Daha 18

BEN 18 yaşındayken...

Rotam belliydi.

Otobanda basacaktım.
Meğer esas hikâye patikalarda dönermiş.
Sapınca anladım.
*
Ben 18 yaşındayken...
Sağda solda kim varsa...
Herkes, her şey yerli yerinde duracak sanırdım.
Sonra araya hayat girdi. Ya da ölüm.
Yollar ayrıldı.
*
Ben 18 yaşındayken...
Bir daha âşık olmayacağıma yemin ederdim.
Meğer o başlangıçmış.
Daha üstüne ara sıcakları, ana yemeği falan varmış.
*
Ben 18 yaşındayken...
Hiç öyle evlenmeye niyetim yoktu.
Biri evliliği bir bardak taze süt için evde inek beslemeye benzetmişti...
Tam o kafadaydım.
Demek kafalar değişiyormuş.
*
Ben 18 yaşındayken...
Sorsanız, dünyanın en bilge adamı bizim doktor komşuydu.
Ateizmi ondan öğrendim.
Nihilizmle sonradan tanıştım.
*
Ben 18 yaşındayken...
Hayallerimi tek bir dünya uygarlığı süslerdi.
Misak-ı Milli sınırlarının silahla korunduğu bir ülkede...
İnsan ancak 18’indeyken böyle fantezilerle yaşar.
*
Ben 18 yaşındayken...
Bana sorsanız, dünya insanlığa borçluydu...
Küresel ısınma yoktu.
Zaten ozon da kapanmıştı.
Barajlar gurur vesilesiydi.
Rüzgâr sonradan tersine döndü.
*
Ben 18 yaşındayken...
Rus klasiklerini hatmetmiştim.
Sorsanız Anna Karenina’yı, “Ne aşklar var” kıvamında anlatırdım.
25’imden sonra tekrar okuyunca anladım...
Esas mesele, kadının toplumdaki yeriymiş.
*
Ben 18 yaşındayken...
Gündüzleri kaçırmak dert değildi.
Geceler uzundu.
O uzun gecelerde evde oturmak, ölmekten beterdi. Sabah ezanıyla yatmaktan uyanmaya geçişim sonradan oldu.
*
Ben 18 yaşındayken...
Saçımı patlıcan moruna boyardım.
Bir gün biri çıktı, “Ne abuk” dedi.
O anda uyandım.
*
Ben 18 yaşındayken...
Sebepsiz gülerdim.
Sonradan sebepsiz ağlamaya başladım.
*
Ben 18 yaşındayken...
Olimpiyat şampiyonu olma, Oscar ödülü alma, Nobel’e layık bulunma, Berlin Filarmoni’yi yönetme, kaplan terbiyeciliği yapma...
Hiçbiri uzak değildi.
Hayat çok uzundu.
Ya da benim aklım kısa...
*
Ben 18 yaşındayken...
Cesaretimin cehaletten geldiğinin farkında değildim.
30’larımdayken eskisinin iki katı bilinçli, yarısı kadar cesurum.
Ama esas cesaretin korkuyu yenmek olduğunu öğrendiğim yaştayım.
*
Bütün bunları alt alta sıraladığımda...
18 yaşın -tüm güzelliğine rağmen- insan ömründe şuursuzluğun tepe noktası olduğu ortaya çıkıyor.
“Oldum” sanırken aslında olmaya daha çok var. İnsan sonradan anlıyor.
Ayaklarının yere basmadığını...
Gerçeklikle kopuk bağını...
Konu fark etmez, 50 kere daha fikrini değiştireceğini...
Seçimlerinin arkasında durana kadar 50 kere daha hata yapacağını.
Siz şimdi -bırakın kişiliğini- hormonal dengesi bile oturmamış, geç ergen hezeyanları yaşayan 18’likleri tutup Meclis’e, kurtlar sofrasına atmaya niyetleniyorsunuz.
Bira içecek kadar erişkin görmüyor, ama ülke yönetmeye aday gösteriyorsunuz.
Bravo.
Yazarın Tüm Yazıları