Paylaş
Bir sınırlanma duygusu...
Tek bir sese hapsolmuşluk hissi...
* * *
Çünkü...
“Yine de şahlanıyor aman” türküsü devreye girdiği andan itibaren...
-“Ama Suriye yönetimi özür diledi, bu önemli” dersen anında “Vay Esadçı vay” damgası yersin.
-“Ama bizde sınırın bu tarafında savaşçı barındırıyoruz” dersen anında “Vay Baasçı vay” tepkisiyle karşılaşırsın.
-“Buraya nasıl gelindi? Biraz da buna bakalım” diye sorarsan anında pişmiş aşa su katan muamelesi görürsün...
-“İsrail gemiyi vurduğunda niye çıkarmadın o tezkereyi” diye sorarsan anında haddi bildirilecek adam haline gelirsin.
* * *
“Yine de şahlanıyor aman” türküsü...
-Galeyanın...
-Gaz vermenin ve gaza gelmenin...
-Havaya girmenin...
-Milli yükselişin...
-Milli şahlanışın türküsüdür.
Ve bir iklim yaratır.
* * *
Şöyle bir iklim:
-Büyüklerin aldıkları kararların sorgulanmasına iyi gözle bakılmadığı...
-“Milli çıkar” falan denilerek arıza çıkarmaya izin verilmediği...
-“O bize bir bomba attı, biz ona anında beş bombayla cevap verdik” cümlesinin kutsandığı...
-“Ne yani? Adam bize bombayı atacak, biz de elimiz kolumuz bağlı mı duracağız” yaklaşımının acayip prim yaptığı bir iklim...
* * *
Bu çok tehlikeli bir iklimdir.
-Milyonlarca insanın ölümüne yol açan dünya savaşları bu iklimin ürünüdür.
-Onulmaz yaralar açan bölgesel kapışmalar bu iklimden çıkmıştır.
-Serüvene atılır gibi savaşa atılan devlet adamları bu iklimden yüz bulmuştur.
-Diktatörlerin dünyayı ele geçirme hayallerini bu iklim beslemiştir.
* * *
Bu zehirli iklimden kurtulmak için yapmamız gereken tek şey var:
“Yine de şahlanıyor aman” türküsünün sesini kısıp tartışmanın, sorgulamanın, aykırı fikirler ileri sürmenin önünü sonuna kadar açmak...
Suriye krizinden anlar gibi konuşmanın 8 yolu
BİR: “Angajman kuralları” tanımlamasını mutlaka kullanın.
İKİ: “Caydırıcılık” meselesinde söyleyebileceğiniz en az üç cümleniz olsun.
ÜÇ: “Topçu atışı” ve “top menzili” konusunda askerlik anılarınız dışında anlatacak birkaç şeyiniz olmalı.
DÖRT: “Türkiye’nin güney sınırı hakkında kimsenin bilmediği üç gerçek” listesi yapın.
BEŞ: Arada mutlaka “Rusya faktörü” demeyi ihmal etmeyin.
ALTI: “Suriye içsavaşı” tanımlaması da ağza pek yakışıyor, deneyin.
YEDİ: Olaya “NATO neden beşinci maddeden değil de dördüncü maddeden toplantıya çağrıldı” sorusuyla girin... Etkiniz müthiş olur.
SEKİZ: “Savaşa hayır” derseniz basit kaçar, siz “Türkiye’nin çatışmalı bir ortama girmesi, bölgesel güç olma iddiasını sekteye uğratır” falan deyin...
Esad’ın canı cehenneme
Aykırı sesler çıkardığınızda...
Biri size “Vay Esadçı vay” mı diyor?
Ne yapacaksınız?
* * *
Yapılması gerekeni dün Meclis’te Muharrem İnce yaptı.
“Esad’ın canı cehenneme” dedi ve işi bitirdi.
Taklit edebilirsiniz.
Vakur bir tepki örneği
Hz. Peygamber’e hakaret eden bir adama nasıl tepki gösterilir?
Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez bunun çok süper bir örneğini vermiş.
* * *
Diyanet İşleri Başkanı’nın sözleri şunlar:
-Her mümin Hz. Peygamber’i canından aziz bilir.
-Ancak biz her türlü nevrotik hezeyanı da dikkate almak zorunda değiliz. Nevrotik hezeyanlar karşısında biz müminlere düşen şifa dilemektir, dua etmektir.
-Kuranı Kerim’de Müslümanlar putperestlerin putuna dahi hakaret etmemekle emrolunmuşlardır.
-İslam’a yönelik eleştiriler yapılmıştır. İslam’a, Hz. Peygamber’e yöneltilen eleştirileri içeren kitaplardan dünyanın en büyük kütüphanelerinden birisi oluşturulabilir. Ama eleştiri ayrı bir şeydir, mukaddes değerlere hakaret ayrı bir şeydir.
Paylaş