Paylaş
Tartışmayı başlatan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın geçen cumartesi günü partisinin Kızılcahamam’da yapılan istişare toplantısında “Birçok insanımız kamuoyu yoklamalarında ‘İdam yeniden gelsin’ diyor. Biliyor musunuz, birçok insan şu anda bunu istiyor” diye konuşması oldu.
Aslında Başbakan’ın eğiliminin de bu yönde olduğunu kestirmek güç değil. Nitekim, “Bu ülkede binlerce insanın ölümüne vesile olan bir teröristbaşına idam verilmiştir ama bu ülke maalesef birilerinin, malum yerlerin baskılarıyla idamı kaldırmıştır. İdamı kaldırılmak suretiyle şu anda İmralı’da yatmaktadır” şeklindeki sözleri kendisinin bu konudaki hissiyatını yeterince açığa vuruyor.
Erdoğan’ın idam cezasına bakışının seyrini son 10 yıl içinde yaptığı açıklamalar ve bu konudaki yasa değişiklikleri karşısında aldığı tutumlar üzerinden tahlil ettiğimizde hemen belirtmeliyiz ki, karşımıza bir hayli iniş çıkışlı bir grafik çıkıyor.
* * *
Bunun için önce 2002 yazına, AK Parti’nin kuruluşunun birinci yıldönümüne rastlayan günlere dönelim. DSP-MHP-ANAP koalisyon hükümeti idam cezasının kaldırılması ve Kürtçe yasağının kaldırılması adımlarını içeren AB reform paketi nedeniyle çatırdarken, AK Parti, idam cezasının kalkmasına görünüşte kuvvetli bir destek vermektedir. Örneğin, 9 Haziran 2002 tarihinde “AB’ye giden yoldaki bütün engellerin kaldırılması gerekir. Türkiye artık AB’nin kenar mahallesi olmaktan kurtarılmalı. İdam cezası tamamen kalkmalı” diye konuşan kişi bu partinin lideri Erdoğan’dan başkası değildir.
Bu arada, dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in 7 Haziran 2002 tarihinde Çankaya Köşkü’nde düzenlediği liderler zirvesine Erdoğan da katılır ve idam cezasının kaldırılmasına destek verir. Getirdiği öneri, ölüm cezasının yerine ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının getirilmesi şeklindeki düzenlemenin anayasa değişikliği yoluyla yapılmasıdır. Ancak anayasa değişikliği 367 oy gerektiğinden önerinin uygulama şansı yok gibidir. Bu durum, AK Parti’nin bu reformu destekliyor gibi görünüp işi yokuşa sürdüğü yolunda eleştirilere yol açar.
Ve 3 Ağustos 2002 tarihinde TBMM Genel Kurulu “Savaş ve çok yakın savaş tehdidi hallerinde işlenmiş suçlar için öngörülen idam cezaları hariç olmak üzere” idam cezasını kaldıran yasa değişikliğini 256 oyla kabul eder. Bu oylamada AK Parti ortadan üçe bölünür. AK Parti grubundan 23 milletvekili oylamaya katılmaz, 26 üye katılıp ‘Hayır’ oyu verir. Bu partiden yalnızca 3 milletvekili ‘Evet’ oyu kullanır.
* * *
Özetle, siyasi yolculuğuna başladığı günlerde AK Parti’nin idam cezası konusundaki duruşu bir tutarlılık göstermiyor.
Gelgelelim buradaki belirsizlik, AK Parti’nin 3 Kasım 2002 genel seçimindeki zaferinden sonra gireceği AB yönelişi içinde yerini net şekilde idam cezası karşıtlığına bırakacak, hükümetin ilk yaptığı işlerden biri mevzuatta idam cezasıyla ilgili kalan hükümleri ayıklamak olacaktır. Nitekim 14 Temmuz 2004’te TBMM’de kabul edilen AB reform paketinde Türkiye’deki yasal çerçeve idamdan yüzde 100 arındırılmış bir hale getirilmiştir.
Dolayısıyla, Erdoğan’ın Kızılcahamam’da “Malum yerlerin baskılarıyla idam kaldırılmıştır” ifadesindeki eleştirisinin muhataplarından biri en azından 2004 düzenlemesi için galiba biraz kendisi olmaktadır
Başbakan’ın baskı yaptığını söylediği “malum yerler” ifadesindeki adresler ise Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ile Avrupa Birliği olmalıdır. Bu malum yerlerden birine daha geçen hafta Başbakan’ın Berlin’de yeniden taahhüt ettiği gibi tam üye adayıyız. Diğer malum yerin içtihatları da Anayasamızın üstüne çıkan bir bağlayıcılık taşıyor.
Paylaş