Paylaş
Demir Kafes Ankara’nın en büyük görsel sorunu hale gelmişti. İhale sonucunda da YDA bu yapıyı aldı. Bu yapıdan Ankara ne zaman kurtulacak ve yerine ne yapacaksınız?
Maalesef Ankara’da görsel kirliliğe sebebiyet vermiş, uzun bir dönemdir harkesi rahatsız etmiş bir yapının yerine ne yapılacağı tabi ki tüm kamuoyunun merakla ettiği bir konu haline geldi. Bu yapı için ilk iki ihalede teklif veren olmadı. Üçüncü ihalede ise üç firma dosya aldı, iki firma teşekkür etti ve teklif veren tek firma olarak bu yapıyı aldık. Geçtiğimiz haftalarda sökümüne başladık. Söküm işleminin çok hassas yapılması gerekiyor. Takribi 3-3.5 ay içerisinde sökümü tamamlamış, sene sonuna kadar da demir bölümünü kaldırmış olacağız.
Yerine ne yapılacağı konusunda da pek çok spekülasyon var. Biz orayla ilgili konusunda uzmanlaşmış üç yabancı, iki yerli mimari büro arasında proje yarışması düzenledik. İki Amerikalı, bir İngiliz, iki tane de Türk olmak üzere beş mimarın projelerin değerlendirildiği bir dönemdeyiz. Düşüncemiz, bölgenin dokusuna uygun olacak iki kule yapma yönünde. Bir tanesini iş merkezi, bir tanesini de rezidans olarak düşünüyoruz. Çok net olarak alışveriş merkezi yapmayacağımızı söyleyebilirim. Bölgenin trafiğinin kaldırmayacağı gibi ihtiyaç da yok zaten. Samimiyetle söylüyorum, Ankara’ya değer katacak ve Ankara’nın sembolü bir yapı olacak.
Son dönem yükseklikle ilgili bir iddia da var. Bu yapının yüksekliği ne olacak?
Belki Ankara’nın en yüksek binası olacak. Orada dar bir alana oturan bir kule söz konusu. 150-200 metre civarında bir yüksekliği olacak. Bizim aslında şöyle bir handikapımız var. 27 bin metrekare arsamız görünse de altından Ankaray ve Metro geçtiği için arsanın yalnızca üçte birlik alanını yani 9 bin metrekarelik kısmını kullanabiliyoruz. İki kule olacağı için de bin 500’er metrekareden üç bin metrekareye oturan iki kule yapabileceğiz.
Handikaplı bir yapısından bahsediyorsunuz. Ancak bir taraftan da Demir Kafes’te örtülü bir emsal yani haksız bir yapılaşma iddiaları da gündeme geldi. Sizin açınızdan durum nedir?
Burası herkesin merakla beklediği yılan hikayesine dönmüş bir proje. Yaklaşan seçimlerden olsa gerek bir takım spekülasyonlar arttı. Ben ODTÜ inşaat mühendisliğini dereceyle bitirdim. Bir defa örtülü emsal diye bir tabir yok. Bu terminolojide de yok. Bu tip sözlere gerçekten çok üzülüyorum. Açık söylüyorum, bu kadar sıkıntılı ve ateşten bir topu kimse tutmaz aslında. Ben Ankara’da doğdum, Ankara’da büyüdüm. Bütün öğrenim hayatım Ankara’da geçti, o görsel kirlilik Ankara’ya yakışmıyordu. Oraya girerken nefes alamıyorsunuz, insanın üzerine gelen bir yapı. Teknik ekibim de bu ihaleye çok sıcak bakmıyordu. Bize olumsuz bir rapor verdi. Ancak bizim Ankara’ya karşı sorumluluğumuz olduğunu düşünüp ihaleye girdik ve aldık.
Ortada büyük bir rantın olduğu konuşuyor. Siz aksini söylüyorsunuz. Biraz daha açar mısınız?
Bakın size emsali izah edeyim. Söylenen şey, sıfır üstü otopark veriliyor. Bir defa orası ihaleye çıktığında emsal 3.20’ydi. Şimdi de 3.20 yani emsal değişikliği yok. Rakamlarda bir değişiklik yok. Emsal kesinlikle değiştirilmemiştir. Emsal değişti diyemedikleri için bu sefer ‘örtülü emsal’ diyorlar. Diyorlar ki, ‘Burada plan notlarında değişiklik yaparak inşaat alanı arttırılıyor ve rant sağlanılıyor.’ Bir defa rant sağlanması için emsalin karşılanabilir olan yerinin satılabilir olması lazım. Müştemilatlar vardır ya da sıfır kot altlara bodrum katlara otopark yaparsınız, galeriler yaparsınız, iskan edilmez onlar. Dolayısıyla da emsale girmez. Emsalin tanımını doğru yapmak lazım. Bizim projeye geldiğimiz zaman, projenin handikapından bahsettim. 27 bin metre karenin zaten sıfır kot altı yani bodrum katımız metro ve Ankaray tarafından işgal edilmiş durumda. Üçte birini ancak kullanabildiğimizi söyledim. Bu yüzden de 3.20 emsal alana ancak kuleyi yükselterek çıkabiliyoruz. İkincisi Bu emsali alan yönetmelik gereği biz burayı dörde bölersek 2 bin 200 araçlık otopark yapmak zorundayız, diğer türlü inşaat ruhsatı alamam ben. Kaldı ki büyükşehirlerin en büyük problemi otopark. Etrafımızdaki diğer projeler gibi ben de yerin altına ihtiyacımızı karşılayacak kadar otopark yapmak isterdim. O zaman bugün konuşulanların hiç biri konuşulmazdı. Ama zemin kot altında imarın istediği yeterli sayıda otopark yapmak mümkün değil. Çünkü metro ve Ankaray geçiyor. Yani zemin altında yapılaşma olduğu için arsanın zemin altını hiçbir şekilde kullanamıyorum. Sıfır kotun üzerine mecburen bu otoparkı yapıyoruz ama dışarıdan da görsel bir bütünlük olsun ve hissedilmesin diye ekstra bedeller ödeyerek kapalı bir otopark yapıyoruz. Bir diğer konu da rüzgar problemi var. Belli bir kattan sonra rüzgar çok şiddetli esiyor. 50. katta pencereyi açarsanız, rüzgar alt üst eder. Biz ikinci bir maliyete katlanıyoruz ve çift cephe yapıyoruz. Mevcut cephenin önüne yapıyoruz ki bahçenin doğal ventilasyonunu sağlayalım, havalandırma sağlayalım ve estetik bir görünüm kazandıralım. Bakın bu detaylar İstanbul’da birçok projede uygulandı ve uygulanıyor. Bu projelerde de bu imalatların tamamı emsal haricidir. Burası şartname de 3.20 olarak yazılmış fakat bu projenin fiziken uygulanabilme için –yer altına otopark yapamadığımız için- yönetmelik çerçevesinde plan notlarının revize edilmesi gerekiyor.
İhalenin sonrasında şartların değişmesi iddiaları var?
Burada ihale öncesi şartların sonradan değişmesi gibi bir durum yok. İlave bir ranta dayalı revizyon yok. Projenin detaylarına vakıf olmayan kişiler yüzünden bu revizyonu rant gibi algılıyorlar.
Bu yapı Eskişehir Yolu’na neredeyse sıfır mesafede. Geri çekilecek mi?
Bu kadar tartışmanın ortasında bir ihale ve sonrasındaki süreç sizi ve ekibinizi nasıl etkiliyor?
Kazakistan’da 12 yıldır gayrimenkul geliştiriyoruz. En güzel yerlerinde projelerimiz devam ediyor. Ankara’daki kadar belden aşağı vurma hiç bir yerde yok. Kendi doğduğumuz yerde, onurla ‘Biz de bunu yaptık’ demek istiyoruz. Ama böyle spekülasyonlar tüm motivasyonu öldürüyor. Ankaralı iş adamları Ankara’da iş yapmaktan korkar hale geldi. Ankara’da sağa 20, sola 20 dakika gitsen şehir bitiyor. Bir iş adamının da 3-4 noktada yeri varsa Ankara’nın sahibi ilan ediliyor.
İstanbul’da kule yapılıyor, güzel projeler açıklanıyor, herkes destekliyor. Ama Ankara’da neden desteklenmiyor, neden yapılmıyor. Ankara da, Ankaralı da bunu haketmiyor. Ben belgelerle konuşuyorum. Aksini iddia edenleri de inşaatta gezdirmeye hazırım. Herkesin gözü önünde bir inşaattan söz ediyoruz. Kaçak göçek bir iş yapacak değiliz. Kendimizden eminiz. Bunca geçmişi, dünyanın dört bir yanında prestij projelerimize baksınlar. Hemen vehmedip, ‘Efendim peşkeş çekildi’ demek hem gerçekçi değil hem de tüm taraflara yapılan büyük bir haksızlık.”
Paylaş