Paylaş
Haftada iki-üç kez pastırmalı yumurta, aklına estikçe tatlı, dondurma, paket paket çikolata yiyip dahası her gün üç-dört bardak gazoz-kola veya meyve suyu içtiği halde ne tansiyon, şeker, kolesterol yüksekliği, ne de kilo sorunundan etkilenen, üstüne üstlük bir de ipek gibi yumuşak, ışıl ışıl bir cilde sahip olmayı başarabilen kadınlar var.
Bu incecik ve ışıl ışıl ciltli kadınlar muhakkak ki sizi de şaşırtmakta, hatta (ister istemez) kıskandırmaktadır. Bana sorarsanız siz yine de üzülmeyin veya kıskanmayın. Çünkü bu şanslı insanların sayısı sandığınızdan azdır ve araştırmalar bu hanımlarda şansı yaratan şeyin genetik miras olduğunu gösteriyor.
Yani onlar “doğuştan şanslı” hanımlar. Yeme içme hataları ya da yaşam tarzı yanlışları onları pek etkilemiyor.
BESLENMEYE DİKKAT
Bütün bunlara rağmen beslenmenin sağlık üzerindeki etkisi tartışma götürmez. Beslenmeden en çok etkilenen organlarınızdan birinin cildiniz olduğunu bilirseniz eğer, genetik miras yönünden şanssız bile olsanız sağlıklı, genç bir bedene ve ışıltılı bir cilde siz de sahip olabilirsiniz. Araştırmalar, antioksidan gücü yüksek, vitamin-mineral muhtevası fazla besinlerin özellikle cildinizi güneş hasarına, çevresel ve bedensel faktörlere bağlı sorunlardan koruduğunu gösteriyor. Başarılı bir “kırışıklık kürü programı” için tavsiye ettiğimiz beş öneriyi yandaki kutularda bulacaksınız.
Önce “korunmayı” öğrenin
Cildinizin, pahalı kremlerden önce doğru ve dengeli beslenmeye ihtiyacı olduğunu unutmamalı, hiçbir cilt ürününün cildinizin ihtiyacı olan vitamin, mineral, amino-asit ve temel yağ asitlerini karşılayamadığını aklınızdan çıkarmamalısınız.
Cilt ürünlerinde bulunan maddelerin pek çoğu cildinizin içine asla nüfuz etmez. Bu ürünlerle size verilen vaatlerin çoğu gerçek dışıdır ve asla gerçekleşmez.
Araştırmalar, güneşten korunmanın, nem oranını artırmanın, düzenli ve yeterli uyumanın cilt sağlığı için çok önemli olduğunu ortaya koymaktadır. Bu ve benzeri zararlı etkilerden cildinizi korumaya özen gösterin.
Beslenme planı yapın
Dengeli ve çeşitli bir beslenme planı oluşturarak yola çıkmalısınız. Tükettiğiniz besinlerin karbonhidrat, protein ve yağ oranlarının yanı sıra vitamin, mineral, flavonoid, karotenoide sahip olup olmadıklarına, elzem yağ asitleri (omega-3 ve omega-6 yağ asitleri) zenginliklerine çok özen göstermelisiniz. Tahılları, sebze ve meyveleri, et ve et alternatiflerini, süt ve süt ürünlerini ne miktarlarda tükettiğinize dikkat etmelisiniz.
Kilo alıp vermeyin
Tekrarlayan kilo alıp vermelerin en az güneş ışınları kadar cildinizi yaşlandırdığını unutmayın. Kilo alarak fazladan kazandığınız yağlar cildinizi gerginleştirir. Kilo kaybedip yağlarınızı eritince, cildiniz sarkar ve gevşer.
Yeterince su için
Genç ve sağlıklı bir cilt için yeterince su için. İyi nemlendirilmiş bir cildin kırışıklıklara karşı direnci artar. Gün boyu dengeli bir şekilde su içmeniz, cildinizi kuruluktan koruyan en önemli ilaçtır. Ortalama yedi-sekiz bardak temiz su tüketmeli, su ihtiyacınızı giderirken bitkisel çaylardan da yararlanmalısınız. Taze sıkılmış meyve sularının da (kalorilere dikkat) güçlü cilt destekleri olduğunu hatırlatalım.
Şekeri kesin
Hücrelerin en önemli yakıtı şekerdir ama şekerin fazlası proteinler ve diğer bazı moleküllerle zararlı kimyasal bileşikler oluşturarak hücre ve dokular için zararlı maddeler üretebiliyor. “Glycation” olarak isimlendirilen ve adeta sakızlaşmayı andıran bu kimyasal sürecin en önemli sonucu, oluşan çapraz bağlardır. Çapraz bağlanma o maddenin elastikiyetini kaybetmesine, yırtılma, çatlama ve yapışmaya eğiliminin artmasına sebep oluyor.
Bunu bahçenizde uzun süre güneş altında kalan hortumunuzun kuruyup sertleşmesine, çatlayıp büzülmesine de benzetebilirsiniz. Çapraz bağlanmanın yaşlanan bir vücuttaki başlıca etkileri, damarların ve eklemlerin sertleşmesi ile cildin kırışmasıdır. Kan şekerindeki hafif yükselmelerin bile yaşlanma sürecini hızlandırması, bu süreç ile ilişkilidir. Şekerli besinlerin yol açabileceği karbonhidrat tolerans bozukluğundan korunmak, cilt kırışıklıklarını önlemede işte bu sebeple önemli bir adımdır.
Paylaş