Paylaş
“320 elin neye kalktığını” söylemeyecek kadar kötü tecrübem var.
Ama şunları yazacak kadar da öngörüm var.
O ELLER KALKMADAN ÖNCE, 24 SAAT İÇİNDE NELER OLDU
320 el tezkereye kalkmadan önceki 24 saat içinde yabancı televizyon ve gazetelerden öğrendiklerimi alt alta yazıyorum.
-IRAK TİPİ BOMBALAMALAR: Rejim karşıtları, Halep’te Irak’taki gibi sivilleri hedef alan bombalamalara başladı.
-CİHATÇILAR: Esad rejimine karşı mücadele eden “cihatçı” gruplar ilk defa Halep’teki bombalamaları üstlendiler.
-HİZBULLAH: Suriye rejimi karşıtları Lübnan’da Hizbullah’a ait yerleri bombaladı. Çok sayıda Hizbullahçı öldürüldü.
-ULUSLARARASI AF ÖRGÜTÜ: Hamas’ın elindeki esirlere işkence yaptığını açıkladı.
-IRAK HÜKÜMETİ: Kuzey Irak’taki Türk üssünün kapatılmasını istedi.
-TÜRKİYE’de bir sınır kasabasına bomba atıldı. Beş kişi öldü.
-RUSYA: “Bu bir kazadır. Fazla büyütmeyin” diye açıklama yaptı.
-NATO VE ABD: Yine endişe ile karşıladığını açıkladı.
Tezkerenin bizi davet ettiği coğrafya budur...
Milletvekilleri mutlaka şu gerçekleri biliyordu
-320 el kalkarken, mutlaka şu gerçeklerin farkındaydı:
-BİR: Suriye konusunda Türkiye, Kıbrıs konusundaki kadar yapayalnızdır.
-İKİ: Beşar Esad ise Türkiye’ye karşı yapayalnız değildir.
İran ve Irak gibi iki Müslüman ülke.
Rusya ve Çin gibi iki dev.
Hindistan ve Brezilya gibi iki uzak dev yanındadır.
-ÜÇ: Bu konjonktürde bir müdahale için sadece Suriye ve Irak tezkeresi yetmeyecektir.
Muhtemelen bir İran tezkeresi de gerekecektir.
-DÖRT: Türkiye’nin Suriye’ye girişi, ilk aşamada bölgesel, ikinci aşamada ise daha büyük güçlerin devreye gireceği bir savaşa ilk adım olacaktır.
-BEŞ: Böyle bir savaşın kazananı olmayacak, sadece daha az zarar göreni olacaktır.
-ALTI: Ne yazık ki Türkiye de en çok zarar gören ülkeler arasında yer alacaktır.
-YEDİ: Böyle bir savaş, bölgemizde, Kürtlerin hayal ettiğinden bile büyük bir Kürt devletinin kurulması ile sonuçlanacaktır.
Eğer bu savaş tezkeresi değil de caydırıcılık ise
-BAŞBAKAN Yardımcısı Beşir Atalay diyor ki:
“Bu bir savaş tezkeresi değil, caydırıcılık belgesidir.”
Peki bir Suriyeli de görmeyecek mi?
-Savaşmayı hedeflemeyen bir tezkere caydırıcı olabilir mi...
-Kendi içindeki terör örgütü ile baş edemeyen bir ordu, caydırıcı olabilir mi.
-Kendi içsavaşında insan kaybını saymaya bile gerek görmeyen bir ülke, her cenazesini parmakla sayan bir ülkenin tezkeresinden cayar mı?
Ve en önemlisi...
-Siz o ülkeye askerinizi sokarsanız, Suriye halkı sizi ‘kurtarıcı’ olarak mı karşılar.
Yoksa “işgalci” olarak görüp size karşı birleşir mi?
-Unutmayın, çoğumuz sanıyorduk ki, Amerikan ordusu Irak’a girince herkes alkışlayacak.
-Şu an Suriye rejimine karşı gibi görünen öteki Arap ülkeleri, siz oraya girince nasıl bir tavır alır?
Sonuç: Kullanılmayacak tezkere caydırmaz azdırır
-Tezkere, çok tehlikeli bir yetkidir.
-Daha baştan kullanılmayacağı ilan edilen tezkere daha da tehlikelidir.
-Çünkü, kullanılmayacak tezkere caydırmaz, azdırır.
-Bugün oylarıyla size “Hadi yürü” diyen muhalefet, yarın “Niye yürümedin” diye tepene biner.
-Yürüyüp batağa girince de...
Hem şimdiki zaman, hem de gelecek zaman, senden hesap sorar.
Ona da “tarih dersi” denir.
O tarih dersi ki, Ortadoğu’da gençlik hayallerinden oluşan muazzam bir hüsran mezarlığını anlatır.
* * *
Der ki: Ortadoğu’ya hoş geldiniz.
Buraya giren, çıkamaz...
Veya, ya dövülerek, ya sövülerek, ya sırtından bıçaklanarak...
Yani kovularak çıkabilir...
* * *
Der ki:
O mezarlıkta epeyce idealist Türk’ün gençlik hayalleri de yatar.
Der ki:
O gençlik hülyalarının bedelini hep bu millet ödemiştir.
* * *
Delil mi istiyorsunuz?
Bu ülkenin dört bir yanındaki mütevazı hanelere bakın.
İyi bakın...
Her birinde Ortadoğu çöllerinde kaybolmuş bir ecdadın fotoğrafı bile kalmamış izlerini göreceksiniz.
Paylaş