Bozdağ formülü

ALMANYA’dan bir arkadaşım arıyor:

Haberin Devamı

- Radyoları duydun mu? Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ ne yapmak istiyor? Alman devleti ile Türkiye’nin arasını bozmak mı istiyor? Böyle soranlar var...

Konu: Almanya’da ailesinden alınıp koruyucu ailelere verilen Türk çocuklar.

Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın ağzından verilen haber ise şu:

“Alman devleti 4 bin Türk çocuğunu Hıristiyanlaştırdı.”

Bakan Bozdağ gibi makul ve temkinli bir siyasetçinin Alman devletiyle Türkiye arasında bir soğuk savaş başlatacağını düşünmek bana göre mümkün değil.

Hele son dönemde Başbakan Erdoğan’ın Almanya gezisinde yarattığı sıcak atmosferden sonra hiç mümkün değil.

Peki nedir bu haberin aslı?

Dün Bakan Bozdağ ile konuştum.

Diyor ki:

Ben Alman devletini Hıristiyanlaştırma politikası izleyen bir tutumla suçlamadım. Benim söylemek istediğim bir şekilde ailelerinden alınmak zorunda kalan çocuklara uygulanan sistem. Bu sistemde Alman aile yanına verilen ya da okula gönderilen çocukların farklı kültür çıkmazı içinde karmaşa yaşadıklarıdır.“

Soruyorum:

- Nasıl bir karmaşa yaşıyorlar?

Bakan bilinen o makul ses tonuyla cevap veriyor:

“Şimdi çocuk doğal olarak Müslüman bir kültürden geliyor. Gönderildikleri okul ise genellikle Kilise eğitimi veriyor. İşte bu sorun yaratıyor.”

Ve en önemli soru:

- Peki Türk aileler bu Türk çocuklarına koruyucu aile olmuyor mu?

İşte Bakan Bozdağ’ın en dikkat çekecek cevabı:

- Ne yazık ki Fatih Bey o konuda bir sıkıntı var. Türk aileler olumlu davranmıyorlar. Bu konuda eğitici çalışmalarımız var.

İşte beni en çok üzen gerçek bakanın bu sözüdür.

Çünkü iyi durumdaki Türk aileler o çocukları kabul etse, o kültür şokları yaşanmayacak...

Ve bir soru daha:

“Peki bir öneriniz var mı?”

Cevap üç aşamalı:

“Fatih Bey biz diyoruz ki:

1) Önce o çocuk için bir Türk aile aransın.

2) Eğer bulunamıyorsa, bir Müslüman aile aransın

3) O da olmuyorsa bulunan Alman aile için çocuğun annesinden bir onay alınsın...

Haberin Devamı

BU BİR YARADIR KAŞINMASIN

Bakan Bozdağ son ziyaretinde bu önerisini Alman yetkililere iletmiş.

Uzun görüşmeler olmuş.

Bakan diyor ki, “Entegrasyon elbette gereklidir”.

Biliyorum bu “kimsesiz kalmış çocuklar” meselesi Almanya’da bir çile.

Bir acı. Bir sıkıntı...

Ama ben burada Alman devletini suçlamıyorum.

Ve kendi çocuklarına koruyucu olmak istemeyen Türk ailelere sesleniyorum:

Medeniyet denilen şey başkalarının acısına sahip çıkmaktır. Anlamaktır.

Ve insanlık tarihi göstermiştir ki, evlatlarını koruyamayan kültürlerin hali ortadadır.”

Yazarın Tüm Yazıları