Paylaş
Türkiye A’yı yaparak, B’yi bekliyor. Olimpiyat şampiyonluğuna giden yol tasarlanmadan, şampiyonluk bekleyemeyiz.
Olimpiyat şampiyonları yetiştirmenin yöntemi nedir?
YETENEK VE KARAKTER GELİŞİMİ
Dünyada yetenek gelişim modelleri çoktan değişti. Yetenek geliştirme modeli, karakter gelişimi modeline dönüştürüldü.
Karakter gelişimi, karar verme süreçlerinin adımlarına bağlı: 1- Durumu algıla
2- Sana göre en yararlı ve doğru olanı seç ve 3- Eyleme geç ve disiplinli şekilde eylemi sürdür.
Bu yüzyılın ortalarına kadar karakter eğitimi genellikle ikinci adım üzerinde yoğunlaştı.
İnsanların bilinç ve bilgi düzeylerini ne kadar arttırırsanız, insanlar o kadar doğru karar verir diye düşünüldü ama görüldü ki bilgilenmek ve bilinçlenmek ile davranış değişikliği arasındaki ilişki çok düşük. (Sigaranın zararlarını bilen bir kişinin sigara içmeye devam etmesi gibi.)
Daha sonraki yıllarda üçüncü adım üzerinde duruldu. Karakteri zayıf olanların iradesinin ve oto-kontrolünün zayıf olduğu zannediliyordu. Ama görüldü ki irade kişisel olduğu kadar durumsal da. Kişiler farklı durumlarda farklı iradeler gösterebiliyor.
Sonunda anlaşıldı ki en önemli adım birinci adım.
Sağlam karakterli kişilerin var olan durumu algılama şekilleri çok farklı. Daha en başta bu insanlar algılarında farklılık gösteriyor ve bu da ikinci ve üçünçü adımı şekillendiriyor.
Örneğin, öğretmeni saygı duyulan bir kişi olarak algılayan çocuk, çalışma kararı veriyor ve disiplinli olarak çalışıp başarıya ulaşıyor.
Bu model yetenek geliştirme modeline uygulanmaya başlayınca, başarılar da gelmeye başladı. Peki biz bu modeli yetenek geliştirmede ne kadar uyguluyoruz?
BİRİNCİ ADIMDA KAYBEDİYORUZ
Dünyanın en iyi golfçülerinden Tiger Woods, geçen yıllarda katıldığı bir turnuvada 13. oldu. Bu da gösteriyor ki ilk 13’e giren sporcular, beceri açısından Tiger Woods kadar iyi aslında.
Becerilerin benzer olduğu bu durumlarda, birinciyi ne belirliyor?
Müsabaka sırasında ve öncesinde durumu algılama şekli.
Durumu yüksek stres ortamı olarak algılayanlar; korkularını, kuşkularını, baskıları ve beklentileri yönetemiyor. Ama doğal ortam olarak algılayanlar bu stresi yönetebiliyor.
Peki kimler müsabakaları doğal algılayıp, müsabaka stresi altında ezilmiyor?
Gelişim kültürü içinde, doğru zihinsel algılama ile hazırlananlar.
(Daha önce yazdığım gibi tüm şampiyonlar bir gelişim kültürü içinden çıkıyor.
http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/haber.aspx?id=17878861&tarih=2011-05-26)
BİZDEKİ DURUM
Bu bağlamda sporcuların algılarını ve zihinsel süreçlerini güçlendirecek çok sayıda spor psikologlarına ihtiyacımız var.
Fiziksel hazırlık kadar, zihinsel hazırlık da önemli.
Eski bir sporcudan aldığım e-postadan anlıyorum ki takımımızın sadece iki tane psikoloğu var. (Bu bilgiyi kontrol edemedim ama kendi spor geçmişimden de biliyorum ki zihinsel hazırlığa yeteri kadar önem vermiyoruz.)
Aşağı yukarı tüm olimpiyat şampiyonları zihinsel olarak müsabakalara hazırlanmak için spor psikologları ile çalışıyor.
Yeni bana göre daha en baştan sporcuları doğru algı ve zihinsel süreçlerde yetiştirmiyoruz.
DİĞER ÖLÇÜTLER
İkinci ölçüte bakalım. Türkiye’de spor kariyerini bir öğrenci kendisi için ne kadar yararlı görüyor?
Çok az.
Üçüncü ölçütte ne kadar iyiyiz?
Burada da büyük eksiklik var. Bir olimpiyat oyuncusunun en az 7000 saat pratik yapması gerekiyor. Şampiyonlar 10.000 saatin üstünde pratik yapıyor.
Bizim oyuncularımız ne kadar pratik yapıyor?
Eminin bizim oyuncularımız da çok pratik yapıyor ama belli ki şampiyon olacak kadar değil.
Bunun da sebebi okul ve eğitim sistemi.
Örneğin, tenise başlayan 8 yaşındaki bir öğrenci haftada sadece 6-8 saat pratik yapabilir. Çünkü okulu ve dershanesi var. Bu da yılda 312 ile 416 saat yapar. Ama olimpiyata hazırlanan bir öğrenci yılda en az 1000 saat pratik yapmalı ve bu durumda 7 yıl sonra hazır hale gelir. Bu eğitim sisteminde şampiyon yetiştirmek mümkün değil.
NE YAPILMALI?
En az 50 tane spor okulu açılmalı. Yetenek testleri ile çocuklar seçilmeli.
Burada çocuklar saat 12.00’ye kadar ders işlemeli ve öğleden sonra en az 4 saat saat antrenman yapmalı. Bu da yılda en az 1040 saat pratik demek.
Bu çocukların masrafları karşılanmalı ve bu okullarda gelişim kültürü yaratılarak çok iyi bir zihinsel hazırlık sürecine dahil edilmeli.
Başka türlü olimpiyat başarısı beklemek ütopya olur. Nasıl hükümet 2023 için ekonomik hedefler koyduysa, olimpiyatlar için de hedef koymalı.
Benim önerim bu sistemi en kısa zamanda tasarlamak ve eğitim sistemimize kazandırmak.
Paylaş