Paylaş
Parti otobüsünde Kürtçe “PKK her yerde” ve “Başkan Apo” marşlarının çalındığı BDP’nin mitingi oldukça kalabalıktı ve alanı dolduranlar da yetişkin kadın ve erkeklerdi.
Seçim otobüsünün alana gidişinde geçtiği güzergâhta hemen hemen tüm çocukların zafer işareti yapması da o meydanların geleceğine işaretti.
Açlık grevleri nedeniyle meydanda, otobüsün içinde ve şehirdeki atmosferin gergin olduğunu, belirsizliğin korkusunun yaşandığını söylemeye gerek yok.
ÖCALAN İLE GÖRÜŞELİM: YÜZDE 90
Bu atmosferin baskısı altında geçen, eşi Başak Hanım’ın da izlediği sohbetimizde Demirtaş, çoğumuzun ilk kez duyacağı sözler etti.
Okulların yakılmasını eleştirmesi, o eylemleri yanlış bulmasından söz etmiyorum, bunları daha önce de söylediği için açlık grevlerinden başlayalım.
Demirtaş, BDP’nin boşuna eleştirildiğini belirterek, “Bu kez inanın durdurmak için yapabileceğimiz bir şey yok. Çünkü geçen sefer durdurduk ama istedikleri sonuçlar alınmadı. O nedenle bu kez çok kararlılar ve greve başlarken de bunu biliyorduk” dedi.
Ölümlerin yaşanmaması için ise yapabilecekleri olduğunu şöyle açıkladı:
“Ben ve Gültan Kışanak’ın İmralı’ya gitmesinin yolunu açsınlar. Bu görüşmenin ölümleri durduracağına yüzde 90 eminim. Hükümet bu yolu açmalı, Adalet Bakanı’nı cesaretlendirmeli.”
Açılacak bu yolun, devletin sorunu konuşarak çözme iradesinin göstermesinin güçlü bir adımı olacağını savunan Demirtaş, İmralı ile yapacakları bu görüşmenin, Kandil ve dünyaya da çok güçlü bir mesaj olacağı, müzakerelere yol açabileceği kanısında.
NİHAİ HEDEF SİLAH BIRAKMA
Demirtaş, Başbakan’ın kendilerini muhatap almayan tavrını da sert bir dille eleştirerek, “Aslında tek muhatabı biziz, çünkü ağzını bizimle açıyor, bizimle kapatıyor” dedikten sonra şöyle devam etti:
“Hadi neyse diyelim, ama hükümet tarihi bir hatadan dönsün. Biz açığız ve topu da öyle hiçbir yere atmıyoruz. Bakın yine açık açık diyorum ki, müzakereye bizimle otursunlar. Bunun için bizim Kandil ve İmralı’dan destek almamızın yolu açılsın. Hükümet de bunu kabul etsin.”
Demirtaş, İmralı ile görüşmeler sonrası için olası adımları da şöyle öngördü:
“Müzakerelerin nihai amacı silah bırakmak ve eşzamanlı Kürt sorununu çözmek olur. Bunu başarmalıyız, çünkü siyaset başarılı olursa silah susar. Siyasete yol açmalı, silahın nedeni de siyasetin önünün kapalı olmasıdır.”
Nasıl karşılanır bilemem ama öneri açık ve bilinmeli ki bugün atılacak her adım Türklerle Kürtlerin gelecek yüzyıldaki ilişkilerini belirleyecek.
Hedef düşmanlık, kin değil, barış ve iyi ilişkiler olmalı.
Bunun için de herkes ikna olmalı ki yeni bir Kürt politikası ve bu alandaki tüm ezberlerin bozulması şart.
Paylaş