Paylaş
Şu tabloya bir bakın:
Arap Baharı Tunus’ta Kasım 2010’da başlamış, diktatör Bin Ali’nin 14 Ocak 2011’de kaçmasıyla, üç ayda sonuçlanmıştı. Mısır’da 25 Ocak 2011’de gösteriler başladı, 11 Şubat’ta diktatör Mübarek istifa etti. Sonraki olaylar ‘artçı şoklar’ niteliğindeydi. İçsavaş yaşayan Libya’da bile dış müdahalenin de katkısıyla, 2011 yılının şubatından ekimine kadar sekiz ayda tamamlanmıştı süreç.
Suriye’deki halk hareketi ise 14 Mart 2011’de Dera şehrinde başlamıştı, bir buçuk yıl doldu, hâlâ içsavaş devam ediyor.
İçsavaş sonrası?
Baas rejimi sanılandan dayanıklı çıktı. Rusya, Çin, İran gibi dış destekleri var. Ülke içinde sosyolojik dayanakları da var: Mezhep faktörü, Sünni burjuvazi ve Hıristiyan azınlıklar... Baas ideolojisinin Tunus, Mısır ve Libya rejimlerine göre çok daha köklü ve organize olduğunu da belirtelim.
Onun için, bunca yıkım ve ölüme rağmen, şimdiye kadar devrilmedi.
Dün Suriye uzmanı Prof. Muhittin Ataman’a sordum, tahmini rakamlar verdi:
İki taraftan toplam ölü sayısı 100 bin civarında...
Ayrıca 200 bin mülteci var, bunun 85 bini Türkiye’de.
Her gün daha da tırmanan bu korkunç insani trajedinin yarattığı kin, nefret ve intikam duygularını düşünüyorum, kaygı duyuyorum; Esad’dan sonra da bu kanlı kaos devam eder mi diye...
Böyle bir toplumda bütün kesimlere meşruiyetini kabul ettirecek demokratik bir otorite tesis edilebilir mi?
İslam faktörü?
Evet bir Özgür Suriye Ordusu var; ama tüm silahlı muhalefetin yüzde 25’i olduğu söyleniyor! Öbürleri kim?!
El Kaide falan gibi unsurların ve Afganistan savaşı gibi Suriye içsavaşında bilenmiş unsurların gücü nedir?
Yükselen İslam faktörünün Suriye’de niteliği nedir? Bu faktör Tunus ve Mısır’da demokrasi ve uzlaşma için çok pozitif rol oynadı. Tunus’ta Gannuşi’nin demokrat çizgisi eskiden beri biliniyordu. Mısır’da Müslüman Kardeşler’den Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi çok aklı başında bir insan. Hıristiyan Samir Morcos ile iki kadını, Pakinam Şarkavi ve Sukeyne Fuad’ı ekibine aldı. Eski korkuları dağıtıyor.
Suriye’de ise kurulacak Sünni ağırlıklı bir rejimin niteliği konusunda hem Hıristiyanların, hem Nusayri-Alevi Müslümanların kaygıları var. Batı’nın Esad’ı devirmede beklendiği kadar aktif olmamasının bir sebebi de bu!
Suriye toparlar mı?
Diktatör Beşar gidince Suriye’de yeni rejimi hangi sosyal ve siyasi güçler kuracak?
Evet bir Suriye Ulusal Konseyi var. Fakat “Esad gitsin”de birleşenler, yeni rejimin niteliği konusunda birleşebilecek mi?
Geçmişte Baas’ı desteklemiş geniş kitleler kendilerine düşmanca davranan bir rejimle karşılaşırlarsa, Esad sonrasında yeni karışıklıklar çıkmaz mı?
Dahası, Kürt Ulusal Konseyi, Suriye Ulusal Konseyi’ni daha şimdiden tanımıyor. Kuzey Suriye’de PKK’nın etkisi biliniyor. PKK’nın Türkiye’de son bir yılda terörü bu kadar tırmandırmasında, Ortadoğu’daki bu gelişmelerin etkisi büyüktür.
Kaygılarımı anlattığımda bir “üst düzey yetkili” benim karamsar baktığımı söyledi: Suriye eğitimli bir toplumdur, devlet geleneği ve kurumsal yapı güçlüdür, bir arada yaşama kültürü vardır, Esad gidince çabuk toparlanır...
Ben ne dedim? “İnşallah” dedim tabii.
Bu akşam CNN Türk’te 19.30’da Eğrisi Doğrusu programında uzmanlarla bu sorunları konuşacağım.
Paylaş