Paylaş
Bina gerçekten muhteşem... Mimarisi ‘fazla modern’ olsa da Bedri Rahmi’nin, Semih Kaplan ve Hakan Esmer’in çizgi ve renkleriyle açıkça ‘Türk’ karakteri taşıyor. Berlin büyükelçimiz Avni Karslıoğlu’nun açış konuşmasında emeği geçen herkesi ismen sayarak teşekkür etmesi güzel bir kadirşinaslık örneği.
Karslıoğlu, ailesi Yozgatlı, kendisi Almanya’da büyüyüp okumuş... Şimdi orada Türkiye Büyükelçisi... Erdoğan konuşmasında, bunu Almanya’daki Türklere bir başarı örneği olarak gösterdi, onlara “iki dilli” olmayı tavsiye etti; “hem Almanca’yı hem Türkçe’yi en iyi şekilde konuşmalarını”, Alman toplumunda başarılı olmalarını istedi.
Baktım, Alman Dışişleri Bakanı Westerwelle, mütebessim, memnun dinliyor.
Abdülhakim Arvasi...
Başbakan, Almanya’daki 3 milyona yakın Türk’e seslenirken kullandığı şu cümlenin altını çizdim:
“Sizler, Hoca Ahmet Yesevi’nin, Yunus Emre’nin, Hacı Bektaş Veli’nin, Seyyid Abdülhakim Arvasi’nin sevgi, barış, kardeşlik yolunun mirasçılarısınız. Çocuklarınızın burada mümkün olan en iyi eğitimi almaları için elinizden geleni yapmalısınız.”
Müthiş bir alkış koptu. Başbakan’ın saydığı bu büyük şahsiyetleri elbette hepimiz biliyoruz. Abdülhakim Arvasi’yi ise geniş muhafazakâr kitleler en azından Necip Fazıl’ı okuyarak öğrenmişlerdir.
20. yüzyılda yaşamış ve Necip Fazıl’ı “irşad” etmiş bir maneviyat insanı ve tasavvuf alimidir...
Necip Fazıl “O ve Ben” kitabında şeyhi Abdülhakim Arvasi’yi anlatır; şairane bir dille, tasavvufi bir coşku ile en azından.
Kant, Hegel, Goethe...
Şu sözler de Başbakan’ın Almanya’daki Türklere hitabından:
“Siz de, çocuklarınız da tıpkı Fuzuli’yi, Mehmet Akif’i, Yahya Kemal’i, Necip Fazıl’ı okuyup anladığınız gibi Hegel’i, Kant’ı, Goethe’yi de okuyup, anlamalısınız. Bu şekilde iki kültürü birden öğrenmek sizin için bir külfet değil, tam tersine çok değerli bir avantaj, büyük bir zenginliktir.”
Başbakan’ın konuşmasında, Alman Milli Takımı’nda oynayan Mesut Özil’i bir başarı örneği olarak gösteren sözleri de çok alkışlandı.
Asıl alkış tufanı nerede koptu biliyor musunuz? Erdoğan Türkiye’nin başarılarından örnekler verip “Arkanızda böyle güçlü bir Türkiye Cumhuriyeti devleti var” dediği zaman...
AB ve Merkel
Erdoğan’la Merkel’in basın toplantısına medya büyük ilgi gösterdi. 24 tane TV kamerası saydım, Türk ve Avrupalı.
Erdoğan’la Merkel’in bugüne kadar izlediğim basın toplantıları içinde en sıcak geçeni bu oldu. Eskiden hep açıkça ifade edilmeyen bir gerilim hissederdik. Bu defa Başbakan Almanya’ya yönelik eski eleştirel üslubunu kullanmadı. Merkel’in “çok sıcak misafirperverliğine... Almanya’nın devam eden desteğine teşekkür ettiğini” vurgulu ifadelerle belirtti.
Merkel de “Türkiye’nin önündeki müzakere sürecini engellemeyeceklerini” söyledi. “Türkiye’nin ekonomik dinamizmine keşke Avro bölgesi ülkeleri de sahip olsa” diye konuştu.
Dikkatimi çeken husus, PKK’nın Almanya’daki mali kaynaklarını kurutmak için “içişleri bakanları ve müsteşarları tarafından ortak çalışma yapılması” vurgusuydu. Bu konuyu Erdoğan-Merkel görüşmesine katılan diplomatlara sordum: “Bu konu daha aktif hale getirilecek” dediler.
Özetle, başarılı bir gezi oldu.
Paylaş