Paylaş
Balkan Savaşları sırasında yerlerinden-yurtlarından edilen ve inanılmaz insanlık dramı yaşayan Balkan ve Rumeli Türklerinin soykırım boyutlu yazgıları, bu acı dönemin 100. yıldönümü bağlamında Frankfurt’ta düzenlenen bir konferans ve açık oturum ile farklı açılardan değerlendirildi.
Toplantıyı Baki Kiper yönetti. T.C. Berlin Büyükelçisi adına T.C. Mainz Başkonsolosu Aslan Alper Yüksel de hazır bulundu. Başkonsolos, kendisinin Gümülcine’de görev yaptığını hatırlatarak, 100 yıllık acıya uğramış insanların tarihini yakından tanıdığını söyledi. Başkonsolos, tarihin pek bilinmeyen yüzünün Avrupa’da gündeme getirilmesinden memnun olduğunu ifade etti, öncülük edenleri de kutladı.
Panel, Avrupa Balkan Rumeli Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği’nin ev sahipliğinde yapıldı. Panelde dikkatle izlenen Prof. Dr. İlber Ortaylı’nın, “Türkiye, gelecekteki nüfusunu sağlama almak istiyorsa mutlaka, örneğin dil zorluğu olmayan Asya’dan, Çin’deki Uygur bölgesinden yeni göçmene kapısını aralamak zorundadır” sözleri dikkat çekti. Ortaylı, “Rumeli ve Balkan Türkleri göçü, Türkiye açısından bir dizi fayda sağlamıştır. Çünkü Anadolu’nun kıraç toprakları göçle gelen insanlar tarafından ihya edilmiştir. Atıl olan topraklar ziraata açılmıştır. Bugün nereye giderseniz gidin bir söğüt ağacı görürseniz, orada mutlaka bir Balkan Türkü veya Çerkez var demektir. Hiçbir toplum piç değildir, nereden geldiğini bilmek, bulmak gerekir. Bilinçlenme tarih öğrenerek yapılır” diyen Prof. Dr. İlber Ortaylı, Balkan Savaşı’nın ağır sonuçlar doğurduğunu, ancak bu sayede Anadolu’nun yeni insan tanıdığını vurguladı.
TÜRK GÜCÜ
Türkiye’de toprağın yeterli ve verimli olduğuna, bu nedenle köylünün ülke için büyük önem taşıdığına da vurgu yapan İlber Ortaylı: “Bugün Anadolu’da hakkınca kullanılamayan veya güya şehirleşme adına beton yığını furyasıyla âdeta talan edilen topraklar elden gidiyor. Ziraat köreliyor. Oysa, şehirleşme ve ziraat arasında iyi bir denge kurmak gerekir. Türkiye’de bilinçli köylüye ihtiyaç var” dedi.
Prof. Dr. İlber Ortaylı, tarihte Balkanlarda önemli bir Türk gücü bulunduğunu, bu varlığın bugün bile orada olduğunu hatırlattı ve bu gücü Osmanlı’nın tarihteki rolünden kaynaklandığını söyledi. Ortaylı, Türkiye’de tarih bilincinin çok zayıf olmasından yakınırken, sivil toplum örgütlerinin tarih bilincine maalesef önem vermediğini dile getirdi.
Eski Devlet Bakanı Rifat Serdaroğlu, Balkan Rumeli Türklerini tanımlarken, “topluma sahip çıkmaya, yükselmeye, yaşadığı topraklarda yer edinmeye çabalayan, kökenlerine sıkı sıkıya bağlı ve milliyetçi insanlar olduğu” ifadelerini kullandı. Serdaroğlu, Balkan Rumeli Türklerinin siyasette aktif rol aldığını, Cumhuriyet öncesinde İttihat ve Terakki Cephesi’nde öncü olduklarını söyledi ve: “Balkan Rumeli Türkleri, özgürlükçü hareketlerde hep olmuştur. Cumhuriyet’in kuruluşunda yer almıştır. Modern Türkiye’nin oluşumunda hep onlar vardır. Bunlardan biri de, bir büyük Türk olan Mustafa Kemal Atatürk’tür. Dünyanın ilk antiemperyalist mücadelesini başlatan odur. Batı Trakyalı biri olarak, Türkiye’nin makûs talihini yenmek için kolları sıvayan, üst yapıda birlik sağlayan Atatürk’tür. Balkan Rumeli Türkleri Anadolu’nun millileşmesine hız kazandıran güçtür. Ancak onlar Türkiye’de hiçbir zaman bir gruplaşma olarak kendini görmemiştir. Çıkar grubu oluşturmamıştır. Hep bir bütünün parçası olmuştur” görüşlerini dile getirdi.
Sevindi: Türk soykırımı
GAZETECİ Nevval Sevindi-Çalışkan ise ailesinin Boşnak, Rodos ve Girit’e kadar uzanan farklı kökenlerinden söz etti ve kendisini “Ben tam bir Osmanlı’yım” diye tanıtarak şöyle devam etti: “Balkan faciası diye söylenen şey, özünde bugünlere kadar uzanan bir Türk soykırımının adıdır. Kadınlar, genç kızlar, kundaktaki bebeler bile hunharca katledildiler. Öyle ki o dönemi anlatırken, ‘Meriç nehrinden de söz edilirdi ve Meriç su değil, bebek akıyordu’ şeklinde söylenirdi” dedi.
Pehlivanoğlu: Nüfusumuzun üçte biri Balkan
TÜRKİYE’de Rumeli Balkan Türkleri Federasyonu’nun Kurucu Başkanı Özcan Pehlivanoğlu Türkiye’de yaşayan nüfusun üçte birinin Rumeli-Balkan kökenli olduğuna işaret etti ve devletin genellikle Batı Trakya eksenli politika izlediğini belirtti. Pehlivanoğlu, atalarının, Balkan Rumeli coğrafyasındaki güçler tarafından ‘Kiliseye ihanet etmek, Atatürk’ün yanında olmak ve onun izinden gitmek’le suçlandığını da hatırlattı. Rumeli Balkan Stratejik Araştırmalar Merkezi Başkan Yardımcısı, emekli albay Süheyl Çobanoğlu da Balkan Savaşları’nın sebep ve sonuçları üzerinde tarihi belgelere dayanan farklı bir sunum yaptı ve ve bu sonuçların günümüze yansıması üzerine görüşlerini açıkladı.
Rifat Serdaroğlu: ABD kuzey müslümanlarından hep korkmuştur
ESKİ Devlet Bakanlarından Rifat Serdaroğlu, Balkanlar mezaliminin 100. yılı anma toplantısından başka Frankfurt’ta Hessan Türk toplumunun ‘Uluslararası Perspektifler’ adlı etkinliğindeki konuşmasında AKP’ye ağır eleştirilerde bulundu. Serdaroğlu, Türkiye’nin BOP ekseninde büyük bir senaryonun ortasına sürüklendiğini, ABD’nin bölgedeki zengin petrol, doğalgaz, güneş ve tohum kaynaklarına göz diken sömürgeci anlayışına alet olarak, büyük bir insanlık suçuna ortak olduğunu dile getirdi. Serdaroğlu “Başta ABD olmak üzere tüm egemen güçler, Arap ülkelerini hiç tehlike olarak görmez. Çünkü onlar zaten hizadadır. Ancak kuzey Müslümanlarından korkarlar. Çünkü bu ülkeler hiçbir zaman sömürge yaşamamıştır” dedi. Dileriz, bu toplantıların kitabı yapılır. Çünkü, ‘mezalim’ ilk kez bu kadar açık ortaya konuldu.
Adalı: Susmamak gerekiyor
AVRUPA Balkan Rumeli Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği’nin Başkanı Hüseyin Adalı panelde “Yüzü ve yüreği hep aydınlık kökenimizin acı yazgısı öyle unutulacak gibi değildir. Genç kuşakların 100 yıl önce yaşadığı acıların bilincini kazanmasını amaçlıyoruz. Gerçekleri bilirsek, tarihi öğrenirsek, o zaman geleceğin barışını tesis etmek zor olmaz. Daha başka acılar yaşanmasın diye susmamak gerektiğine inanıyoruz” dedi.
Paylaş