değilsen, eğer bir biçimde kadraja girmemişsen, istediğin kadar muhtıra ver, istediğin kadar elindeki silahlı güce yaslanarak sivil iktidara ayar çek, yırtarsın.
*
YAŞAR Paşa’ya karşı bu iktidarın bir minnet borcu mu var?
Sanmıyorum.
Koskoca paşaları içeri atabilen kuvvet, Yaşar Paşa’yı içeri atmaktan çekinir mi?
Yine sanmıyorum.
Öyleyse nedir mesele?
Ne olacak:
Keyfilik...
Belki de bu keyfiliktir, toplumun bir kesiminde oluşan “Darbecilerle mücadele adı altında intikam alınıyor” duygusunu yaratan.

Haberin Devamı

Yeni Taksim Meydanı hakkında birkaç şey

YENİ Taksim Meydanı’nı anlatan İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin hazırladığı animasyon filmini izledim.
Çağrıştırdıkları şunlardır:
-  Filmdeki meydanı bir ara Türkmenistan’ın başkentindeki meydana benzettim. İnceden ama...
-  Gezi Parkı’nın ortasına yeniden inşa edilecek olan Topçu Kışlası, betonarmeden bir kopya olacak... Tıpkı Sinan’ın eserlerinin betonarmesini yapmak gibi...
-  Topçu Kışlası ve buz pateni pisti... İlahi Kadir Abi... Ömürsün vallahi...
-  Solcular “Kızılkayarlar”da, sağcılar “Bambi”de hamburger yer... Literatüre bu biçimde geçen Taksim’in vazgeçilmezleri hamburgercilerin durumu ne olacak? Filmden anlayamadım.
-  Taksim’in soluk aldığı tek yer Gezi Parkı idi... Park elden gidiyor sayın seyirciler.
-  Proje gerçekleşince 1 Mayıs falan hikâye mi olacak acaba? Kadir Abi cevap ver.
-  Kentin en önemli meydanı üzerine yapılacak tasarrufta her kafadan çıkan her sese kulak vermek zor biliyorum ama olayı bu denli “kapalı kutu” haline getirmek de biraz fazla değil mi?
-  Eğer bu meydana Topçu Kışlası adı altında AVM dikerlerse, “Bu iktidar AVM iktidarıdır” diye bir yazı karalayacağım. Söz.

Yazarın Tüm Yazıları