Paylaş
Bitkisel ya da başka doğal kaynaklıları da var ama ilaçların çoğu laboratuvarlarda üretilen yapay kimyasallardır. Bunlar ancak belirli aşamalardan geçtikten ve “güvenli” oldukları kanıtlandıktan sonra “ilaç” vasfını kazanırlar.
İlaç olabilme sürecindeki son aşama ise “ruhsatlandırma”dır. Bu son aşama çok önemlidir. Çünkü o ilacın hangi sağlık sorunlarının tedavisinde, ne doz ve ne süre ile kullanılacağına bu aşamada karar verilir.
İlaç firmaları ürünlerini doktorlara tanıtırken de, hastaları bilgilendirirken de sadece bu bilgileri doğru ve net olarak açıklamak zorundadırlar.
Ayrıca her ilaç sadece izin verilen alanlarda kullanılabilir. Yani bir astım ilacının (ilgili otorite izin vermedikçe) baş ağrısı tedavisinde ya da bir baş ağrısı ilacının astım problemlerinde kullanımı yasaktır.
Kısacası istisnai durumlar dışında reçeteli ilaçların üretimleri de, pazarlanma ve satışları da çok sıkı kurallar içinde sürdürülür.
Bizim kültürümüzde ve dünyanın her ülkesinde “ilaç” sözcüğü ile “güven” sözcüğü aynı şeyler gibidir. İlaca güvenmek, ekmeğe güvenmek ile aynı şeydir. Biliriz ve umarız ki ne üreticiler ne de doktorlar ilaç konusunda bize yanlış yaparlar!
Peki, bu önemli kural her zaman doğru ve geçerli mi? Bu soruyu “evet” diye yanıtlamamız çok zor.
Zor, çünkü bazı ilaçlar biz doktorlar veya siz hastalar tarafından suistimal ediliyor. Yani ilaç amaç dışında da kullanılabiliyor. Bu tür kullanımın en yaygın olduğu alanlardan biri de kilo probleminin çözümü oluyor. Çünkü “suistimal edilmeleri en kolay” alanların başında kilo sorunu var!
İKİ SUÇLU VAR
Sadece birkaç kilo fazlalıktan kurtulabilmek uğruna suistimal edilen ilaçlardan biri son yıllarda çok fazla ön plana çıktı.
Bazı doktorlar yan etkisi “iştah kaybı” olan ve Topiramate aktif maddesini içeren, bizde topamaks adıyla satılan bu ilacı hastalarına kilo verdirici hap olarak tavsiye ediyor.
Oysa ilacın kullanılması gereken alan son derece farklı. Topiramate sara tedavisinde kullanılabilen, oluşturabileceği ciddi yan etkiler nedeniyle sadece bu alanda ve yalnızca bu işin uzmanlarının, yani nörologların önermesi gereken bir ilaç.
İlacın karaciğer ve böbrekte ciddi harabiyetlere yol açabilmesi mümkün.
Ayrıca bazı ilaçlarla birlikte kullanıldığında da ciddi sorunlar yaratabiliyor. Bunların içinde insülin direnci tedavisinde kullanılan metformin de var.
Yani bir kişi zayıflayacağım diye hem “metformin” hem de “topiramate” içeren ilaçları bir arada kullanırsa tehlike daha da büyüyebiliyor.
Üzülerek belirtelim ki kilo kaybı için hastalarına topamaks reçete eden doktorların da, ilacı bu amaçla kullanan hastaların da sayılarında artma var. Bunu ilaca bağlı yan etkiler nedeniyle tıbbi sorunlar yaşayan ve bu nedenle bize ve hastanelere müracaat eden hastaların çoğalması nedeniyle söylüyorum.
Tiroid hormonuyla zayıflanır mı?
İlaç suistimali ile hastaları zayıflatmaya çalışanların tercih ettiği ikinci ilaç, tiroid hormonu. Tiroid hormonu metabolizmayı hızlandırıyor. Vücutta aşırı miktarda tiroid hormonu varsa bu süreç daha da belirginleşiyor.
Halk arasında “zehirli guatr” olarak bilinen ve “aşırı tiroid hormonu üretimiyle” karakterize olan “hipertiroidiye” yakalananların durup dururken kilo kaybetmelerinin nedeni de bu.
Fazla miktarda tiroid hormonunun kilo kaybını hızlandırdığını bilen bazı hekimler ve bunu duyan fazla kilolu kişiler, bu hormonu kilo vermek için kullanabiliyorlar.
Oysa vücudunuzda ihtiyacınızdan fazla tiroid hormonu varsa belki birkaç kilo verebiliyorsunuz ama aynı zamanda hipertiroidi hastası haline de geliyorsunuz.
Neticede uykunuz kaçmaya, kalbiniz daha hızlı çarpmaya, kalp ritminiz bozulmaya, terlemeye, titremeye, ishal ataklarından şikâyet etmeye başlıyorsunuz.
Kilo kaybı amacıyla el altından tavsiye edilen yani gerçek amaçlarının dışında kullanılan daha pek çok ilaç var ama bahsettiğim ikili en yaygın kullanılan ve sonuçları en tehlikeli olanları.
Dikkatli olmanızda fayda var.
Paylaş