Paylaş
Bir tek cümle yetiyor, nasıl bir savaşın içine çekildiğimizi anlamaya.
“Uzun menzilli silahlar ve roketlerle saldırdılar.”
Dikkat edin...
Eskisi gibi bir karakola ya da bir tabura değil...
Aynı anda çok sayıda hedefe saldırıyorlar.
Ve bir mermi, bir roket değil, onlarca yüzlerce havan atıyorlar...
Bu anlatmıyor mu her şeyi...
Nereden bulunur bu kadar silah ve mühimmat?
Artık herkes biliyor.
Esad PKK üzerinden saldırıyor.
Ve daha 7 evladımızın acısı dinmeden.
Gözyaşı kurumadan.
10 şehit daha...
PKK içindeki Suriye etkisi artık yalnızca moral olarak değil...
Silah olarak da artınca...
Terör şerit ve şekil değiştiriyor.
Şerit değiştiriyor çünkü kullanılan silahların gücü ve etkisi artıyor.
Şekil değiştiriyor çünkü...
Foça’dan Şemdinli’ye kadar geniş bir alana yayılmak istiyor.
Muhtemelen artık ellerinde karadan havaya füze de olabilir.
PKK Suriye’deki Kürtlerle bağlantı kurmuş durumda.
Her şey netleşmiyor mu?
Esad olayları Arap baharından Kürt fırtınasına taşımak istiyor.
Demek istiyor ki:
“Halep’te kan akıyorsa Şırnak’ta, Şemdinli’de de akıyor.”
İşte bu noktadaki soru şudur:
- Böylesine gözü dönmüş bir diktatörün PKK üzerinden bu saldırıları yapacağı hesaplanmadı mı?
Dışişleri diktatörün göstereceği bu kanlı refleksi öngörmedi mi...
ERKEN MÜDAHALE
Dikkat edin...
800 kilometrelik Suriye sınırımızda süren bir yeraltı savaşı...
Giderek yerüstüne çıkıyor.
Irak sınırını da eklersek...
Ağır ve zor bir durumdur bu.
Peki böyle bir durumda ne yapılmalıdır?
Türkiye, Esad yönetiminin PKK’ya verdiği desteği delillendirip...
Esad yönetimini bir terör devleti olarak deşifre etmelidir.
Ve bunu en kısa zamanda yapıp, meseleyi NATO boyutuna taşımalıdır.
Paylaş