Paylaş
Bu uygulama, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığına geçip 2023’e kadar ipleri elinde tutma hazırlıkları yaparken, muhalif seslere tahammül eşiğinin çok düşük seyredeceği, otoriter bir dokunun baskın olacağı bir yönetim tarzının ülkeye iyice yerleşeceğini gösteriyor.
Batı vurgusu yok
Bu gölgeyi bir tarafa bırakırsak, kongrenin en önemli yönlerinden biri, AK Parti’nin Türkiye’nin dünyadaki yerine ilişkin perspektifini artık belirgin bir şekilde Ortadoğu’ya çevirmekte olduğunu teyit etmesidir.
Erdoğan’ın gelecek tasavvurunda Türkiye’nin bölgedeki liderlik rolü ön plana çıkmakta, bu bağlamda Batı’ya dönük taahhütler cılız kalmaktadır. Nitekim Başbakan’ın pazar günkü konuşmasında Türkiye’nin Batı ile ilişkilerini ilgilendiren tek atıf, “Batı” demeksizin “Geleneksel ittifak ilişkilerini eşit ortaklık temelinde sürdüreceğiz” şeklindeki bir cümledir.
AA’nın haberleştirdiği konuşma metninde Batı sözcüğü 3 kez geçiyor. Bunlardan biri Batı’daki şehitliklerdir. İki atıf ise İslam düşmanlığına karşı Batı’ya düşen görevlerle ilgilidir.
Keza Avrupa sözcüğü de Başbakan’ın konuşmasında hiç geçmemiştir. Avrupa’nın adının telaffuz edildiği tek yer, kongre salonunda basına dağıtılan 63 maddeden oluşan iki sayfalık yeni döneme ilişkin hedefler metnidir. Bu metnin 60’ıncı maddesinde “AB hedefinden şaşmamak” şeklinde üç sözcükten ibaret bir cümle yer alıyor.
Konukların davetli listesine bakıldığında da Mısır Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’den Tunus Nahda Hareketi Lideri Raşid el Gannuşi ve Hamas Lideri Halid Meşal’e kadar İslamcı ağırlıklı bir çizginin damgasını vurduğunu söyleyebiliriz. Batılı konuklar içinde en çok dikkat çeken katılımcı, Gazprom’un da içinde bulunduğu bir konsorsiyumun ticari çıkarlarını temsil etmekte olan eski Almanya Başbakanı Gerhard Schröder’di.
Alparslan ve Malazgirt öne çıkıyor
Gerek Erdoğan’ın konuşma metnindeki boşluklar, gerek yabancı konukların kompozisyonu, AK Parti’nin dış politikadaki doğrultusunda elle tutulur bir değişikliğin yerleşmekte olduğunu gösteriyor. 2003-2004 döneminde bir ara her konuşmasına AB ile başlayan, neredeyse her hafta bir AB başkentine uğrayan Erdoğan’dan bugün, gelecek vizyonunu anlatırken Avrupa sözcüğünü bile telaffuz etmeyen Erdoğan çizgisine gelmiş bulunuyoruz.
Evet Erdoğan’ın platformunda artık Avrupa Birliği vurgusu yok ama 1071’de Malazgirt Meydan Savaşı’nda Bizans hükümdarı Romen Diyojen’i bozguna uğratarak Türklere Anadolu’nun kapılarını tümüyle açan Selçuklu Sultanı Alparslan fazlasıyla var.
Dikkatimi çekti, Başbakan’ın konuşmasında en çok adını geçirdiği tarihi şahsiyet Alparslan... Erdoğan’ın, Gazi Mustafa Kemal’den, Turgut Özal‘dan, Adnan Menderes’ten daha fazla (tam 5 kez) Alparslan’a atıf yapması kuşkusuz büyük bir sembolizm taşıyor.
Bu kuvvetli vurgu, milliyetçi motiflerin yeni dönemde Erdoğan’ın siyasi söyleminde giderek daha geniş bir yer tutmakta olduğunun açık bir göstergesi. Buradaki gönderme Erdoğan’ın yalnızca bu tarihi kişiliğe olan hayranlığını değil, aynı zamanda cumhurbaşkanlığı seçiminde kendisine destek zeminini genişletmek amacıyla MHP’nin milliyetçi tabandaki üstünlüğünü kırma hedefini de gösteriyor.
Erbakan’ı sahiplenme
Fotoğrafta netleşen milliyetçi tonlar, Erdoğan’ın konuşmasının Kürt sorunu boyutunu değerlendirebilmemize de yardımcı oluyor. Başbakan’ın kongre konuşması, Kürt sorununda bugün içine girilmiş olan kördüğümün aşılmasını sağlayacak, bu yönde bir iklim değişikliği getirecek bir açılım işareti taşımamıştır.
Erdoğan’ın yelkenlerini milliyetçi rüzgârlara, Malazgirt-Alparslan gibi sembollere doğru açtığı oranda, Kürt sorununda da siyasi bir çözümden uzak duracağını mantıksal bir çıkarım olarak öne sürebiliriz.
Ve tabii önceki günkü kongrenin önemli bir başka yönü, “yolundan gittiği” liderleri sıralarken, Gazi, Menderes ve Özal ile birlikte Necmettin Erbakan’ı da saymış olmasıdır.
AK Parti’yi kurarken “Milli Görüş gömleğini çıkarttığını” açıklayan bir liderin 11 yıl sonra Erbakan’ı kendisine yine bir rol modeli olarak gördüğünü açıklamasının, kongreye hâkim olan genel yönelişlerle uyumlu gözüktüğünü söylemekte bir hata olmaz.
Paylaş