Bugün de 'Nah' diyeceğim

PKK, orada 400 km toprağı kontrol ediyor mu?

Haberin Devamı

Dün “Nah ediyor” demiştim.

Sabah uyandım. 10 şehit vardı.

Kalleş, yine gece vardiyasındaymış. Ne diyeceksin? Zifiri ruha zifiri gece lazım.

Sen şimdi aynı soruyu bana yine sor, de ki:

“PKK 400 km Misak-ı Milli toprağını kontrol ediyor mu?”

Soru aynıysa, bugün de cevabım aynıdır.

“Nah ediyor...”

* * *

PKK’nın yeni stratejisi belli.

Anlaşılan Suriye’de olup bitenler onu iyice şımarttı, azdırdı.

Orada “Arap baharı” varsa, burada da “Kürt baharı” var afra tafrasını atmak istiyor...

O zaman gelin asıl soruyu cesur bir ifadeyle soralım.

Türkiye’ye bir “Kürt baharı” gelir mi?

Samimi olarak bakıyorum.

Tartıyorum, ölçüyorum, biçiyorum...

Olmuyor, oturmuyor...

* * *

ÇÜNKÜ
- Arap baharı olan ülkelerde doğru dürüst seçimler yok.
Bizde 1923’ten beri seçim, 1946’dan beri de çokpartili seçim var.
Yarım asır yani...

ÇÜNKÜ

- Oradaki göstermelik seçim, diktatörleri değiştiremiyor...
Buradaki seçim, bir diktatör yaratmıyor... Yaratsa da bir gün mutlaka seçim yoluyla indiriyor.

ÇÜNKÜ

- Orada demokrasinin kurumları yok...
Burada, epey darbe yese de kurumlar hâlâ ayakta.

ÇÜNKÜ

- Oralarda laik sistem yok.
Burada epey darbe alsa da laik sistem hâlâ anayasal olarak var.

ÇÜNKÜ

- Oralarda halkın gözü Doğu’da...
Burada ise iyi kötü, aksak topal, Avrupa Birliği’ne tam üyelik müzakereleri hâlâ devam ediyor.

ÇÜNKÜ

- Oralarda, kendini mazlum hissedenler, parlamentoya giremiyor...
Burada kendini mazlum hissedenler, iktidara gelebiliyor, parlamentoya girebiliyor.
Hatta mağrurun yerine bile geçebiliyor.

ÇÜNKÜ

- Orada kendini mazlum hissedenlerin silahlı mücadelesi iki-üç ayda sonuca ulaşmış... Diktatör devrilmiş, ama yerine demokrasi gelmemiş.
Burada silahlı mücadeleyi 28 yıldır sürdürenler sonuç alamamış.

* * *

Haberin Devamı

Bunları ister alt alta yaz, ister üs üste koy, yan yana diz.

Sonuç?

Bu gerçeklerden bir “Kürt baharı” çıkmaz, çıkamaz...

Amaaa...

Bir gün orada bahar çiçeği açarsa bilin ki...

AMAAA... Terazinin bir de öteki kefesi var.

Yani bizlerin, Ankara’nın, iktidarın tarafı.

* * *

SEN
- Komşunun teröristine, “Özgürlük mücahidi” dersen, o da can havliyle, senin teröristine “Özgürlük direnişçisi” der...

* * *

Haberin Devamı

SEN
- Komşunun “mazlumuna”, sakalına bıyığına, poturuna poşusuna bakmadan, sırf mezhebi mezhebimdir diye, hafif ağır demeden silah verirsen...
O da senin tarafının “mazlumunun” eline, sırf “Düşmanımın düşmanı” diye hafif-ağır demeden silah verir.

* * *

SEN
- Oralarda, “mazlum” dediğin, özgürlükçü dediğin adam bir mahalleyi ele geçirince, bunu kendi halkına “Diktatör yıkılıyor” diye yutturmaya kalkarsan...
O da terör örgütü bir karakol basıp 10 askerini şehit edince, “Mazlum 400 kilometre toprağı kontrol ediyor” yaygarası koparır.

* * *

SEN
- O diktatöre, “İçeri tıktığın muhalifleri bırak” deme hakkını kendinde görürsen...
O da kendinde, “Sen bana bakacağına, önce kendi muhaliflerini zindandan çıkar” deme hakkını görür.

* * *

Haberin Devamı

- Sen, meydana toplanan her 500 bin kişiyi, “Arap baharı” diye görür, desteklersen,o da Diyarbakır’a toplanan her 300-500 bin kişiyi, “Kürt baharı” olarak görür, destekler.

* * *

KISACA KARDEŞİM

- Sen camdan bir evde oturuyor ve durmadan komşunun camdan evine taş atıyorsan...

Camdan evde oturan komşu da senin camdan evine taş atmaya başlar.

Sonra ne mi olur?

Şu olur:

Onun camdan evi tuz buz olur...

Hadi seninki daha sağlam, de ki çatlar.

Ama bil ki o çatlağı da hiçbir japon yapıştırıcısı tamir edemez...

* * *

BİL Kİ KARDEŞİM

Kürt baharını bu ülkeye, ne PKK, ne de komşular getirebilir.

Bir gün gelirse...

Bil ki kendin getirmişsindir.

Yazarın Tüm Yazıları