Paylaş
Bunun nedeni, rapordaki bir talebin talebin doğrudan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) kararlarının uygulanmasıyla ilgili olmasıdır.
* * *
Bu fasılda örnek olarak AİHM’nin 2007 tarihli “Hasan ve Eylem Zengin/Türkiye kararı”nı verebiliriz. Alevi bir babanın, kızının zorunlu din dersine sokularak kendisine Sünni inancının öğretilmesine itiraz ettiği bu davada, AİHM Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ni ihlal ettiğine hükmetmişti.
AİHM, kararında zorunlu din kültürü derslerinin demokratik bir toplumda olması gereken çoğulculuğu yansıtmadığını, müfredatın buna göre yeniden düzenlenmesi gerektiğini belirtmişti. Kararda ayrıca ailenin inançlarına saygı gösterilmesini sağlayacak uygun yöntemler bulunması da istenmişti. İlerleme Raporu, 2012-2013 öğrenim yılında Alevilik inancına yer veren yeni din kültürü kitaplarının okutulmaya başlandığını belirterek olumlu bir adımdan söz ediyor, ancak diğer taraftan Ankara’nın 2007 tarihli Zengin/Türkiye kararını “henüz uygulamadığını” da kayda geçiriyor.
Raporun ilgili bölümünde daha sonra, “Bu derslere girmeyen çocuklar, birçok durumda ayrımcılığa maruz kalmaktadır. Bu derslerden muaf tutulan öğrenciler için hiçbir alternatif geliştirilmemiştir” deniliyor.
* * *
Raporda bu ifadeleri görünce, dün Avrupa Konseyi’nin resmi web sitesinde AİHM kararlarının “uygulanması” ile ilgili bölümüne girip, 2007 tarihli bu kararın durumunu kontrol ettim.
Burada, Zengin kararı “Henüz uygulanmamış” kategorisinde gözüküyor. Web sitesinde, “Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin Türk hükümetinden bu kararın uygulanmasıyla ilgili bir eylem planı talep ettiği, ancak ne bir plan ne de uygulama raporu sunulduğu” belirtiliyor.
Burada yazdığına göre, Bakanlar Komitesi bunun üzerine 2011 yılı mart ayında Türk hükümetine eylem planı sunması için bir kez daha davette bulunmuş. Ancak bir gelişme yok.
Türkiye, bunun gibi AİHM’nin 2010 yılında verdiği nüfus cüzdanlarından din hanesinin çıkartılmasına ilişkin kararını da henüz uygulamadı. Hükümet Alevilerle ilgili AİHM kararlarını uygulamazken, AB de Alevi sorununu biraz daha yakından büyüteç altına alıyor.
* * *
Bu yılki raporda örneğin Alevi açılımının somut adımlarla devamının gelmediği, cemevlerine ibadethane statüsünün tanınmadığı, Alevilerin cemevi açmakta güçlüklerle karşılaştığı gibi sorunlu konular bir kez daha tekrarlanıyor.
AB raporunda ilk kez gördüğümüz çarpıcı bir yenilik, “Bazı Aleviler kamu görevine istihdamda ayrımcılıkla karşılaşmışlardır” saptamasına yer verilmiş olmasıdır.
Ayrıca, “Aleviler ve diğer dini cemaatler su ve elektrik faturalarını kendileri öderken, camilerin benzer harcamaları devlet bütçesinden karşılanmaktadır” ifadesiyle, laiklik uygulamasına dönük açık bir çifte standart eleştirisi var.
AB raporu, 2012 yılında Türkiye’de “düşünce, vicdan ve din özgürlüğü konusunda kaydedilen ilerlemenin sınırlı kaldığını” belirtirken, Alevilerin durumunu da bu kapsamda değerlendiriyor.
Raporda “Tüm gayrimüslim cemaatlerin ve Alevilerin, yersiz kısıtlamalar olmaksızın hareket edebilmelerini sağlamak üzere Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile uyumlu bir hukuki çerçeve henüz oluşturulmamıştır” deniliyor.
Türkiye, AB’ye tam üyelik hedefinden vazgeçse bile, AİHM sistemi içinde kaldığı sürece bu ve benzer yükümlülükleri yerine getirmeye mecburdur.
Paylaş