Kürtaja ‘cinayet’ idama davetiye

BALIK hafızalı toplumuz.

Haberin Devamı

Ama öyle aptal sayılmayız.

Başbakan’ın daha birkaç ay önce “Her kürtaj bir Uludere’dir. Her kürtaj bir cinayettir” diye kürtaj yasağını hararetle savunduğunu unutmadık.

Partidaşlarının “Allah’ın verdiği canı sadece Allah alır” sözlerini de unutmadık.

Vaziyet böyleyken, şimdi kalkıp aynı ağızdan “Bu ülke maalesef idamı kaldırmıştır. Halbuki vatandaş idam istiyor” sözleri çıkınca...

Bunu zekâmıza hakaret olarak almayıp da ne yapalım?

Daha cenin bile olamamış embriyoyu aldırmayı cinayet addeden biri, bir insanın canını alma konusunda nasıl böyle hevesli olabilir?

* * *

İngiltere eski başbakanı Benjamin Disraeli’nin muhafazakâr hükümetler için yaptığı “örgütlü takiyye” benzetmesine hak vermemek elde değil.

Siyasette tutarlılık bir lüks, biliyoruz...

Ama... Katil bile olsa, bir insanın hayatı söz konusu olduğunda...

Bir duralım.

“Ölümü bizim elimizden olsun...”

“Birinin canı yanarken diğeri kebap partilerinde...”

“Kısasa kısas!”, “Kana kan!”
demeden...

Bir duralım.

* * *

Haberin Devamı

Albert Camus hayatı boyunca öldürme ve idam arasında eşdeğerlilik olmadığını savundu.

Ona göre idam cezası -bir suçlunun en korkunç cinayetinin bile kabına erişemediği- önceden tasarlanan suçların başlıcasıydı.

Çünkü “Bu iki ölüm arasında bir eşdeğerlilik olması için idam cezasının, kurbanına onu korkunç bir ölümle ortadan kaldıracağını önceden bildirmiş ve o andan sonra aylarca işkence altında tutmuş olan bir caniyi cezalandırması gerekir. Böylesine korkunç bir caniye insanlar arasında rastlanmaz”.

Yani, parkta, bahçede, dağda veya cephede biri sizi kenara çekip “Ayın 18’inde kelleni alacağım” demiyor. O an oracıkta öldürüveriyor.

Oysa idam cezası...

Yani insanın eline ölüm tarihini verip onu bu farkındalıkla yaşatmak...

Suçların en adisi, işkencenin en büyüğü.

* * *

Demokrasiyi konuşmaktan ağız ishali olduk.

“İleri demokrasi
” derken, “Sınırsız demokrasiye hayır”ı kucağımızda bulduk.

İkisinin sentezinin ne menem bir şey olduğunu kestirebilen varsa beri gelsin.

Tüm bu takıları fırlatın, demokrasi demokrasidir; ilerisi, gerisi, sınırlısı, sınırsızı olmaz.

Ve demokrasi öncelikle insan haklarına saygıdır.

Bunların başında da yaşam hakkı gelir.

Bu temel hakla çakışan, vatandaşın yerli veya yersiz kin duygusunu, intikam hevesini baz alıp idam güzellemesi yaparsak eğer, halimiz duman demektir.

Vatandaş yarın, Libya halkı gibi liderini sokakta linç etmek de isteyebilir.

Ne yapacağız, “Vatandaş böyle istiyor” mu diyeceğiz?

Yazarın Tüm Yazıları