Paylaş
Transfer yapmak, takım elbise almaya benzer. Elbiseyi alırsın ama sende taşıyacak vücut yoksa, ayakkabısını, kemerini, kravatını eğer halledemezsen; yağmur yemiş sıçan gibi olursun. Herkes seni, pırıl pırıl elbiseli, gömlekli, kravatlı, güzel ayakkabılarla beklerken; ağlayan bir fareye dönersin. Ama hala kuyruğu dik tutarsın. Faresin ya... Bir şeyleri ısırman lazım, ufak ufak. Boyun da kısa, sandalyenin üstünü ısıramadığına göre, ayaklarını ısıracaksın. Bu yazdıklarımdan kimler alınır bilmem, isterseniz biz maça geçelim...
Daha da iyi olacak
Beşiktaş’ta, büyük büyük transferler vardı. Çarşı’ya göre, havalimanını büyütmek lazımdı. Ama şimdi teker teker, aynı havalimanından seyircisiz gidiyorlar. Tek Fernandes kaldı. Diğerleri sahneden çekilince, o çok rahatladı ve Beşiktaş’ı sırtladı. Şu anda sahada görünen şu; Fernandes ve tayfası. Allah’ı var, Beşiktaş iyi mücadele ediyor. Daha da önemlisi Samet Aybaba ile birlikte, müdafada daha az hata yapmaya başladılar.
Eğer futbolcu olarak, ukalalık ve şımarıklık yapmazlarsa; daha da iyi olacak gibi gözüküyorlar. Uğur Boral, attığı golle Fenerbahçe’ye mektup gönderdi. Fernandes, defanstan dönen takibi ile orta sahadan daha fazla işler çıkaracağını gösterdi.
Destek ve yardımlaşma var
Beşiktaş’ta daha da önemlisi, oynayana arkadan destek geliyor. Öyle veya böyle, yardımlaşma çok iyi. Herkes diğerinin açığını kapatmaya çalışıyor. Özellikle, geçen seneki Beşiktaş’ta bu yoktu. Herkes, herkesin açığını tribüne işaret ediyordu. Hakem İlker Meral de özellikle avantaj kuralında ilerleme var. Ama 25. dakikada İbrahim Toraman, kalecisine faul yapıyor, Mehmet Yıldız’a değil. Sen düdük çalmasan belki Mehmet Yıldız gol atacak. O seni ilgilendirmez. Görüntü; büyüklere kıyak gibi gelir sonra.
Paylaş