Paylaş
Topuklu ama çok yüksek topuklu ayakkabılarım vardı. Gündüz Miha Bodytec denilen ve bütün kasları çalıştıran spor aletini ikinci kez denemiştim, her tarafım tutuktu, yerler ıslaktı yani düşmem için şartlar uygundu. Ve fakat düşmedim, çakıldım. Yüzüstü yere yapıştım. Ön dişim kırıldı, kırılan diş battığı için alt dudağım ikiye yarıldı. Kalkarken yüzüme kapadığım iki avucum üç saniyede kanla doldu. Tuvalete gittim, kanı durdurdum ve hemen bulunduğum mekândan çıkıp bir taksiye bindim. Bir yandan ağlıyorum, bir yandan da Google’dan ‘Yarık dudak dikilir mi’ diye arama yapıyorum. Ve şöyle bir şey okuyorum: “Dikilir ama iyi dikilmesi lazım. Gece yarısı gittiğim acil serviste dikilen dudağımdaki bombe geçmiyor...” Benlik bir cümleydi gerçekten, vazgeçtim ve eve gidip uyudum.
Sabah oldu, Rüzgar odama geldi ve gördüğü anne karşısında donakaldı. Panikle anlatmaya başladım “Annecim düştüm, yüzüm yere çarptı, o yüzden dudağım bu halde” diye. Ve tam bu esnada 48 saat devam edecek “Neden” istilası başladı. “Neden düştün?” İlk cevabım “Çünkü çok yüksek topuklu ayakkabım vardı” oldu. Rüzgar ne dese beğenirsiniz: “Anne neden spor abıkkalarını (ayakkabıya abıkka diyor) giymedin? Bir daha topuklu abıkka giyme, hepsini çöpe at.”
Sabah aynaya bakınca dudağın dikilmesi gerektiğine daha emin oldum. Diş doktoru arkadaşım Seyhan Gücüm’ü aradım, pazar pazar kliniği açıp dudağımı dikti, dişimi onardı.
Şimdi dudağımdaki beş dikişle Rüzgar’ın karşısına çıkacaktım. Dikişli hali onu daha çok evhamlandırdı. Ve beş dakikada bir sorar hale geldi. Tam o esnada Twitter’dan yazıştığım Klinik Psikolog Pınar Mermer yetişti: “Bunun oyununu oynayabilirsiniz. Rüzgar sık sık kontrol etmek, soru sormak isteyebilir. Böyle tekrarlar iyidir, onu rahatlatır. Sorularına ‘Evet, ben düştüm, sen de üzüldün, merak ediyorsun nasıl düştüğümü’ diye yanıt verebilirsiniz.”
Paylaş