Paylaş
Biz gazetecilere, yıllardır siyasiler ve üç-beş tane satan gazetelerin köşe yazarlarından şu eleştiri gelmiştir:
“Halkı ilgilendirmeyen sahte gündem yaratmak.”
Polisi sıraya dizdiren zihniyet ve kaba güç, gerçekten “yapay gündem midir”?
Buyurun size güzel bazı sosyolojik ve siyasi ipuçları.
1.5 MİLYON KERE GÖRÜNTÜLENDİ
Polis olayının görüntülerini ilk olarak Avrupa’nın en büyük internet sitelerinden www.hurriyet.com.tr yayınladı.
Dün oturup, Hürriyet Web TV’nin altındaki rakamlara baktım.
Arkadaşlar, dün bu yazıyı yazdığım saatlerde, yani Türkiye saati ile tam 14.20’de, ilk gün konulan bu görüntüler 940 bin kere seyredilmiş.
Konuyla ilgili ikinci bir görüntü daha var.
Baktım o da 450 bin defa seyredilmiş.
Yani 1.5 milyon kere bu sayfa açılmış...
Halkın bu olaya nasıl baktığını, ne kadar ilgilendiğini gösteren daha etkili, daha çarpıcı başka hangi sosyolojik işaret olabilir ki...
HÜRRİYET WEB TARİHİNDE SEYREDİLME REKORU
Bunun üzerine Mobil-Web Koordinatörü Bülent Mumay’ı arayıp bugüne kadar en çok seyredilen olayın ne olduğunu sordum.
Hürriyet Web TV tarihinin ilk 5’i şu:
1. İşte Beren’i zorlayacak o sahne: 1 milyon 3 bin
2. AK Partili vekilin oğlu polisleri duvara dizdi: 937 bin
3. Erkeklerin kalbi duracaktı: 823 bin
4. İşte Türkiye’nin konuştuğu adam: 823 bin
5. İşte Kaddafi’nin linci: 761 bin
Gördüğünüz gibi, içinde bir siyasi parti mensubunun bulunduğu haber olarak daha şimdiden ikinci sıraya yerleşmiş.
Aynı konudaki ikinci görüntüyü eklerseniz, Türk polisini duvara dizen ensesi kalın genç, Hürriyet web tarihinin rekorunu kırmış.
FACEBOOK’TA TAM 12 BİN ‘LIKE’ ALDI
İkinci bir rakam daha var.
Bu haber ve görüntüsü Facebook’ta 12 bin “like”almış.
Fikir sahibi olmanız için şöyle bir örnek vereyim.
Wall Street Journal gazetesi her gün, en fazla konuşulan konuların listesini veriyor. Bu listeye göre, günde 4000-4500 “like” alan bir konu, günün en çok konuşulan konusu haline geliyor.
Bu durumda, 12 bin “like” ne anlama geliyor, herhalde bir fikir sahibi olmuşsunuzdur.
Türk halkı bu olayı “çok yakından” takip ediyor.
Erdoğan niye el koydu anladınız mı
GÖRÜNTÜLERİ izlerken içim gidiyor. O genç adamlardan biri çıkacak ve o tombul egolu çocuğun “Sen benim kim olduğumu biliyor musun” müptezelliğine, “Sen kimsin ulan bizi duvara dizdirecek...” edasıyla cevap verecek diye bekliyorum.
İlle polis olmak gerekmiyor. Herhangi biri de olabilirsin. Senin kadar genç, hatta senden tıfıl herifin teki gelmiş, kurbanlık koyun seçer gibi polis memuru seçiyor.
Gençlik öyle bir ateştir ki, pat diye söyleyiverirsin.
Ama devir öyle bir devir ki, mahduma iki kelime etmek, bir hayatı altüst etmeye patlayabilir.
* * *
Polisleri duvara dizen mahdumun tipine bakıyorum, ensesi, yaşından önce kalınlaşmış.
Egosu ise onunla atbaşı gidiyor.
Babası altına BMW çekmemiş, ama öyle muazzam bir “güç duygusu”, öyle mağrur bir eda vermiş ki, ikisi bir arada, gençlik amplifikatöründen geçerek, 1500 vatlık bir egoya dönüşmüş.
Bu durumda, benim içimden geçen, “Genç bir Anadolu delikanlısı nasıl içine sindirir böyle pespaye bir hareketi” sorusunu sormak abes kaçıyor.
Ensesi kalın bir siyasetçinin, egosu ensesinden önce kalınlaşmış mahdumu “Hadi len” diye kükreyince, ellerini apış arasına sokup hizaya geçer.
Çünkü bunun adı “ekmek parası”dır, “hayat gailesi”dir...
* * *
Nereden çıktı bu egosu da ensesi de haddinden önce kalınlaşmış mahdumlar?
Çok basit, Türkiye’de yaratılan “kontrolsüz güç” duygusundan.
Her devlet dairesinde, her şehirde, her mahallede ufak tefek mahalli “Dinle küçük adam” profilleri pırtladı.
Her birinin kendine uygun bir rol modeli var. Ayan beyan onu taklit ediyorlar.
Her mahallede, sırtını “yükselen güce” dayadığını zanneden, onun mukallidi erken hasat mahdumlar...
Edep, izan, demokrasi denen kavramlardan zerre kadar nasibini almamış, zamane haytaları.
* * *
Ne midir “Dinle küçük adam” sendromu?
Otoriter karakterin teneke trampetlisidir, çocukluk hastalığıdır.
Kendini tek parti dönemi il başkanı sanan babaları, övünerek sırtını okşarlar:
“Büyüyünce faşist olacak amcası... ”
* * *
Şimdi anladınız mı Başbakan Tayyip Erdoğan niye el koydu bu olaya? Bülent Arınç ve Hüseyin Çelik niye hemen tavır koydu?
Basit... Çünkü müptezelliği ve tehlikeyi gördüler...
Paylaş