İki başlı...

CUMHURBAŞKANI Gül ile Başbakan Erdoğan,‘iki başlılık’ denilen konuda besbelli farklı düşünüyorlar, fakat siyaseten ikisi de büyük bir tartışmaya meydan vermeden konuyu kapattılar.

Haberin Devamı

Konu şimdilik kapansa da iki başlılık sorunu önümüzdeki aylarda, yıllarda çok daha yakıcı örneklerle Türkiye’yi uğraştıracak.
Meclis Başkanı Cemil Çiçek’in dediği gibi, 2014 yılında iki adayın yarışacağı bir seçimde yüksek oylarla cumhurbaşkanı seçeceğiz. 2015 yılında dört ana partinin yarışacağı bir seçimde, o kadar oy almasa da bir başbakan seçeceğiz...
İkisi de “Arkamda halk var!” diyecekler, sürtüşmeler yaşanacak!

En kötü sistem

Türkiye 2014 yılında sistemlerin en kötüsüne adım atacaktır: Siyaseten en güçlü fakat sorumsuz ve anayasal yetkileri sınırlı bir cumhurbaşkanımız, buna karşılık, anayasal olarak geniş yetkilere sahip ve sorumlu, fakat siyasi gücü cumhurbaşkanının gölgesi altında kalabilecek bir başbakanımız olacak!
Aralarında ne kadar “kardeşlik hukuku” da olsa, bu yapı kaçınılmaz olarak çatışma üretecektir.
Hele de bizim gibi, kişiliklerin kurumlardan önemli olduğu, siyasi rekabetin süratle çatışmaya dönüştüğü, uzlaşma fikrinin gelişmediği bir siyasi kültürde bu tuhaf sistem nasıl işleyecek, Allah bilir!
Öyleyse başkanlık sistemine geçelim!
Hayır, ben bu durumu başkanlık sistemine geçmek için değil, aksine parlamenter sistemi düzelterek devam ettirmek için gerekçe olarak görüyorum.

Haberin Devamı

Parlamenter cumhurbaşkanı

Evet, parlamenter sistemde ölçülü bir ‘iki başlılık’ vardır: Cumhurbaşkanı ve başbakan... Bu kötü değildir, iyidir! Sistemin “denetim ve denge” mekanizmalarından biri, partisiz, yetkisiz fakat saygın bir cumhurbaşkanının bulunmasıdır.
Bu cumhurbaşkanı hükümete ve yasamaya müdahale etmez, ‘öbür parti’ gibi çalışmaz. Fakat siyasi kriz çıkması, devlet organları arasında sürtüşmeler olması, kamuoyunda bir hakemliğe ihtiyaç duyulması gibi durumlarda parlamenter cumhurbaşkanı bir emniyet supabı işlevi görür, bu sorunların çözümü yönünde inisiyatif alır.
Bu açıdan Gül’ün partilerle polemikten sakınması, anayasal kurumlarla yapıcı ilişkilerde bulunması, son olarak 29 Ekim kutlamalarında gerilimi düşürmesi gibi davranışları, hem son derece isabetlidir, hem parlamenter sistemin ruhuna ve anayasaya uygundur.

Haberin Devamı

Sistem değiştirmek

Parlamenter sistemde kamuoyunun da cumhurbaşkanından beklentisi, parti kavgalarının dışında kalması, dengeli ve ölçülü davranması, uzlaştırıcı olmasıdır; kamuoyu beklentisi cumhurbaşkanını bu yönde teşvik eder.
Başkanlık sistemi ve hele de “partili cumhurbaşkanı” denilen sistemde ise devlet başkanı siyasi çatışmaların doğrudan tarafı ve aktörüdür. Özellikle çatışmacı siyasi kültürlerde, başkanlık sistemi devlet başkanını sert kavgalara yöneltir. Nitekim Amerika dışında başarısızdır bu sistem.
Evet, parlamenter sistemde de elindeki sınırlı yetkileri aşırı kullanan bir cumhurbaşkanı ile yetkilerin asıl sahibi olan başbakan arasında çatışma çıkabilir. Olumsuz anlamdaki “iki başlılık” budur. Fakat başkanlık sisteminde de yürütme-yasama çatışması çıkabilir. Sistemlerin düzgün işlemesi, nihayet aktörlerin siyasi olgunluk ve sağduyusuna bağlıdır.
Benim tercihim, geleneklerine ve kültürüne sahip olduğumuz parlamenter sistemdir. Parlamenter sistemin işleyişini “rasyonel” hale getirecek reformları yaparak onu muhtemel krizlere karşı takviye etmek daha kolaydır. Sistem değiştirmek ise zor ve ağır ameliyat demektir, gerek yoktur.
Başsağlığı: Milliyet Gazetesi Yazıişleri Müdürü, değerli ve dost insan Eren Güvener’in vefatından derin üzüntü duydum. Kendisine rahmet, yakınlarına ve Milliyet çalışanlarına başsağlığı diliyorum.

Yazarın Tüm Yazıları